Teori seçimi, 20. yüzyılın başlarında bilim felsefesinde temel bir problemdi. Bilim adamlarının, yeni ve tartışmalı görelilik ve Kuantum Fiziği teorilerinin etkisi altında, rakip teoriler arasında nasıl seçimler yapmaları gerektiğiyle ilgiliydi.
Klasik cevap, Karl Popper'ın rakip teorilerin
karşılaştırmalı testlere tabi tutulması gerektiği ve testlerden başarıyla
seçilmiş olanı savunduğu en iyi doğrulanmış teoriyi seçmek olacaktır. Popper, ‘bilimsel
keşif mantığı’nda, iki teori pratik nedenlerden dolayı test edilemezse, en
yüksek deneysel içeriğe sahip olanı tercih etmelidir, demiştir.
Matematikçi ve fizikçi Henri Poincaré, diğer bazı bilimciler
gibi, bir kriter olarak basitliği önerdi; kişi matematiksel olarak en basit yaklaşımı
seçmelidir. Birçok bilim adamı bu görüşe sempati duydu, ancak sorun şu ki,
basitlik fikri son derece sezgisel ve hatta kişiseldir, ve hiç kimse onu kesin
ve kabul edilebilir terimlerle formüle etmeyi başaramamıştır.
Popper'ın çözümü daha sonra Thomas S. Kuhn tarafından ‘The Structure of Scientific Revolutions'da eleştirildi. Rakip teorilerin (veya paradigmaların) Popper'ın iddia ettiği şekilde karşılaştırılabileceğini reddetti ve bunun yerine kısaca pragmatik başarı olarak tanımlanabilecek olanı koydu. Bu, Imre Lakatos ve en tanınmış katılımcılar Paul Feyerabend ile yoğun bir tartışmaya yol açtı.
Tartışma devam etti, ancak şu ana kadar hangisinin en iyi
teori olduğuna karar vermek için nesnel kriterler oluşturma sorununa genel ve
tartışmasız bir çözüm sunulamadı. Genellikle önerilen ana kriterler, en iyi (ve
yeni) tahminleri sağlayan, en yüksek açıklama potansiyeline sahip olanı, daha
iyi problemler sunan veya en zarif ve basit olanı seçmektir. Alternatif olarak,
çağdaş bilginin geri kalanına daha iyi entegre edilmiş bir teori tercih
edilebilir.
https://en.wikipedia.org/wiki/Theory_choice
25 Mart 2021
20 Ekim 2023
GERİ (bilim
felsefesi, filozofları)
GERİ
(kavramlar)
GERİ
(bilim felsefesi, tablo)