Heliosheath, heliosferin sonlandırma şokunun ötesindeki bölgesidir. Burada rüzgar, yıldızlararası ortamla etkileşimi nedeniyle yavaşlatılır, sıkıştırılır ve türbülanslı hale getirilir. En yakın noktada, heliosheathin iç kenarı, Güneş'ten yaklaşık 80 – 100 AU uzaklıkta yer alır.
Önerilen bir model, heliosheathin bir kuyrukluyıldızın
koması gibi şekillendiğini ve bu mesafeyi Güneş'in uzaydaki yolunun tersi yönde
birkaç kat izlediğini varsayar. Rüzgar tarafında kalınlığının 10 ila 100 AU
arasında olduğu tahmin edilmektedir. Voyager projesi bilim adamları,
heliosheath'in ‘pürüzsüz’ olmadığını, daha ziyade her biri yaklaşık 1 AU
genişliğinde magnetik kabarcıklarla dolu bir ‘köpüklü bölge’ olduğunu
belirlediler. Bu magnetik kabarcıklar, güneş rüzgârının ve yıldızlararası
ortamın etkisiyle oluşur.
Voyager 1 (2007’de) ve Voyager 2 (2008’de) baloncuklar için
kanıt bulmaya başladı. Muhtemelen sosis şeklindeki kabarcıklar, solar rüzgar
yavaşlarken, solar manyetik alanının zıt yöndeki sektörleri arasındaki magnetik
yeniden bağlantıyla oluşuyor, gezegenler arası magnetik alandan ayrılmış
bağımsız yapıları temsil ediyorlar.
Voyager 1, yaklaşık 113 AU mesafede, heliosheath içinde bir
'durgunluk bölgesi' tespit etti. Bu bölgede solar rüzgarı yavaşlayarak sıfıra
düştü, magnetik alan yoğunluğu iki katına çıktı ve galaksiden gelen yüksek
enerjili elektronlar 100 kat arttı. Yaklaşık 122 AU'da, uzay aracı, Voyager
proje bilim adamlarının ‘magnetik otoyol’ olarak adlandırdıkları, hala Güneş'in
etkisi altında olan ancak bazı dramatik farklılıkların olduğu yeni bir bölgeye
girdi.
5 Kasım 2020