Bilgi sosyolojisi, insan düşüncesi ile bu düşüncenin ortaya çıktığı toplumsal koşullar arasındaki ilişkinin ve hakim fikirlerin toplumlar üzerindeki etkilerinin incelenmesi çalışmasıdır. Sosyolojinin uzmanlık alanı değildir; bunun yerine bireylerin yaşamları üzerindeki toplumsal etkilerin kapsamı ve sınırları, dünya hakkındaki bilgilerimizin sosyal-kültürel temeli ve bağlantılı başlıca sorularla ilgilenir. Bilgi sosyolojisinin tamamlayıcısı, cehalet ve bilgi boşlukları veya bilgi edinmenin doğal özellikleri olarak bilgi edinmeme çalışmaları da dahil olmak üzere cehalet sosyolojisidir.
Bilgi sosyolojisine 20. yüzyılın başlarında sosyolog Émile
Durkheim öncülük etmiştir. Çalışmaları, kavramsal düşüncenin, dilin ve mantığın
ortaya çıktıkları toplumsal ortamdan nasıl etkilenebileceğini kapsar.
Durkheim ve Marcel Mauss birlikte yaptılkarı ilk çalışmada,
sınıflandırma sistemlerinin toplu olarak temellendirilmesini ve bu sistemler
içindeki bölünmelerin toplumsal kategorilerden kaynaklandığını görmek için
‘ilkel’ grup mitolojisini incelediler. Daha sonra Durkheim, ‘Dini Yaşamın Temel
Biçimlerinde’, dilin ve mantıksal düşüncede kullanılan kavram ve kategorilerin
(uzay ve zaman gibi) sosyolojik bir kökene nasıl sahip olduğunu araştırarak
bilgi teorisini ayrıntılandıracaktı. 'Bilgi sosyolojisi' terimini Durkheim ve Mauss
kullanmamış olsalar da, çalışmaları bu alana önemli bir ilk katkıdır.
'Bilgi sosyolojisi' teriminin, başta Max Scheler ve Karl
Mannheim olmak üzere birçok Almanca konuşan sosyoloğun, bilginin sosyolojik
yönleri ile ilgili yazlarında 1920'lerden bu yana yaygın olarak kullanıldığı
söyleniyor.
20. yüzyılın ortalarında işlevselciliğin egemenliği ile
bilgi sosyolojisi, ana akım sosyolojik düşüncenin çevresinde kalma
eğilimindeydi. 1960'larda, özellikle Peter L.
Berger ve Thomas Luckmann tarafından ‘Gerçekliğin Sosyal İnşası’nda
(1966) büyük ölçüde yeniden keşfedildi ve günlük hayata çok daha yakından
uygulandı ve hala insan toplumunun nitel anlayışıyla ilgili yöntemlerin
merkezinde yer alıyor. Michel Foucault'nun 'soy' ve 'arkeolojik' çalışmaları
önemli ölçüde çağdaş etkiye sahiptir.
Marx ve Engels'in yazılarında, yerleşik bilgi sosyolojisinin
ana motifi olan ‘toplumsal varoluş’ ile ‘toplumsal bilinç’ arasındaki ilişkinin
temel bir sorun olarak değerlendirildiği görülmüştür (Şekil). Karl Mannheim,
çalışmalarında bu ilişkiyi geliştirerek sosyal bilimlerde değerleme, tekelci
düşünce tarzı, ideoloji veya bilinç üzerine düşüncelerini ekledi.
https://en.wikipedia.org/wiki/Sociology_of_knowledge
5 Ekim 2021