Çevre üzerindeki insan etkisi veya çevre üzerindeki antropojenik (insan kaynaklı) etki, küresel ısınma, çevresel bozulma (okyanus asitlenmesi gibi), kütlesel yok oluş ve biyolojik çeşitlilik kaybı, ekolojik kriz ve ekolojik çöküş dahil olmak üzere, doğrudan veya dolaylı olarak insanların neden olduğu biyofiziksel ortamlar ve ekosistemler, biyolojik çeşitlilik ve doğal kaynaklardaki değişiklikleri içerir.
Çevreyi toplumun ihtiyaçlarına uyacak şekilde değiştirmek,
insanlığın aşırı nüfus artışı sorunu devam ettikçe daha da kötüleşen ciddi
etkilere neden oluyor. Küresel ölçekte çevreye (doğrudan veya dolaylı olarak)
zarar veren bazı insan faaliyetleri arasında nüfus artışı, aşırı tüketim, aşırı
kullanım, kirlilik ve ormansızlaşma sayılabilir. Küresel ısınma ve
biyoçeşitlilik kaybı da dahil olmak üzere bazı sorunlar, insan ırkı için
varoluşsal bir risk oluşturmakta ve insan aşırı nüfusu bu sorunlara neden
olmaktadır.
Antropojenik terimi, insan aktivitesinden kaynaklanan bir
etkiyi veya nesneyi belirtir. Terim ilk olarak teknik anlamda Rus jeolog Alexey
Pavlov tarafından kullanıldı. İngiliz ekolojist Arthur Tansley bu terimi ilk
defa zirve bitki toplulukları üzerindeki insan etkilerini tanımlamada kullanıdı.
Atmosfer bilimci Paul Crutzen, 1970'lerin ortalarında ‘antroposen’
terimini tanıttı. Bu terim bazen tarım devriminin başlangıcından bu yana insan
faaliyetlerinden kaynaklanan kirlilik emisyonları koşullarında kullanılır; aynı
zamanda çevre üzerindeki tüm önemli insan etkilerine de geniş ölçüde uygulanır.
İnsanlar tarafından ısıtılan bir ortama katkıda bulunan
eylemlerin çoğu, elektrik, arabalar, uçaklar, yerden ısıtma, üretim veya ormanların
yok edilmesi gibi çeşitli kaynaklardan ve fosil yakıtlardan kaynaklanmaktadır.
22 Kasım 2020