Uzayda tahminen milyarlarca galaksi vardır;
bunların içinde tahminen milyonlarca Güneş Sistemi, gezegen ve astroit
bulunmaktadır. Fizikçi Carl Sagan'ın kitabı Kozmos’da yazdığına göre, evrensel
atom sabiti 1088 kadardır; yani, Carl Sagan'a göre evrende tahminen
1'in yanında 88 sıfır tane atom var (on oktovigintilyon). Bu şekilde bir
hesaplama ve insanoğlunun bildiği her türlü galaksi uzayın büyüklüğünü
kanıtlar. Albert Einstein'ın görelilik teorisine göre uzay elastik bir dokuya
sahiptir. Cisimlerin bu elastik dokuyu bükmelerinden dolayı yerçekiminin
olduğunu ileri süren kuramdır. Uzay'da zaman kavramı yoktur. Zaman, bizim
algılarımızla yarattığımız bir kavramdır.
Uzay karanlığı, büyüklüğü, olayları ile ilgi
çekici, karmaşık ve araştırmaya değer olmuştur. Bu yüzden insanlar her çağda
uzayı merak etmiş ve sürekli uzayı araştırmak için icatlar geliştirmiştir.
Teleskop bu alanda çok önemli bir alettir. Çağlar geçtikçe insanlar daha güçlü
teleskoplarla uzayı incelemiş, uzay hakkındaki bilgilerini artırmıştır. Böylece
merakını gidermeye başlayan insanoğlu bununla yetinmeyip uçarak daha fazla
bilgi toplamak istemiştir.
İnsanlığın uçmayı keşfetmesiyle Dünya'yı
çevreleyen yakın uzay hakkındaki bilgiler, daha da artmaya başlamıştır.
Nihayet, güçlü füzeler, yapma uydular, Ay'a insanlı ya da insansız araçlar
gönderilmesi, yapay uydular geliştirilmesi, çok güçlü radyo teleskoplar
(Atacama Large Millimeter Array) ve optik teleskoplarla (Hubble Uzay Teleskobu)
uzayın derinliklerinin araştırılması, 20. yüzyılın ikinci yarısında insanlığın
uzay hakkındaki bilgilerini önemli ölçüde genişletti. Ayrıca insanlar uzayı
araştırmak için astronomi biliminin doğmasını sağladı.
Bu arada teorik fizik ve astronomi konusunda
devrim yapacak görüşler ortaya atan Einstein gibi bilginlerin uzay konusunda
ortaya attıkları pek çok kuram, gözlemcilerin uzay üzerine verdikleri
bulguların mantıklı bir şekilde açıklanmasını sağladı.
19.
yüzyıl sonu-20. yüzyıl başı: Uzay konusundaki ilk sağlam bilgiler,
özellikle kuzey ülkelerinde kurulan gözlemevleri sayesinde alındı. ABD'nin
Kaliforniya eyaletinde bulunan Palamar Gözlemevi, Dünya'da mevcut gözlemevlerinin
en büyüğüdür. Buradaki aynalı teleskopun çapı 5 m, yüksekliği 40 metre dir.Bu
gözlemevlerinde uzaydaki gökcisimlerinin kütlesi, hacmi, ışığının şiddeti vb.
incelenmektedir. Uygulamalı fiziğin geliştirdiği tayf (spektrum) analizi,
uzaydan gelen ışıklardan, cisimlerin hangi elementlerden oluştuğunu
göstermektedir.
1932:
Karl Guthe Jansky adındaki bir mühendisin rastlantı sonucu bulduğu uzaydan
gelen radyo yayınları, daha sonraki yıllarda radyoteleskopların doğmasına
ve uzayın derinliklerinin dinlenmesine, bu radyo yayınlarının kaynaklarının ve
nedenlerinin bulunmasına yol açtı.
II.
Dünya Savaşı sırası: Almanların geliştirdiği V-1 ve V-2 füzeleri daha
sonraki yıllarda uzayın keşfi için yapılacak çalışmalarda büyük bir adım oldu.
1947-1956:
Özellikle ABD, uzay çalışmalarına büyük hız verdi. Yapılan uzay uçuşu
denemelerinin hiçbiri bir uzay aracını yörüngeye oturtmayı başaramadı.
1957:
SSCB, üç kademeli Vostok roketleri ile Sputnik adındaki ilk yapma uyduyu Dünya çevresinde
yörüngeye oturtarak uzay yarışında öne geçti. Uydulardan elde edilen uzay
üzerine bilgiler, canlıların, özellikle insanların uzayda yaşayabilmeleri için
hangi koşulların yerine getirilmesi gerektiğini ortaya koydu. Böylece uzay
tıbbı doğdu ve gelişti.
1969
Temmuz: Ay'ın Amerikalı astronotlar tarafından ziyaret edilmesi, uzay çalışmalarında
en önemi adımlardan biri oldu.
Günümüzde uzay yarışı büyük bir hızla
sürmektedir. Özellikle de ABD Rusya ve Çin yarışta amansız birer rakiptir.
https://tr.wikipedia.org/wiki/Uzay
14 Eylül 2019
GERİ (astrofizik)
GERİ (evren, evrendeki dünya)