Polimer Matris Nanokompozitler, PMNC (polymer matrix nanocomposites, PMNC)

Polimer matris nanokompozitler (PMNC) modern plastik endüstrisinin geleneksel dolgulu polimerler veya polimer karışımlarına radikal bir alternatiftir. Polimer matris nanokompozitlerde matris polimerik bir malzemedir. Matris içinde dağıtılmış olan ikinci faz nano skala boyutlarındaki takviye fazdır. Takviye fazın çok çok küçük boyutlarda olması geleneksel kompozitlere (mikrokompozitler) kıyasla nanokompozitlerin arayüz-hacim oranının önemli derecede yüksek olasın sağlar. Dolayısıyla malzemenin özelliklerinde bozulma olmadan ikinci fazın hacim fraksiyonu azaltılabilir. Tablo-5’de tipik bazı polimer matris nanokompozitler ve tipik gelişmiş özellikleri verilmiştir.

Polimer matris nanokompozitler üç grup altında toplanabilir:

·         Polimer matris-süreksiz takviyeli (tabakasız) nanokompozitler
·         Tabakalı takviyeli polimer nanokompozitler
·         Polimer-nanofiber / CNT nanokompozitler


Tablo-5. Tipik Bazı Polimer-Matris Nanokompozitler ve
Özellikleri

Matris/takviye
Gelişmiş Özellikleri
Polipropilen/montmorillonite
Gerilme kuvveti, kopmada gevşeme, sıkılık (stiffness), Young’s modülü, gerilme kuvveti
Naylon-6/tabakalı silikatlar,
Depolama modülü, gerilme modülü, HDT, gerilme kuvveti, düşük alevlenebilirlik
Polilaktid/tabakalı silikatlar
Bükülme modülü ve kuvveti, kopmada distorsiyon, depolama modülü, gaz geçirgenliği, biyoparçalanabilirlik
Epoksi/tabakalı silikatlar
Gerilme kuvveti ve modülü
Poliimid/montmorillonite
Gerilme kuvveti, kopmada uzama, gaz geçirgenliği
Polistiren/tabakalı silikatlar
Gerilme kuvveti, düşük alevlenebilirlik
Polietİİenoksit/tabakalı silikatlar
İyonik iletkenlik
Polimetilmetakrilat/Pd,
Termal stabilite
Poliester/TiO2
Kırılma dayanımı, gerilme kuvveti
Epoksi/SiC
Mikro setlik, depolama modülü, elastik modül


Polimer Matris-Süreksiz Takviyeli (Tabakasız) Nanokompozitler

Polimer nanokompozitlerde kullanılan tipik takviye malzemeler boyutlarına göre sınıflandırılabilir:

·         0D: Malzemenin üç boyutu da nanometre skalasında olduğunda, İzoboyutlu partiküller olarak tanımlanır. Örneğin, spherik silika, metal partiküller ve yarıiletken nanoclusterler.
·         1D: İki boyutu nano skalada ve bir boyutu daha fazla olan takviye malzemeler; karbon nanotüpler (CNT) ve selüloz whiskerler.
·         2D: Sadece bir boyutun nanometre skalada, diğer iki boyutun daha büyük olduğu nanotakviye malzemeler polimer-tabakalı nanokompozitler olarak tanımlanır. Örnekler, grafit, metal chalcogenidler (MoS2 gibi), killer, tabakalı silikat (montmorillonite, hectorite, saponite, fluoromica, fluorohectorite, vermiculite ve kaolinite) ve tabakalı çift hidroksitler.

Bir örnek olarak poliester/TiO2 nanokompozitte TiO2 miktarıyla kırılma dayanımının değişimi Şekil-46’da, TEM mikrografları da Şekil-47’de gösterilmiştir.

Şekil-46: Poliester/TiO2 nanokompozitlerde quasi-statik kırılma dayanımının, TiO2 nanopartiküllerin fonksiyonu olarak değişimi

Şekil-47: TEM mikrograflar: Poliester/TiO2 nanokompozitte poliester matriste TiO2 nanopartikül dispersiyonunu

Hacimce %1, 2 ve 3 TiO2 içeren örneklerde tanecik dağılımı çok iyi olduğundan kırılma dayanımı saf poliestere kıyasla çok yükselmiştir; ancak %4 TiO2’li örnekte ani bir düşme gözlenmiştir. Bu durum, TEM mikrografta (Şekil-47) görüldüğü gibi, partiküllerin aglomerizasyonundan ileri gelir; yani, nanotaneciklerin dispersiyon seviyesi aşılmış ve poliesterle TiO2 tanecikler arasında çökeltiler oluşmuştur.

İzoboyutlu (0D) partiküllerle takviyeli polimer nanokompozitlerin yapısı seramik ve metal nanokompozitlere benzer; takviye malzeme polimer matrisin her tarafına dağılır (Şekil-48). Tipik baz partikül takviyeli polimer nanokompozit mikro yapıları Şekil-49’de verilmiştir.

Şekil-48: Tanecik takviyeli polimer nanokompozitlerin tipik yapısı

Şekil-49: Tipik baz partikül takviyeli polimer nanokompozitlerin TEM mikrografları (PAA: poliakrilik asit, PVP: 4-poliviilpridin, PET: polietilentereftalat, PMI: polimaleimid)


Tabakalı Takviyeli Polimer Nanokompozitler

Polimer tabakalı silikat (PLS) nanokompozitler, saf polimerler ve geleneksel mikro ve makro polimer matris kompozitlerle kıyaslandığında çok gelişmiş özellikler gösterirler. Örneğin, yüksek modül yüksek kuvvet ve ısıya dayanıklılık, düşük alevlenme ve gaz geçirgenliği, yüksek biyobozunabilirlik gibi.

PLS nanokompozitlerde takviye malzeme olarak genellikle tabakalı silikatlar kullanılır. Bu malzemeler iki önemli özelliğe sahiptir. Birincisi silikat partiküllerin birbirinden ayrı tabakalarda içinde dağılabilmesi, ikincisi ise yüzey kimyasının organik ve inorganik katyonlarla iyon değiştirme reaksiyonlarına uyumlu olmasıdır.

Tabakalı polimer nanokompozitlerin elde edilmesinde en çok kullanılan yapısal malzemeler 2:1 phyllosilikatlardır (Tablo-6). Bu phyllosilikatlarda hidratlanmış katyonlar (Li, Na, Rb, Cs) diğer organik katyonlarla yer değiştirdiğinde (iyon- değiştirme) daha büyük bir ara tabaka boşluğu elde edilir (Şekil-50).

Bir polimer ve tabakalı silikatla (modifiye veya doğrudan) hazırlanan nanokompozitler gelişmiş mekanik ve malzeme özellikleri gösterir; yüksek modül, kuvvet ve ısıya dayanıklılık, düşük gaz geçirgenliği ve alevlenebilirlik, biyoparçalanabilir polimerlerde yüksek biyoparçalanabilirlik gibi. Nanokompozitlerdeki bu gelişmiş özelliklerin temeli matris ve tabakalı silikatlar arasındaki yüksek yüzey arası etkileşimin, geleneksel dolgulu-takviyeli sistemlerden göre daha kuvvetli olmasıdır.

a. Mekanik Özellikler

Tabakalı nanokompozitlerin mekanik özellikleri seramik malzemeleri hatırlatır. Çökeltili (flokülasyon) nanokompozitler interkalatlı nanokompozitlere benzer. Silikat tabakalar, hidroksitlenmiş kenar-kenar etkileşimleri nedeniyle bazen floklaşır; floklar, sürekli polimer matriste tam ve düzenli dispersiyon haline geldiğinde eksfoliatlı veya delaminatlı yapı meydana gelir. Sürekli polimer matristeki her kil tabaka (kil miktarına bağlı olarak) ortalama bir mesafeyle ayrı ayrı konumlanır. Genellikle eksfoliatlı bir nanokompozitin kil miktarı (~%4-5 ağ.), interkalatlı bir nanokompozittekinden (~%11-34 ağ.) çok daha azdır. Şekil-51’de interkalatlı ve eksfoliatlı polimer –tabakalı silikat nanokompozitlerin TEM görüntüleri verilmiştir.


Tablo-6: Bazı 2:1 Phyllosilikatlar ve
Kimyasal Formülleri

2:1 phyllosilikat
Kimyasal formülü
Montmorillonite
Mx (Al4-xMgx) Si8O20 (OH)4
Hectorite
Mx (Mg6-xLix) Si8O20 (OH)4
Saponite
Mx Mg6 (Si8-xAlx) O20 (OH)4
  M: değiştirilebilir katyonlar, x: izomorf sübstitüsyon derecesi


Şekil-50: 2:1 Phyllosilikatların şematik tanımı


Şekil-51: Polimer-kil nanokompozitlerin TEM imajları

Dinamik Mekanik Analiz: Dinamik mekanik analiz (DMA), devirli bir deformasyon (gerilim veya üç-nokta esneme) uygulanan bir malzemenin, sıcaklığın fonksiyonu olarak responsunu ölçer. Sonuçlar üç parametreyle verilir:

·         E’: depolama modülü; deformasyona karşı elastik respons.
·         E’’: kayıp modülü; deformasyona karşı plastik respons.
·         tan d: E’/E’’ dir; camsı geçiş sıcaklığının tayininde kullanılır.

Örneğin polistiren (PS) nanokompozitler DMA analiziyle tanımlanır. Saf PS ve %(ağ.) 17.2 Na-montmorillonite ile interkalat nanokompozit kıyaslandığında 20-140 °C aralığındaki sıcaklıklarda E’ değerleri arasında önemli bir fark yoktur; nedeni matrisin elastik özelliklerine interkalatlı nanokompozitlerin etkisi olmamasıdır. Oysa kayma ve tan g değerlerinin yüksek sıcaklıklara doğru genişlediği görülür; bu durum nanokompozitlerde çamsı geçiş sıcaklıklarının yükseldiğini gösterir.

Diğer bir örnek, SBS ile dimetil dioktadesil amonyum’la modifiye montmorillonite ile hazırlanan (ergiyik karıştırmayla) nanokompozittir; nanokompozitte PS bloklar tabakalı silikatlar içinde interkalatlanır. Böyle bir malzemenin 25 0C’deki depolama modülü (E’) çok yüksektir (Şekil-52).

Şekil-52: SBS bazlı nanokompozitler ve mikrokompozitlerde, dolgu maddesinin fonksiyonu olarak depolama modülünün (E’), 531 K’de değişmesi


Gerilme Özellikleri: Polimer/tabakalı silikat nanokompozitlerde gözlenen önemli gelişmiş özelliklerin asıl nedeni, matris ve silikat arasındaki yüzey arası etkileşimin, geleneksel dolgu-takviyeli sistemlerde olduğundan çok daha kuvvetli olmasıdır.

Örneğin, naylon 6 matriste MMT (montmorillonite) içeren bir malzemenin mekanik özelliklerinde önemli derecede iyileşmeler görülür. Saf naylon 6’nın Young’s modülü 1.11 GPa iken, %4.1 (ağ.) MMT içeren naylon-6/MMT nanokompozitin 2.25 GPa, yani ~%210 daha yüksektir. Şekil-53’de organo-modifiye montmorillonite- ve saponite-bazlı nanokompozitler için 393 K (120 0C) sıcaklıkta gerilme modülünün (E) kil miktarına göre değişmesi verilmiştir.

Görüldüğü gibi sistemlerdeki Young’s modülü artışı tabakaların ortalama uzunluğuna ve bu nedenle de, eksfoliasyonlarına olduğu kadar, dağıtılan nanopartiküllerin aspect oranına da bağlıdır. Ayrıca matris (naylon 6) ve silikat tabakalar arasında hidrojen bağlarının oluşmasıyla kuvveti bir etkileşim de bulunmaktadır.

Şekil-53: Organomodifiye montmorillonite ve saponite-bazlı nanokompozitlerde 120 0C’de gerilme modülüne (E) kil miktarının etkisi

Bu davranışı propilen modifiye maleik anhidrid (PP-MA)/LS nanokompozitler de destekler. Nanokompozit ve mikrokompozitlerde Young’s modüllerinin dolgu maddesi ve maleik anhidrid miktarına bağlı olarak nasıl bir değişme gösterdiği Tablo-7’de verilmiştir. Görüldüğü gibi nanokompozitleri Young’s modülleri saf polipropilen (PP) matrisinkinden daha yüksektir. PP mikrokompozitlerle kıyaslandığında da, nanokompozitlerde polimer matrise ilave edilen MA miktarı arttıkça Young’s modülünün de yükseldiği görülür.

Polimer/LS sistemlerde kopmadaki gerilim değerleri de önemli derecede gelişiştir. Termoplastik bazlı nanokompozitlerde kopmadaki gerilim, matris ve dolgu arasındaki etkileşimlere bağlıdır. Tablo-8’de farklı bazı nanokompozit sistemler için gerilme kuvveti değerleri verilmiştir.

Eksfoliatlı Naylon 6 ve interkalatlı PMMA nanokompozitlerde kopmadaki gerilim değerleri çok yüksektir. Bu durum matris ve silikat tabakalar arasındaki polar (PMMA için) ve iyonik (tabakalar üzerine Naylon 6 graftlanmış) etkileşimlerden kaynaklanır. Yükselme, Naylon-6 nanokompozitlerde daha fazladır.

Propilen (PP) bazlı nanokompozitlerde ise gerilme kuvvetinde çok az bir iyileşme gözlenir; bu durum non-polar PP ve polar tabakalı silikatlar arasındaki yüzey arası adezyonun eksikliğiyle açıklanır. PP matrise maleik anhidrid-moifiye polipropilen ilavesi, PP zincirlerin interkalasyonunda etkili olduğundan ultimat gerilim kabul edilebilir seviyeye çıkar.

Polistiren (PS) interkalatlı nanokompozitlerde, PP matris için verilen değerlerle kıyaslandığında ve yüksek miktarda dolgu bulunduğunda, ultimat gerilme kuvvetinin önemli derecede düşük olduğu görülür; nedeni polistiren-kil arayüzdeki etkileşimin zayıf olmasıdır.


Tablo-7: PP-MA Bazlı Mikro ve Nano Kompozitlerin Young’s Modüllerinin Dolgu Maddesi ve Maleik Anhidrid Miktarıyla Değişmesi

Örnek
Dolgu miktarı,% (ağ.)
MA miktarı,% (ağ.)
Young’s  modülü, MPa
PP
0
0
780
Mikrokompozit
6.9
0
830
Nanokompozit
7.2
7.2
838
Mikrokompozit
7.2
14.4
964
Nanokompozit
7.2
21.6
1010


Tablo-8: Çeşitli Termoplastik Matris Bazlı Nanokompozitlerin
Gerilme Kuvvetleri

Matris
Gerilme kuvveti, MPa
Nanokompozit (Polimer/LS sistem)
Nanodolgu, % (ağ.)
Yapı
Gerilme kuvveti, MPa
Nylon-6
68.6
4.7
eksfoliat
97.2
Nylon-6
68.6
5.3
eksfoliat
97.3
Nylon-6
68.6
4.1
eksfoliat
102
PMMA
53.9
12.6
interkalat
62.0
PMMA
53.9
20.7
interkalat
62.0
PP-MA %7.2 (ağ.)
31.4
5.0
interkalat
29.5
PP-MA %21.6 (ağ.)
32.6
4.8
interkalat
31.7
PS
28.7
11.3
interkalat
21.7
PS
28.7
17.2
interkalat
23.4
PS
28.7
24.6
interkalat
16.6
PS
28.7
34.1
interkalat
16.0


Tabakalı silikatlar (LS) polimetilmetakrilat (PMMA), polistiren (PS) veya polipropilen (PP) gibi termoplastiklerde dağıtıldığında kopmadaki uzama azalır. Tersine, çapraz bağlı matrislere (elastomerik epoksi veya poliyol poliüretan gibi) nanokil ilave edildiğinde kopmadaki uzama yükselir. Epoksi nanokompozitler (metil-oktadesilamonyum veya trimetiloktadesilamonyum iyonlarıyla modifiye magadiite ile) ve geleneksek mikrokompozitlerle (oktadesilamonyum ile modifiye magadiite ile) yapılan bir çalışma Şekil-54’de görülmektedir. Eksfoliatlı nanokompozitler kopmadaki uzamanın daha yüksek olması galerilerin plastikleştirici etkisiyle açıklanabilir; böyle bir etki polimerik zincirlerin dağılımını ve kil-matris arayüzde uyumluluğu kolaylaştırır.

Şekil-54: Eksfoliat ve interkalat epoksi/magadiite nanokompozitlerin kırılmadaki gevşemeleri

Naylon-6 / protonlanmış aminododekanoik asit sisteminin darbe direnci özellikleri üzerinde çeşitli çalışmalar yapılmış, MMT miktarı ve Naylon 6 molekül ağırlığının, (HE)2M1R1 ile modifiye MMT’nin gerilme kuvvetine etkisini gösteren değerler Tablo-9’da toplanmıştır.

Tüm Naylon 6 nanokompozitler (LMW, MMW, HMW) için matris molekül ağırlığının (her konsantrasyonda) artmasıyla katılıkta (stiffness) önemli artışlar gözlenir. LMW için biraz yüksek modül (2.83 GPa) değeri malzemenin kristallik derecesinin yüksek olmasından dolayıdır. Akma kuvveti (yield strength) MMT miktarı arttıkça yükselir; ancak HMW ve MMW bazlı nanokompozitler artan kil miktarıyla kararlı bir yükseliş gösterirken LMW bazlı nanokompozitler etki daha azdır.

(HE)2M1R1 modifiye MMT ile hazırlanan nanokompozitlerin gerilme modüllerinin, MMT miktarı ve naylon 6’nın molekül ağırlığıyla değişimi Şekil-55’de verilmiştir. Organokil ilavesi, üç N6 (LMW, MMW ve HMW) bazlı kompozitte de önemi derecelerde modül yükselmesi sağlamıştır. MMT ilavesiz N6 nanokompozitlerin modülleri hemen hemen aynı olmasına karşın, MMT ilaveli (her konsantrasyonda) kompozitlerin sıkılığı artmıştır. Tablo-19’da saf ve  (HE)2M1R1 organokil ilaveli N6 nanokompozitlerin bazı mekanik özellikleri verilmiştir.


Tablo-9: Bazı N6/(HE)2M1R1 Nanokompozitlerin
Mekanik Özellikleri

N6/(HE)2M1R1
(Naylon 6 nanokompozit)
Modül, GPa
Akma kuv., Pa
Gevşeme, %
Kopmada uzama, %
İzod darbe kuv., J/m
0.51 cm/dak.
5.1 cm/dak.
LMW (düşük molekül ağırlıklı) Naylon-6 Nanokompozit)
% 0.0 ağ. MMT
2.82
69.2
4.0
232
28
36.0
% 3.2 ağ. MMT
3.65
78.9
3.5
12
11
32.3
% 6.4 ağ. MMT
4.92
83.6
2.2
2.4
4.8
32.0
MMW (orta molekül ağırlıklı) Naylon-6 Nanokompozit)
% 0.0 ağ. MMT
2.71
70.2
4.0
269
101
39.3
% 3.1 ağ. MMT
3.66
86.6
3.5
81
18
38.3
7.1 ağ. MMT
5.61
95.2
2.4
2.5
5
39.3
HMW (yüksek molekül ağırlıklı) Naylon-6 Nanokompozit)
% 0.0 ağ. MMT
2.75
69.7
4.0
3.4
129
43.9
% 3.2 ağ. MMT
3.92
84.9
3.3
119
27
44.7
% 7.2 ağ. MMT
5.70
97.6
2.6
4.1
6.1
46.2
(HE)2M1R1: bis(hidroksietil)(metil)-rapeseed (kolza tohumu) kuvaterner amonyum,
MMT: montmorillonite (Mx(Al4-xMgx)Si8O20(OH)4)


Şekil-55: LMW, MMW, ve HMW bazlı nanokompozitlerin gerimle modülüne MMT miktarının etkisi


Bükülgenlik (Flexural) Özellikleri: Saf PLA ve PLA nanokompozitlerin (PLACN) bükülgenlik modülü, bükülgenlik kuvveti ve kopmada distorsiyon değerleri (25 0C’de) Tablo-10’da verilmiştir. Saf PLA ile kıyaslandığında PLACN4’ün bükülgenlik modülünde önemli yükselme olduğu, OMLS miktarının artmasıyla (PLACN5 ve PLACN7) yükselmenin azalarak devam ettiği görülür. Oysa PLACN4’ün bükülgenlik kuvvetinde gözlenen yükselme, OMLS miktarının artmasıyla düşme eğilimine girmiştir; bu durum OMLS’nin gerekli seviyelerin üstünde kullanıldığında malzemenin kırılganlığını artırmasıyla açıklanabilir.


Tablo-10: Saf PLA ve Çeşitli PLA Nanokompozitlerin
(PLACN*) Özellikleri

Özellik
PLA
PLACN4
PLACN5
PLACN7
Bükülgenlik modülü, GPa
4.8
5.5
5.6
5.8
Bükülgenlik kuvveti, MPa
86
134
122
105
Kopmada distorsiyon, %
1.9
3.1
2.6
2
                      *PLACN: PLA / oktadesiltrimetilamoyum modifiye MMT


b. Isı-Distorsiyon Sıcaklığı (HDT)

Polimerik bir malzemenin ısı distorsiyon sıcaklığı, uygulanan yüke karşı malzemenin ısı direnci indeksidir. Kil dispersiyonuyla bir polimerik malzemenin HDT değerinin yükselmesi endüstriyel yönden önemli bir özelliktir; böyle yüksek HDT değerlerine kimyasal modifikasyonlar veya geleneksel dolgu takviye malzemelerle ulaşılamaz.

Örneğin, saf naylon 6’nın HDT değeri (65 0C), OMLS ilave edildiğinde 90 0C’ye kadar yükselir. N6/MMT (%4.7 ağ.) nanokompozitlerde HDT değeri ~152 0C’ye kadar çıkar. N6 nanokompozitlerin kristalinite dereceleri içerdikleri kilin yapısına ve miktarına bağlı olmadığından HDT değerinin yükselmesinin nedeni matris ve silikat yüzey arasındaki kuvvetli hidrojen bağlardan dolayıdır (Şekil-56a).

Diğer bir örnek, saf PLA’ya kıyasla daha yüksek HDT değerlerine sahip olan oktadesiltrimetilamonyum modifiye MMT içeren polilaktid nanokompozitlerdir (PLACN). Şekil-56b’de görüldüğü gibi, kil miktarın artmasıyla PLACN kompozitin HDT değeri de yükselir.

Şekil-56: a) N6/MMT nanokompozitte hidrojen bağ oluşumu, (b) saf PLA ve çeşitli PLACN nanokompozitlerin HDT değerleri


c. Termal Stabilite

Polimerik malzemelerin termal stabiliteleri genellikle termogravimetrik analizle (TGA) incelenir. Yüksek sıcaklıklarda degradasyon sonucu uçucu bileşenler oluşmasıyla malzemede ağırlık kaybı meydana gelir. TGA’da malzemenin sıcaklığa bağlı olarak ağırlık kaybı ölçülür.

Tabakalı silikat takviyeler polimerik malzemelerin termal stabilizelerini geliştirmemede kullanılan önemli malzemelerdir. Polimetilmetakrilat (PMMA)/ montmorillonite (%10 ağ.) nanokompozitler 40±5 0C’de bozunurlar; bu değer saf PMMA’dan çok daha yüksektir.

Polidimetilsiloksan, PDMS/organomontmorillonite (%10 ağ.) nanokompozitte yükse sıcaklıklara çıkıldıkça ağırlık kaybında dikkat çekici bir değişiklik gözlenir. Bu gelişmiş özellik genellikle eksfoliatlı nanokompozitlerde görülen geçirgenlik azalmasından kaynaklanır; dolayısıyla, uçucu dekompozisyon ürünlerinin difüzyonu engellenir. Yani, silikat tabakalar dekompozisyon sırasında oluşan uçucu ürünlere karşı süper izolatör ve kütle transport bariyeri gibi davranır.

Poliimidler yüksek gerilme kuvveti ve modülü, düşük termal genleşme ve dielektrik sabiti özellikleriyle mikroelektronik endüstride çok kullanılan malzemelerdir. PI’lere inorganik partiküllerin ilave edilmesiyle ısıya karşı dayanıklı çeşitli ürünler elde edilir. Örneğin, Poliimid (PI)/SiO2 nanokompozitlerin bozunma sıcaklığı, malzemedeki SiO2 miktarının artırılmasıyla yükselir. Şekil-57’deki TGA analizinde görüldüğü gibi, saf PI’in %5 ve %10 ağırlık kayıpları 562 0C ve 579 0C’lerde, PI/SiO2 (%30 ağ.) filmde ise aynı miktar kayıpların 585 0C ve 605 0C’dedir. Bu durum silikanın PI’deki moleküler zincirlerin hareketliliğini kısıtlaması ve uçucu degradasyon ürünlerinin malzemeye girmesini engellemesiyle açıklanır.


Şekil-57: PI/silika nanokompozit filmlerin TGA analizi


d. Alev Geciktirme Özellikleri

Polimerik malzemelerin alevlenmeyi geciktirici özelliklerinin saptanmasında en uygun yöntem koni-kalorimetre deneyleridir. Malzemenin alevlenmeye karşı güvenirliliğinin değerlendirilmesinde önemli parametreler malzemenin ısı salma hızı (HRR), pik ısı salma hız (PHRR), duman çıkarması ve CO2 verimidir. Nanokompozitlerin düşük alevlenebilir olmaları en önemli özelliklerinden biridir.

Tablo-11’de üç farklı polimer ve bunların MMT ile hazırlanan nanokompozitlerine ait koni-kalorimetre test değerleri verilmiştir. Görüldüğü gibi MMT-bazlı nanokompozitlerin alevlenebilmeleri daha düşüktür. Pik HRR değeri N6, PS, ve PP-g-MA nanokompozitler için %50-75 daha düşüktür.

Genellikle nanokompozitlerin alevlenmeyi zorlaştırıcı mekanizması, yanma esnasında veya alevle temasta içerdiği silikatlı malzemenin yüzeyde kütle ve enerji arasında bir bariyeri oluşturmasına dayanır.


Tablo-11: Bazı Polimerler ve OMLS Nanokompozitlerinin
Koni-Kalorimetre Verileri

Örnek
Yapı
Kalıntı verim, % (±0.5)
Pik HRR, kW.m–2 (%D)
Ort. HRR, kW.m–2 (%D)
Ort. Hc, MJ.kg–1
Ort. SEA, m2.kg–1
Ort. CO verim, kg.kg–1
N6
-
1
1010
603
27
197
0.01
N6 / MMT 2%
DL
3
686 (32)
390 (35)
27
271
0.01
N6 / %5 MMT
DL
6
378 (63)
304 (50)
27
296
0.02
PS
-
0
1120
703
29
1460
0.09
PS / %3 silikat
karışmaz
3
1080
715
29
1840
0.09
PS / %3 MMT
IK / DL
4
567 (48)
444 (38)
27
1730
0.08
PP-g-MA
-
5
1525
536
39
704
0.02
PP-g-MA / % 2 MMT
IK / DL
6
450 (70)
322 (40)
44
1028
0.02
PP-g-MA / % 4 MMT
IK / DL
12
381 (75)
275 (49)
44
968
0.02
OMLS: organik modifiye tabakalı silikatlar, PP-g-MA: polipropilen-graftlı maleik anhidrid, IK: interkalat, DL: delaminat


e. Gaz Bariyer Özellikleri

Polimer/tabakalı silikat nanokompozitlerin önemli bir özelliği de gaz bariyer özeliğidir. Killer, bir labirent veya dolambaçlı yol yaratarak bariyer özelliğinin artırarak gaz moleküllerinin matris içinde ilerlemesinin zorlaştırır (Şekil-58).

Tipik bir örnek poliimid/kil nanokompozitlerdir. Çok az miktarda OMLS (organik modifiye tabakalı silikat) içeren bu sistem; O2, H2O, He, CO2 ve etilasetat buharları gibi küçük gaz moleküllerini tutmada oldukça yüksek performans gösterir.


Şekil-58: Polimer/Tabakalı silikat nanokompozitlerde labirent/dolambaçlı yol


Şekil-59: (a). Saf PLA ve çeşitli PLACN nanokompozitlerin OMLS miktarına göre oksijen gaz geçirgenlikleri, (b) poliimid/kil nanokompozitlerin relatif geçirgenliklerine kil uzunluğunun etkisi (kil miktarı: %2, ağ)

Örneğin, Şekil-59(a) PLA/OMLS nanokompozitlerin kil miktarına bağlı olarak oksijen gaz geçirgenlik ölçümleri verilmiştir. Oksijen gaz transmisyon hızı, saf PLA’da 200 ml.mm.m-2.gün-1.MPa-1 iken, nanokompozitlerde 50 ml.mm.m-2.gün-1.MPa-1 ye kadar düşer. Gaz geçirgenliğine nanokompozit-teki dolgu maddesinin tipi ve şekli de etkindir. Şekil-59(b)’de poliimid/kil nanokompozitlerin relatif geçirgenliklerine kil uzunluğunun etkisi gösterilmiştir.

f. İyonik İletkenlik

Nananokompozit sistemler, örneğin polietilenoksitin (PEO) iyonik iletkenliğinin artırılmasında oldukça etkindir. PEO/Li-montmorillonite (%60 ağ.) interkalat nanokompozitin iyonik iletkenliğinin, geleneksel PEO/LiBF4 karışımıyla kıyaslandığında, düşük sıcaklıklarda daha kararlı olduğu görülür (Şekil-60a). Nanokompozitte iyonik iletkenliğin daha yüksek olmasının nedeni interkalatlandığında PEO’in kristallenmemesidir. Kristaller yapısal olarak iletken değillerdir.

Şekil-60: (a) LiBF4/PEO, PEO Li+ montmorillonite interkalat nanokompozitin Arrhenius eğrileri, (b) PVA ve PVA/MMT(ağırlıkça %4 ve %10) nanokompozitlerin UV-görünür spektrumları


g. Optik Şeffaflık

Tabakalı silikatların iki boyutu mikron seviyesinde olmasına karşın kalınlığı 1 nm dolayındadır; bu nedenle tek tabakalar bir polimer matriste dağıtıldıklarında elde edilen nanokompozit görünür ışıkta optikçe şeffaftır. Şekil 60(b)’de saf PVA ve PVA/Na+-MMT (%4 ve %10 ağ.) nanokompozitlerin UV/görünür transmisyon spektrumları verilmiştir. Görüldüğü gibi görünür bölge nanokompozitlerdeki silikat tabakalarından etkilenmemiş, PVA’nın yüksek geçirgenliğiyle aynı değerlerde kalmıştır. Ultraviyole (UV) dalga boylarında, nanokompozitlerde kuvvetli saçılma ve/veya absorbsiyon meydana gelir, UV ışın geçirgenliği çok düşer.

h. Biyoparçalanabilir Polimer Bazlı Nanokompozitlerin Biyoparçalanabilirlikleri

Biyoparçalanabilir nanokompozitlerin hazırlanmasında polilaktid (PLA), polibütilensüksinat (PBS), polikaprolaktam (PCL), doymamış poliesterler, polihidroksibütirat, alifatik poliesterler, v.s. gibi polimerler kullanılabilir. Takviye olarak organik modifiye tabakalı silikatlarla (OMLS) hazırlanan bir polimer nanokompozitlerin biyoparçalanabilir özellikleri gelişir. Örneğin PLA/%4 (ağ.) MMT nanokompozitler ve biyoparçalanabilirlik prosesi Şekil-61’de, örnekler 58 ± 2 0C’de bekletildiğinde, Rw ve Mw’nin zamana göre değişimi Şekil-62’de verilmiştir.

Şekil-61: Saf PLA, PLA/MMT (%4 ağ.) için biyoparçalanabilirlik çalışması; 
kristallenmiş örneklerin başlangıç boyutları 3 x 10 x 0.1 cm3

Şekil-62: PLA, PLA/%4 (ağ.) MMT için, 58 ± 2 0C’de kalıntı ağırlığın (Rw) ve
 matris molekül ağırlığının (Mw) zamana göre değişmesi

Şekilde açıkça görüldüğü gibi MMT ile birleştirildikten sonra PLA’nın biyoparçalanabilir özelliği gelişmiştir. Bir ay içinde saf PLA ve PLA/MMT %4 (ağ.) nanokompozit için Mw ve % kaybı aynıdır. Bir aydan sonra nanokompozitteki ağırlık kaybı çok belirgin olur, iki ay sonra da tamamen parçalanır. Bu davranış silikat tabakalardaki terminal hiroksillenmiş gruplardan kaynaklanır; su absorblayan PLA matris heterojen hidrolizlenmeye uğrar.


Polimer-Nanofiber / CNT Nanokompozitler

Karbon nanofiberler düzensiz ‘bambu-gibi’den düzenliliği çok yüksek ‘cup stacked’ grafit yapıya kadar değişen, çeşitli formlarda ve çaplarda (50-200 nm) malzemelerdir. Pek çok polimer matriste (epoksi, poliimid, fenolikler gibi termoset polimerler ve polipropilen, polistiren, polimetilmetakrilat, naylon 12 ve polietereterketon gibi termoplastik polimerler) takviye olarak kullanılır. Aşağıda polimer-nanofiber /CNT nanokompozitler üzerinde yapılan çalışmalardan bazı kısa bilgiler verilmiştir.

Polipropilen (PP) nanokompozitlerin Young’s modülü ve gerilme kuvveti oksitlenmiş karbon fiberlerin iyi yapışma özelliğinden dolayı yüksektir, fakat fiber hacim fraksiyonunun artmasıyla nanokompozitin sıkılık özelliği ters bir eğilim gösterir.

Polietereterketon (PEEK) matrisli nanokompozitlerin de, PEEK matrise göre sıkıştırma kuvveti ve burulma modülü daha yüksektir.

Fenol bazlı CNT (tüp çapı <50 nm, uzunluğu >0 mm) nanokompozitlerin Young’s modülü ve kuvvetinde önemli artışlar gözlenmiştir.

Epoksi/DWCNT (çift duvarlı karbon nanotüp, %0.1 ağ.) nanokompozitlerin kuvvet, Young’s modülü, kırılanlık dayanıklılığı ve çökmede gevşeme özelliklerinde yükselmeler gözleniştir. Bu sistemde nanotüplerin polimer matriste çok iyi dağılmıştır.

Feniletil uçlu poliimid/MWCNT (çok duvarlı karbon nanotüp) nanokompozitler gerilme Young’s modülünde yükselme, gerilme kuvveti ve gevşemede düşme göstermiştir. Kullanılan nanotüplerin çapı 20-100 nm, uzunluğu birkaç yüz mm’dir.

Polietilen/MWCNT’lerde geveme enerji yoğunluğu %150, yumuşaklık (ductilite) % %140 artmıştır.

Poliakrilonitril/MWCNT sistemlerde enerji/verim ve enerji/kopma derleri %80 artış göstermiştir.

Silikon elastomer/SWCNT’lerin sıkılık ve kuvvet özellikleri önemli derecede yükselmiştir.

Polimer/CNT nanokompozit morfolojilerine örnek olarak polistiren/CNT ve epoksi/CNT sistemlerin TEM ve SEM imajları Şekil-63’de verilmiştir.

Şekil-63: PS ve epoksi bazlı nanokompozitlerin TEM ve SEM mikrografları


PMNC Üretim Prosesleri

Nano boyutlarda olmasına karşın PMNC’ler, MMNC’ler, CMNC’ler (CNT-takviyeli malzemeler de dahil) proses tekniklerinin çoğu geleneksel mikrokompozitlere uygulanan proseslere benzer. En çok kullanılan yöntemler: İnterkalasyon, in-situ interkalativ polimerizasyon, ergiyik interkalasyon, doğrudan karıştırma, in-situ polimerizasyon, templat sentezler ve sol jel prosesleridir.

CNT-takviyeli polimer nanokompozitler genellikle PMNC’lerden farklı metotlarla hazırlanır; örneğin doğrudan karıştırma, çözelti karıştırma, ergiyik karıştırma, in-situ polimerizasyon gibi.

Polimer nanokompozitlerin proseslerinde bottom-up veya top-down metotları uygulanabilir (Şekil-64). Top-down proseslerde bulk (kütle) malzeme, genellikle fiziksel metotlarla küçük parçalara bölünür; örneğin, polimer matrislerde tabakalı silikatların dispersiyonu gibi.

Bottom-up metotta işleme öncüllerle başlanır; nanometrik seviyelerden başlanarak malzemenin organize boyutlarına kadar büyütülmesi sağlanır. Örneğin, polimerli ortamda önceden hazırlanmış nanopartiküller veya in-situ sentezlenmiş inorganik nanopartiküller bulunur. veya hem inorganik ve hem de organik komponentler in-situ olarak hazırlanır.


Şekil-64: (a) Top-down, (b) bottom up proseslerin şematik tanımları

Nanopartiküllerin polimerik bir matrisle birleştirilmesinde iki yöntem uygulanabilir: in-situ, veya ex-situ prosesler (Şekil-65).

Polimer bir matriste  nano partiküllerin in-situ sentezi nanokompozitlerin hazırlanmasında tercih edilen basit ve etkili bir yöntemdir; nanokompozitler, polimer bir matriste uygun bir öncülden in-situ oluşturulan nanopartiküllerle tek bir aşamada elde edilebilir. Yöntemin avantajı, partiküllerin polimer matriste homojen olarak dağılması, herhangi bir aglomerizasyonun meydana gelmemesidir. Olumsuz yönü ise in-situ reaksiyonun yan ürünleri ve/veya reaksiyona girmemiş elemanların sn ürünün özelliklerinde etkili olabilmesidir. In-situ metotta partikül boyutu ve morfolojisi kontrol altında tutulabilir. Örneğin, polimer/TiO2 nanokompozitin in-situ sentezi Şekil-65(a)’da şematik olarak gösterilmiştir.

Şekil-65: Nanokompozitlerin hazırlanmasında, (a) in-situ, ve (b) ex-situ sentez metotları

Nanokompozitlerin hazırlanmasında uygulanan diğer bir yöntem ex-situ metodudur. Ex-situ yöntemde nanopartiküller önce sentezlenir, sonra bir polimer çözeltisine veya ergiyiğe konulur. Bu durumda metal veya metal oksit nanopartiküller polimerik ağ yapı içinde fiziksel olarak tutulduğundan homojen bir dispersiyon elde etmek zordur. Ex-situ sentez metodu, büyük skalalı endüstriyel uygulamalarda, in-situ yöntemlere kıyasla daha elverişlidir.

Ex-situ rotada anahtar nokta, nanopartiküllerin hazırlanması aşamasıdır; nanopartiküller polimerde çok iyi dağılabilmeli ve uzun süre aglomerleşmeden dağılımlarını koruyabilmelidir. (Bu tür sorunlar, polimer içinde nanopartiküllerin sonikasyon metotlarıyla dağıtılmasıyla giderilmektedir.) Örneğin, polimer/TiO2 nanokompozitlerin hazırlanmasında önceden sentezlenen nanopartiküller (TiO2) bir polimer içinde dağıtılır (Şekil-65b).

a. İnterpenetrasyon Ağ Yapı

İnterpenetrasyon ağ yapı (IPN) inorganik ve organik elementler arasında, ya peşpeşe iki aşamada (primer ağ yapıda sekonder bir ağ yapı) veya tek bir prosesle (her iki ağ yapı da aynı anda) gerçekleştirilebilir. Önemli olan inorganik bir ağ yapı oluşumudur.

In-situ Nanopartiküller Oluşumu

In-situ komponentlerin oluşumuyla, orijinal öncüllerden tamamen farklı özelliklerde çok boyutlu yapılarda malzemeler yapılabilir. Proses bir bottom-up metodudur. Organik polimer, metal ve/veya metal oksit taneciklerin oluştuğu reaksiyon ortamı olarak hareket eder. Metal öncüllerin kimyasal konversiyonuyla da istenilen nanopartiküller elde edilir. (Şekil-65 a)

Sol-Gel Prosesi

Metal nanopartiküllerin organik fazla bir araya getirilmesinde en başarılı kimyasal proses sol-jel prosesidir. Metodun en önemli avantajı polimerlere ve polimerizasyon prosesine uyumluluğudur; dolayısıyla organik molekülleri bulunduğu ortamlarda nanopartiküllerin oluşmasına izin verir.

Sol-jel prosesiyle sentezlenen nanokompozitlerde en çok kullanılan dolgu maddeleri silika nanopartiküllerdir. Nedeni, sol jel metoduyla ılımlı koşullarda boyutları birbirine çok yakın ve muntazam dağılımda silika nanopartiküller elde edilebilmesidir. Dolgu tanecikler ve organik bileşenlerin karıştırılmasında homojenite çok önemli olduğundan silikanın, silan kaplin maddelerle yüzey modifikasyonu yapılır.

Sol-jel, iki aşamalıdır; sol ve jel. Sol, sıvı bir fazda katı taneciklerin koloidal süspansiyonu, jel ise fazlar arasında oluşan bağlantılı ağ yapıdır. Sol-jel prosesi iki temel reaksiyon içerir: (1) hidroliz ve (2) kondensasyon.

Örneğin, silika nanopartiküllerin oluşum reaksiyonları:

Hidroliz: Si(OR)4 + H2O ® HO–Si(OR)3 + ROH

Kondensasyon: OR)3Si–OH + HO–Si(OR)3 ® (OR)3Si–O–Si(OR)3 + H2O
veya, (OR)3Si–OH + RO–Si(OR)3 ® (OR)3Si–O–Si(OR)3+ ROH

Nanosilika partiküllerin sol-jel prosesinde, tetraetilortosilikat [TEOS, Si(OC2H5)4] gibi metal alkoksidler [Si(OR)4]] veya sodyum silikat (Na2SiO3) gibi inorganik tuzlar, katalizör olarak mineral asit veya bazın bulunduğu bir ortamda hidrolizlenir ve kondensasyon reaksiyonuna sokulur.

Örneğin, sol-jel metoduyla poliimid/silika hibridlerin sentezinde aşağıdaki gibi bir yol izlenebilir (Şekil-66):

1. Poliamik asit (PAA) öncülün hazırlanması: Poliimidlerin öncülü olan PAA, bir dianhidrid (örnek: piromellitik anhidrid) ve bir diaminin (örnek: 4,4-oksidianilin, veya p-fenilen diamin) uygun bir solventte (örnek: dimetilasetamid) polikondensasyon reaksiyonuyla elde edilir.

2. Silika öncül (örnek: TEOS), PAA çözeltisine ilave edilir ve uygun bir katalizörle hidroliz ve polikondensasyon reaksiyonları yapılır.

3. PAA/silika çözeltisi kurutulur, film haline getirilir ve film 300 0C dolayında ısıtılarak kürlenir. Isıtma işlemi sırasında PAA imidizasyon reaksiyonuyla poliimide (PI) dönüşür ve siloksan komponentin çapraz bağlanmasıyla bir silika ağ yapı oluşur.


Şekil-66: Poliimid/silika hibrid üretimi sol-jel prosesi

Polimer kaplanmış inorganik nanopartiküller (birkaç nm çaplı) kararlı nonometrik kümeler (cluster) oluştururlar. Malzemenin karalı yapısını uzun süre koruyabilmesinde sterik stabilizasyon (daha baskındır) ve elektrostatik etki söz konusu olduğundan, optimal polimer/nanopartikül kütle oranı önemli bir kriterdir. Bu durumda polimerin, cluster oluşum seviyesinde ve peşpeşe cluster agregasyonunda etkili olabilecek iki rol üstlenmesi gerekir. Polimer miktarının artmasıyla  sterik engelleme de artacağından malzemenin kararlılığı yükselir. Aynı nedenle, örneğin, Şekil-67’de görüldüğü gibi, clusterin birim hacmindeki silika partiküllerinin sayısı da azalır; clusterler arasındaki elektrostatik engelleme düşeceğinden cluster agregasyon eğilimi gelişir. Bu gelişme optimal polimer/nanopartikül kütle oranının ayarlanmasıyla sağlanabilir.

Şekil-67: Silika/polietilenglikol (PEG) nanopartiküller sistemi

b. İnterkalasyon Polimer-Tabakalı Silikat Malzemeler

Polimer bazlı nanokompozitlerin hazırlanmasında uygulanan interkalativ proseslerden tabakalı silikatların kullanıldığı bir proses şeması Şekil-68’de görülmektedir. Bu metotta, silikat galeriler içinde polimer zincirlerin penetrasyonuna bağlı olarak interkalatlıdan eksfoliatlı yapıya kadar bir dizi polimer bazlı nanokompozit oluşur.

Şekil-68: Çözeltiden polimer veya ön-polimerin interkalasyonu

Polimer veya ön-polimerin interkalasyonu prosesi, polimer veya ön-polimerin çözünebildiği ve kil (örneğin silikatlar) tabakaların şişebilmesine olanak veren bir solvent sistemine (su, kloroform, toluen gibi) dayanır. Önceden solventte şişirilen tabakalı malzeme polimerle karıştırıldığında polimer zincirler tabakaların arasına girerek buralarda yerleşmiş solventle yer değiştirir. Solventin uzaklaştırılmasıyla interkalat yapılı nanokompozit elde edilir. Tipik örnek PLS (Polimer Layered Silikat) nanokompozittir.
En çok kullanılan tabakalı silikatlar mika ve smetik kildir (klay). Mika, tabakalarının arasında kuvvetli bağların bulunduğu büyük silikat levhalardır. Smetik killerde tabakaların arasındaki bağlar zayıftır (Şekil-69).

Şekil-69: (a) Mika içeren kaya, (b) tabakalı smektik killer

Etilen tereftalat halkalı oligomerlerin organik modifiye montmorillonit’lerle halka açılma polimerizasyonu, eksfoliatlı PET nanokompozitler sentezine alternatif bir yöntemdir (Şekil-70). Molekül ağırlıklarının düşük olması bu halkalı oligomerlerin tabakalar arasında kolaylıkla interkalatlanarak polimerleşmesini sağlar.

Tabakalı takviye malzemeler içeren nanokompozitlerde, komponentlerin yapısına (tabakalı silikat, organik katyon ve polimer matris), hazırlama metoduna ve polimer matris ve tabakalı silikat arasındaki yüzeyler arası etkileşimin kuvvetine bağlı olarak üç farklı PLS nanokompozit elde edilebilir (Şekil-71).

Şekil-70: In-situ polimerizasyon tekniğiyle polietilentereftalat (PET) nanokompozitin oluşması

Şekil-71: Polimer silikat nanokompozitlerin hazırlanma metotları

Polimer-tabakalı silikat nanokompozitlerin sentezinde dört temel proses sayılabilir: Eksfoliasyon-adsorbsiyon, in-situ interkalativ polimerizasyon, melt interkalasyon, templat sentezler.

Eksfoliasyon-Adsorbsiyon: Bu proses, polimer veya ön-polimerin çözünebildiği bir solventle yapılır; böylece tek tabakalar içinde tabakalı silikat eksfoliasyonu sağlanabilir (Şekil-72). Uygun solvent kullanıldığında tabakaları birarada tutan zayıf kuvveler kırılır ve polimer kolaylıkla, örneğin, laminatlı levhalar üzerinde adsorblanır. Solvent buharlaştırıldıktan sonra bir polimer sandviç elde edilir. Silikat tabakaların sulu çözeltide dağıtıldığı emülsiyon polimerizasyonu bu tür bir prosestir.

Eksfoliat sistemde silikat malzeme orijinal bulk yapısını kaybeder, her bir silikat tabakası polimer matris içinde dağılır. (Şekil-71). Silikat plateletlerin oryantasyonuna (rastgele dağılımlı veya düzenli) bağlı olarak eksfoliat yapı da farklılıklar gösterir.

In-situ İnterkalativ Polimerizasyon: In-situ interkalativ polimerizasyon prosesi, silikat tabakaların şişebildiği bir çözelti içinde yapılır. Monomer ve tabakalı silikat malzemenin bulunduğu sistemde polimerizasyon tabakalar arasında başlar, ilerledikçe polimer içinde dağılmış killerden meydana gelen bir yapı oluşur (Şekil-72). Bu yöntemin avantajı polimerizasyon sırasında nanokilin kimyasal aktif yüzeyleriyle polimer zincire bağlanma etkisidir. Polimerizasyon ısıyla veya radyasyonla, uygun bir başlatıcıyla, bir katalizörle, v.s. başlatılabilir. İnterkalat bir sistemde polimer, silikat tabakaları arasındaki boşluklara (galeriler) girer; fakat silikat malzemenin bulk yapısı bozulmaz. Polimerin dağılımı boşlukların tamamını kapsayacak büyüklükte değildir.


Şekil-72: Polimerde interkalatlı ve eksfoliatlı organokilin TEM mikrografları ve WAXS difraktogramları


Ergiyik İnterkalasyon: Ergiyik interkalasyon metodunda bir polimer ve organik modifiye tabakalı silikat (OMLS) karışımı, polimerin yumuşama sıcaklığının üstündeki bir sıcaklıkta, statistik olarak veya kesme (shear) gerilimi altında tavlanır (sertleştirilir).

Ergiyik karıştırma pratik bir endüstriyel metottur. Proseste solvent kullanılmadığından nanokompozitlerin elde edilmesinde ekstruder veya mikser gibi tipik polimer sistemlerin kullanılmasına olanak verir. Doğrudan karıştırma polimer silikat nanokompozitlerin sentezinde basit, ekonomiktir. Hem situ interkalativ polimerizasyon ve hem de polimer çözelti metotlarından daha büyük avantajlara sahiptir. Öncelikle organik solvent içermediğinden çevreye zararı yoktur. İkinci avantajı ekstruzyon ve injeksiyon gibi yaygın endüstriyel proseslerle uyumlu olmasıdır. Örneğin, ekstruzyon sırasında kil tabakalar ergimiş polimerle karışır, polimer zincirleri kilin galerilerine nüfuz eder ve interkalasyon oluşur (Şekil-73). Tabakaların yüzeyleri ve polimer arasındaki etkileşime bağlı olarak interkalatlı veya eksfoliatlı yapılar meydana gelebilir.

Melt interkalasyon prosesi, adsorbsiyon veya in-situ polimerizasyon yöntemlerine uygun olmayan polimer nanokompozitlere uygulanabilir. Kuvvetli polar gruplar içeren termoplastiklerde (poliamid 6, etilen vinil asetat ve polistiren gibi) interkalat/eksfoliat oluşumlar gözlenmiştir.


Şekil-73: Polimer/kil nanokompozitlerin ergiyik interkalasyon sentezi


Templat Sentezler: Templat sentez tekniği yukarıda verilen diğer metotlardan tamamen farklı bir metottur; temelde sol-jel tekniğine dayanır. Silikat yapı blokları ve polimer içeren sulu bir çözeltide (veya jel) polimer matris içinde kil sentezlenir. Proses sırasında polimerler templat gibi davranarak silikat kristal çekirdeklerinin oluşmasını ve bunların büyümesini, büyürken de tabakalar içinde tutulmasını sağlar.

c. Karbon Nanotüp Bazlı Nanokompozitler

Karbon nanotüpler (CNT) bilinen en sıkı ve kuvvetli el-yapımı malzemelerdir; çok esnektir, kütle yoğunluğu düşüktür, aspect oranı yüksektir (>1000), gerilme modülü ve kuvvetti fevkalade yüksektir. Ayrıca, tek duvarlı karbon nanotüpler (SWCNT), bakırla kıyaslandığında daha iyi iletkenlerdir.

Termoplastik ve termoset matrisli CNT/polimer kompozitlerin üretiminde çeşitli proses metotları kullanılabilir; başlıcaları doğrudan karıştırma, çözelti karıştırma, ergiyik karıştırma ve in-situ polimerizasyondur.

Çözelti Karıştırma: Çözelti karıştırma yöntemi polimer nanotüp kompozitlerin hazırlanmasında çok uygulanan bir metottur; nanotüpler (toz) ve polimer uygun bir solventte hızla çalkalanarak karıştırılır, sonra solventin kontrol altında buharlaştırılmasıyla kompozit malzeme elde edilir. Metodun önemi, çözeltide çalkalanarak dağıtılmasıyla nanotüplerin de-agregasyonu ve homojen dağılımının sağlanmasıdır. Çalkalama işlemi magnetik karıştırıcıyla, shear karıştırmayla, geri akışla (refluks) veya ultrasonik olarak yapılabilir. (Şekil-74)

Ergiyik Karıştırma: Çözelti karıştırma prosesi, bir solventte çözünmeyen polimer türleriyle hazırlanacak CNT/polimer sistemlere uygulanamaz. Bu tür polimerlerle, özellikle termoplastik polimerlerle çalışılırken ergiyik karıştırma metodu kullanılır (Şekil-75). Termoplastik polimerler ısıtıldıklarında yumuşarlar. Yeterli yumuşamanın sağlanabilmesi için amorf polimerlerle camsı geçiş sıcaklığının üstündeki, yarı-kristalin polimerlerle ise ergime sıcaklığının üstündeki sıcaklıklarda çalışılır. Bu tekniğin avantajı hızlı oluşu ve basitliğidir.

In-situ Polimerizasyon: Bu yöntem karbon nanotüplerin, örneğin vinil monomerde dağıtılmasıyla başlar, sonra polimerizasyon işlemi yapılır (Şekil-76). In-situ polimerizasyonla CNT’lerin homojen bir dispersiyonunda serbest polimer zincirlerle polimer-graftlı CNT’ler elde edilir.


Şekil-74: Polimer/CNT kompozit çözelti karıştırma proses rotası

Şekil-75: Polimer/CNT kompozit ergiyik (melt) karıştırma proses rotası

Şekil-76: Polimer/CNT kompozit in-situ polimerizasyon rotası


PMNC Tipik Üretim Prosesleri: Polimer nanokompozitlerin, tabakalı malzemeler ve karbon nanotüp (CNT) içeren ürünler de dahil, hazırlanmasında kullanılan metotlar ve bunların uygulandığı sistemlere tipik örnekler Tablo-12 ve 13’de toplanmıştır.


Tablo-12: Polimer Nanokompozit Sistemler ve Prosesler

Çözeltiden Ön-Polimerin İnterkalasyonu: Polimerin interkalatlaşabildiği tabakalı takviye malzemelerle çalışılan bir yöntemdir. Proseste polimer veya ön-polimerin çözünebildiği, silika tabakaların da şişebildiği bir solvent kullanılır.
Sistem
Avantajları
Sınırlamalar
PCL, PLA, HDPE, PEO, PVA, PVP, PVA, v.s. ile kil (veya tabakalı silikatlar)
Düşük polariteli veya polaritesiz polimerlerle çalışılabilir; dolgu malzemelerin dispersiyonu homojendir
Endüstriyel uygulamada fazla solvent harcanır.

In-situ İnterkalativ Polimerizasyon: Tabakalı silikatlar, sıvı monomer veya bir monomer çözeltisi içine konulur ve interkalatlanmış levhalar arasında polimerlerin oluşması sağlanır. Polimerizasyon ısı veya radyasyonla, uygun bir başlatıcının difüzyonuyla veya bir katalizörle gerçekleştirilir.
Sistem
Avantajları
Sınırlamalar
PCL, PLA, HDPE, PEO, PVA, PVP, PVA, v.s. ile kil (veya tabakalı silikatlar)
Polimer öncüllerde dolguların dağıtılması kolaydır.
Intragalerilerdeki (boşluklar arası) polimerizasyonun kontrolü zordur.

Ergiyik (melt) İnterkalasyon: Polimer ve tabakalı malzeme karışımı, polimerin yumuşama noktasının üstündeki bir sıcaklıkta, statik olarak veya shear (makaslamak) altında tavlanır. Tavlama sırasında bulk polimerden difüzlenen polimer zincirler, malzemenin (montmorillonat) tabakaları arasındaki galerilerde ergir.
Sistem
Avantajları
Sınırlamalar
PS/PEO/PP/ PVP, Clay-PVPH ile Montmorillonat
Çevresel yönden tercih edilen bir prosestir; diğer proseslerle yapılamayan polimerlere uygulanabilir.
Poliolefinlere uygulama sınırlıdır.

Templat Sentezler: Polimerin bulunduğu sulu bir çözeltide, inorganik malzemenin tabakalı bir yapı şeklinde in-situ oluşturulmasıdır. Suda çözünen polimer tabakaların oluşması için bir templat olarak davranır. Bu metot genellikle LDH nanokompozitlerin sentezinde kullanılır, tabakalı silikatlar için uygumlalar yaygın değildir.
Sistem
Avantajları
Sınırlamalar
PVPR, HPMC, PAN, PDDA, PANI ile Hectorite
Büyük skalalı üretimleri kolaydır.
Suda çözünebilen polimerlerde yan ürünlerle kirlenmeler olabilir.

(a) Karıştırma, (b) In-situ Polimerizasyon: (a) Polimer veya monomerin takviye malzemelerle karıştırılmasıyla yapılan bir prosestir. (b1) İnorganik partiküller polimerik bir matris öncülde (monomer) dağıtılır. (b2) Karışım uygu bir katalizör ilavesiyle polimerleştirilir. (b3) Malzeme konvensiyonal kalıplama teknolojileriyle işlenir.
Sistem
Avantajları
Sınırlamalar
PVA/Ag; PMMA/Pd Poliester/TiO2; PET/CaCO3, Epoksi vinil ester/Fe3O4; Epoksi vinil ester/γ-Fe2O3; Poli(akrilik asit) (PAA)/Ag, PAA/Ni ve PAA/Cu; AgNO3, NiSO4 ve CuSO4
Basit bir prosestir, dolgu maddesinin polimer öncülde dispersiyonuna dayanır.
İntragaleri polimerizasyonun kontrolü zordur. Uygulamalar sınırlıdır.

Sol-Jel Prosesi: Sol jel matrislerle organik moleküller ve monomerler karıştırılır, organik gruplar kimyasal bağlar oluşumuyla matrislere yerleşir. Sol-jel matris polimer içinde in-situ olarak oluşur ve/veya anında inorganik/organik ağ yapı meydana gelir.
Sistem
Avantajları
Sınırlamalar
Poliimid/SiO2; 2-hidroksietil akrilat (HEA)/SiO2, poliimid/silika; PMMA/ SiO2, polietilakrilat / SiO2, polikarbonat / SiO2 ve poli(amid-imid)/TiO2
Basittir, proses sıcaklığı düşüktür, çok yönlüdür, kimyasal homojenite yüksektir, stökiyometrik kontrol tam olarak yapılabilir, elde edilen ürünler çok saftır.  Metal-oksijen bağlar içeren üç-boyutlu polimerik yapı bulunur. Tek veya çok sayıda matris olabilir. Alkoksidlerden çıkarılan viskoz akışkanlar veya sıvılarla kompozit malzemeler üretiminde uygulanabilir.
Karıştırma metoduyla kıyaslandığında daha yüksek büzülme (shrinkage) ve daha düşük gözenek bulunur.


Tablo-13: CNT-Polimer Nanokompozitler ve Prosesler

Proses
Sistem
İşlem
Önemli Noktalar
Doğrudan Karıştırma
Termoset reçineler-CNT
Reçinede CNT’lerin dağıtılması ve kürleme işlemi
--
Çözelti Karıştırma
Termoplastik reçineler (PS/Epoksi)-CNT
Reçinede %0.1-1 CNT (100 nm çap, 10 μm uzunluk) dağıtılır; polimerden solvent veya çökeltiler uzaklaştırıldıktan sonra malzemeye kürleme işlemi uygulanır.
Polimer davranışının modifikasyonu, sinerjetik etki ve nanokompozitin şeklidir
Ergiyik Karıştırma
Polimerler-CNT (Naylon 6-CNT)
CNT’ler ön-polimer ergiyikle mekanik olarak karıştırılır ve sonra ekstruzyon, injeksiyon veya sıkıştırmayla kalıplanır
(%0.2-2.0 MWCNT, çift-vidalı karıştırıcı önerilir
In-situ Polimerizasyon
Polianilin-CNT, MMA-CNT, Epoksi-CNT, Polieterester
Monomer/matriste dispersiyonda ultrasonik yöntem uygulanır. Kürleme işlemi yapılır.
CNT’lü polimer hazırlanır. kimyasal bağlanma iyidir.
Diğer Metotlar
PP-CNT, PVK-SWCNT, iPP-SWCNT, PANiSWCNT
Katı-hal mekanokimyasal pulverizasyon, karıştırma + sonikasyon, ergiyik karıştırma, buhar depozisyon prosesi (VDP).
Ağırlıkça %0-1.0 CNT önerilir.)

İletken polimerler içinde nanodispersoidlerin dağıtıldığı çeşitli metotlar da bulunmaktadır; örneğin, organik polimerlerde inorganik yapı bloklarının yer aldığı malzemeler gibi. İletken polimer nanokompozitlere de PMNC’lerden farklı proses teknikleri uygulanır; bunlar genellikle kimyasal ve elektrokimyasal metotlardır. Bazı iletken polimer nanokompozit sistemler ve iletken polimer nanokompozit proses metotları Tablo-14 ve Tablo-15’de verilmiştir.


Tablo-14: İletken Polimer Nanokompozit Sistemler

Polimer (Kabuk)
İnorganik Partikül (Göbek)
Özellikler, Uygulamalar
PPy ve PANI
SiO2 (1 μm, 35 nm, 20 nm), SnO2- Sb (10 nm), lifli SiO2 (40-300 nm uzunluk)
Kararlı koloidal form, raspberry morfoloji, ve inorganikce zengin yüzey..
PPy ve PANI
CeO2 (0.52 μm), CuO (1.6 μm), a-Fe2O3 (küresel, polihedral ve iğ şekilli), NiO (3.8 μm), SiO2 (0.46 μm)
Koloidalliği kararlı nanokompozitler polimerizasyon başlatıcı olmadan oluşabilir ve DC iletkenliği düşüktür.
PPy ve PANI
BaSO4 (20 nm), koloidal altın (7-9 nm), Al2O3 membran
Mikroemülsiyon veya Al2O3 memb-randa koloidal nanokompozitin in-situ sentezlenmesi.
PPy, PANI, NVC ve PPV
ZrO2 (20-30 nm), Fe2O3 (25-50 nm), SiO2, n-TiO2 (~10 nm), Al2O3 (35-40 nm), MgO (2-4 μm), CB
Nanokompozitler çökelti formdadır veya koloidal stabilitesi sınırlıdır; fakat termal, elektrik ve transport özellikleri gelişmiştir.
PPy ve PAOABSA
MS (15-30 nm), FexOy (14 nm), Fe2O3 (~15-50 nm), g-Fe2O3 (85 nm),
Önemli magnetik duyarlığa sahip nanokompozitler.
PPy ve PANI
BT (~1 μm), LiMnO2, LiMnO4, V2O5, b-MnO2, PMo12, H3PMo12O40, CB, Fe2O3 (4 nm, 40 nm)
Önemli yük depolama ve dielektrik özelliklere sahip, katot uygulamalara elverişli nanokompozitler.
PPy, PANI, PTh ve PEDOT
Pt (~4 nm), PtO2, Pt, Cu, Pd, SiO2 (20 nm), ve bimetalik çiftler
Katalitik metaller içeren nanokompozitler; katalitik uygulamalarda kullanılabilir.
PPy ve PANI
SiO2 (20 nm)
Graftlı yüzeyli nanokompozitler
PPy
SiO2, PB, MnO2, Ta2O5, TiO2
Elektrokimyasal olarak sentezlenen gelişmiş yük depolama özellikli kompozit filmler.
PPy ve PANI
WO3
Optik aktif nanokompozit filmler.


Tablo-15: İletken Polimer Nanokompozit Proses Metotları

Kimyasal Metotlar
Elektrokimyasal Metotlar
Kolloidal kararlıklı nanokompozitler (göbek: SiO2, SnO2, BaSO4, v.s.)
Yük depolama, optik ve elektrokromik aktiviteli nanokompozitler (katkı: MnO2, SnO2, CB, PB, WO3, SiO2, v.s.)
Gelişmiş fiziksel ve mekanik özellikli nanokompozitler (katkı: Fe2O3, ZrO2, TiO2, v.s.)
Katalitik aktiviteli nanokompozitler (katkı: katalitik aktif Pt, Pd, Cu, v.s. mikropartikül ve Pd/Cu gibi bimetalik çiftler)
Magnetik duyarlı nanokompozitler (magnetik partiküller: Fe2O3, g-Fe2O3, v.s.)
Magnetik duyarlı nanokompozitler (g-Fe2O3 magnetik makroanyon)
Dielektrik, enerji depolama, piezorezistiv ve katalitik aktif nanokompozitler (katkı: BT, POM, PtO2, TiO2, Pd, Pt, v.s.)
-
Yüzeyi graftlı nanokompozitler (yüzey: NH2/COOH fonksiyonel  gruplar; göbek: koloidal silika)
-


(CNT: Karbon nanotüp, HDPE: Yüksek yoğunluklu polietilen, HPMC: Hidroksi propil metil selüloz, MMA: Metil metakrilat, N6: Naylon 6, NVC: N-vinilkarbazol, PAA: Poliakrilkasit, PAN: Poliakrilonitril, PANI: Polianilin, PAOABSA: Poli(anilin-ko-aminobenzensülfonik asit), PCL: Polikaprolaktam, PDDA: Polidiallildimetilamon-yumklorür, PEDOT: Poli(3,4-etilendioksitiyofen, PEO: Polietilenoksit, PET: Polietilentereftalat, PLA: Polilaktikasit, PMMA: Polimetilmetakrilat, PP: Polipropilen, PPV: Poli(p-fenilen vinilen), PPy: Polipirrol, PS: Polistiren, PTh: Politiyofen, PU: Poliüretan, PVA: Polivinilasetat, PVK: Polivinilkarbazol, PVP: Polivinil-pirolidon, PVPH: Polivinilfenol, PVPR: Polivinilpirolidon, SWCNT: Tek duvarlı karbon nanotüp)