Yaratıcı sentez ilkesi ilk olarak 1862'de Wilhelm Wundt tarafından belirtilmiştir. Wundt, bilincin farklı unsurlarını tanımlamak ve bu farklı unsurların bağlantılarını hangi yasaların yönettiğini görmek istedi.
Her şey, renklerin, dokunuşların ve konuşulanların,
uyaranların deşifre edilmesi veya dış dünyadan beyne giren şeylerin alınması ve
depolanması olarak görülmemesiyle başladı. Wundt, bunun yerine, bu faktörlerin
beynin duyusal sistemlerimize giren dış uyaranlara öznel tepkileri olarak
görüldüğüne inanıyordu. Bu yaratıcı sentez kavramıdır.
Bu teori, olgunlaştıkça duygu, motivasyon ve irade ile
ilgili ilkelere vurgu yapmaya yöneldi. Bu üç fikir, merkezde yaratıcı sentez
fikri ile birbirleriyle rekabet eder. Bu, Wundt'un zihni ‘aktif, yaratıcı,
dinamik ve isteğe bağlı’ olarak görmesiyle ilgilidir. İstekli eylemler
yaratıcıdır ancak özgür değildir. Bu bakış açısı, Wundt'un deterministik
görüşüne bağlı olarak varsayılabilir. Meydana gelen her istemli eylemin
arkasında, bilincin içeriğine göre hareket eden zihinsel yasalar vardı. Hedefe
yönelik faaliyette değişiklik olmuş olabilir, ancak orijinal plandan değişmesi
çoktan belirlenmişti.
Duyu organları, fizikte ve diğer bilim dallarında sonsuz bir
şekilde tanımlanabilir, ancak bu açıklamalar, yaşanan psikolojik niteliklerin
açıklamalarını içermez. ‘Tatlı’, ‘ağır’, ‘acı verici’ veya ‘koyu mavi’ gibi nitelikler,
yalnızca etrafındaki deneyimlere tepki verebilen bir beyinde çalışılabilen niteliklerdir.
Yaratıcı sentezin temel bir özelliği, zihinsel kapasitelerin
parçalarının toplamından daha fazlası olmasıdır. Tüm ruhsal kombinasyonlarda
ürün, bir araya getirilen farklı parçalarının toplamından daha fazlasıdır;
meydana gelen tamamen yeni bir yaratımdır. Bununla, her yönüyle üretken
(yaratıcı) oldukları kastedilmektedir. Yüksek bilişsel işlemlerde gerçek bir
yenilik ve yaratıcılık vardır.
https://en.wikipedia.org/wiki/Creative_synthesis
9 Nisan 2021
19 Ekim 2023
GERİ (bilim
felsefesi, filozofları)
GERİ
(kavramlar)
GERİ
(bilim felsefesi, tablo)