Genel görelilik testleri, genel görelilik teorisine gözlemsel kanıtlar oluşturmak için yapılır. Albert Einstein tarafından 1915'te önerilen ilk üç test, ‘Merkür'ün anormal günberisinin devinimi, gravitasyonal alanlarda ışığın bükülmesi ve gravitasyonal kırmızıya kayma’ ile ilgiliydi.
Merkür'ün devinimi zaten biliniyordu; genel görelilik
tahminlerine uygun olarak ışık bükülmesini gösteren deneyler 1919'da yapıldı. Sonraki
testlerde daha hassas ölçümler yapıldı; bilim adamları 1925'te gravitasyonal
kırmızıya kaymayı ölçtüklerini iddia ettiler, ancak teoriyi doğrulayacak kadar
hassas ölçümler 1954'e kadar yapılmamıştı. 1959'da başlayan daha doğru bir
program, zayıf gravitasyonal alan sınırında genel göreliliği test ederek teoriden
olası sapmaları önemli derecelerde sınırladı.
1970'lerde bilim adamları, Irwin Shapiro'nun güneşe yakın
radar sinyali seyahat süresindeki göreceli zaman gecikmesini ölçerek ek testler
yapmaya başladılar.
1974'ten başlayarak, Hulse, Taylor ve diğerleri, solar sistemde
bulunanlardan çok daha güçlü gravitasyonal alanlardaki ikili pulsarların davranışını
inceledi. Hem zayıf alan sınırında (solar sisteminde olduğu gibi) hem de ikili
pulsar sistemlerinde bulunan daha güçlü alanlarla, genel görelilik tahminleri
son derece iyi test edilmiştir.
Şubat 2016'da Advanced LIGO ekibi, bir kara delik birleşmesinden
kaynaklanan gravitasyonal dalgaları doğrudan tespit ettiklerini duyurdu. Bu
keşif, Haziran 2016 ve Haziran 2017'de açıklanan ek tespitlerle birlikte,
şimdiye kadar teoriden hiçbir sapma olmadığını gözlemleyerek, çok güçlü alan
sınırında genel göreliliği test etti.
Klasik testler
Albert Einstein, 1916'da daha sonra genel göreliliğin ‘klasik
testleri’ olarak adlandırılan üç genel görelilik testi önerdi:
·
Merkür yörüngesinin günberi devinimi
·
Işığın Güneş tarafından saptırılması
·
ışığın gravştasyonal kırmızıya kayması
Modern testler
Genel göreliliği test etmenin modern çağı, Dicke ve Schiff'
ile başladı. Diğer önemli teorik gelişmeler arasında genel göreliliğe
alternatif teorilerin, özellikle Brans-Dicke teorisi; genel görelilikten
sapmaların ölçülebildiği parametreli Newton sonrası biçimcilik ve eşdeğerlik
ilkesinin çerçevesi sayılabilir.
Kuvvetli alan
testleri
Kara deliklerin yakınında bulunan çok kuvvetli gravitasyonal
alanlar ve süpermasif kara delikler, yoğun ve aktif araştırma konularıdır. Kuasarlar
ve aktif galaktik çekirdeklerin gözlemleri zordur; gözlemlerin yorumlanması
büyük ölçüde bazı astrofiziksel modellere bağlıdır, bunlar genel görelilikte
modellenen kara delik kavramıyla kalitatif olarak tutarlıdır.
Kozmolojik testler
1922'de Alexander Friedmann, Einstein denklemlerinin durağan
olmayan çözümlere sahip olduğunu buldu (kozmolojik sabitin varlığında bile).
1927'de Georges Lemaître, Einstein denklemlerinin kozmolojik
sabitin varlığında mümkün olan statik çözümlerinin kararsız olduğunu ve bu nedenle
Einstein'ın öngördüğü statik evrenin var olamayacağını gösterdi.
1931'de Einstein, Friedmann ve Lemaître'nin sonuçlarıyla
aynı düşüncedeydi.
1929'da Edwin Hubble tarafından keşfedilen evrenin
genişlemesi, daha sonra birçokları tarafından genel göreliliğin doğrudan bir
kanıtı olarak kabul edildi.
1930'larda, büyük ölçüde E. A. Milne'in çalışmasına bağlı
olarak, kırmızıya kayma ve uzaklık arasındaki doğrusal ilişkinin, spesifik
olarak genel görelilikten ziyade genel tekdüzelik ve izotropi varsayımından kaynaklandığı
anlaşıldı. Bununla birlikte, durağan olmayan bir evrenin tahmini önemsiz
değildi, esas olarak genel görelilik tarafından motive edildi.
https://en.wikipedia.org/wiki/Tests_of_general_relativity
5 Ağustos 2021
GERİ
(genel görelilik kuramı)
GERİ
(gravitasyon ve görelilik)