Beşeri faaliyetlerin iklim değişikliğine neden olduğu,
ulusal veya uluslararası nitelikteki bilimsel kurumlar tarafından kabul edilmiş
bir olgudur. En büyük etken, sera gazı emisyonudur; bu emisyonların %90'ından
fazlası fosil yakıtlarının neden olduğu karbondioksit (CO2) ve metan
salınımıdır. Ayrıca, tarımsal emisyonların ve ormansızlaşmanın da etkisi vardır.
Sıcaklık artışı, albedo kaybı (ışığı yansıtan kar ve buz örtüsü), artan su
buharı, kara ve okyanus karbon yutaklarındaki değişiklikler gibi iklim geridönüşleriyle
(climate feedbacks) hızlanır veya azalır.
Kara yüzeyleri okyanus yüzeylerinden daha hızlı ısındığı
için çöller genişliyor ve ısı dalgaları ve orman yangınları daha da yaygınlaşıyor.
Yüzey sıcaklığı artışı, donmuş toprakların erimesine ve buzulların ve deniz
buzunun geri çekilmesine katkıda bulunan kuzey kutbunda en yüksek seviyrdedir.
Artan atmosferik enerji ve buharlaşma oranları, altyapı ve tarıma zarar veren
daha şiddetli fırtınalara ve aşırı hava koşullarına neden olur. Yükselen
sıcaklıklar, okyanus verimliliğini sınırlar ve dünyanın birçok yerinde, örneğin,
balık stoklarına zarar verir.
Yetersiz beslenme, sıcaklık stresi ve hastalıklardan
kaynaklanan mevcut ve beklenen etkiler, Dünya Sağlık Örgütü'nün iklim
değişikliğini 21. yüzyılda küresel sağlığa en büyük tehdit olarak ilan etmesine
neden olmuştur. Ekosistemleri değiştikçe çoğu mercan resiflerinde, dağlarda ve
kuzey kutbunda birçok türün neslinin tükenmesi veya yer değiştirmesi çevresel
etkilerden kaynaklanır. Gelecekteki ısınmayı en aza indirme çabaları başarılı
olsa bile, yükselen deniz seviyeleri, yükselen okyanus sıcaklıkları ve yüksek
CO2 seviyelerinden, okyanus asitlenmesi gibi bazı etkiler yüzyıllar
boyunca devam edecektir.
IPCC (The Intergovernmental Panel on Climate Change), beşeri
kaynaklı iklim değişikliğinin anlaşılmasıyla ilgili olarak yaptığı bilimsel,
teknik ve sosyoekonomik bilgileri değerlendirme raporunda, ısınmanın endüstri
öncesi seviyeleri 1.5 0C aşması durumunda insan ve doğal sistemler
için çok büyük bir risk olduğu belirtilmiştir. Paris Anlaşması uyarınca
ülkeler, sera gazı (GHG, greenhouse gas) emisyonlarını azaltmak için iklim
taahhütlerinde bulununmuştur. Ancak, ülkeler mevcut vaatleri yerine getirseler
bile, küresel ısınma 2100 yılına kadar yaklaşık 2.8 0C artışa ulaşabilir.
2050'ye kadar metan emisyonlarını sıfıra yakın seviyelere ve CO2'yi
net sıfıra düşürmek, ısınma artışını 1,5 0C ile sınırlandırabilecektir.
Islınma hızını düşürme çabaları arasında, düşük karbonlu
enerji teknolojilerinin geliştirilmesi ve konuşlandırılması, artırılmış enerji
verimliliği, fosil yakıt emisyonlarını azaltma politikaları, yeniden
ağaçlandırma ve ormanları koruma yer alıyor. Toplumlar ve hükümetler,
iyileştirilmiş kıyı şeridi koruması, daha iyi afet yönetimi ve daha dayanıklı
mahsullerin geliştirilmesi yoluyla mevcut ve gelecekteki küresel ısınma
etkilerine uyum sağlamaya çalışıyorlar.
1951'den 1978'e kadar olan temel ortalamaya kıyasla 2010'dan 2019'a
ortalama küresel sıcaklıklar (kaynak: NASA)
ortalama küresel sıcaklıklar (kaynak: NASA)
Sanayi öncesinde 1850-1900 ortalamasına karşılık NASA'dan gözlemlenen
sıcaklık; endüstriyel çağda artan küresel sıcaklıkların ana itici gücü, doğal
güçlerin değişkenlik kattığı insan faaliyetleridir
https://en.wikipedia.org/wiki/Climate_change
12 Eylül 2020
26 Nisan 2023
8 Nisan 2024
26 Nisan 2023
8 Nisan 2024
GERİ
(yer)