1. NMR’ın Kuvantum Tanımı
NMR, bir atomik çekirdeğin magnetik momentinin (m) bir dış magnetik alanla (B0)
etkileşiminden meydana gelen magnetik rezonansın izlenmesinde radyo dalgalarının
kullanıldığı bir spektroskopik tekniktir.
Kuvantum mekaniği yönünden tek kütle veya tek atomik
numaralı bir çekirdeğin “nükleer spin”i vardır. Çekirdeğin her spini farklıdır;
bu durum, NMR deneylerinin, özel bir elementin sadece özel bir izotopu için hassas
olması sonucunu yaratır.
1H veya 13C gibi dönen bir yük
(spinning charge) bir magnetik alan yaratır. Spini +1/2 olan bir çekirdeğin
yarattığı magnetik alanın yönü, spini -1/2 olan çekirdeğin yarattığının ters
yönündedir (Şekil-1a). Nükleer spinler bir magnetik alana (B0)
konulduğunda enerji hallerine uygun olarak yönlenirler; yönlenmelerindeki
etkiye Zeeman Etkisi denir. Bir dış magnetik alan bulunmadığı zaman nükleer
spinlerin dağılımı rastgeledir (Şekil-1b). Bir dış alan, uygulanan alana
paralel ve antiparalel nükleer magnetik momentler oluşmasını sağlar (Şekil-1c).
Uygulanan alana paralel yerleşimlerin (Şekilde 1, 2, 3, 4) magnetik momentleri
biraz daha yüksektir.
Şekil-1: Çekirdeğin yarattığı magnetik alanın yönleri ve
magnetik momentler
Taneciğin spinine bağlı açısal momentin h/2p ile çarpımının bir bütün veya bütünün
yarısı olduğu kabul edilir (h planck sabitidir). Bir çekirdek taneciğinin maksimum
spin bileşeni "spin kuvantum sayısı, I"dır; bu durumda bir çekirdeğin
(2I + 1) hali vardır. Bu hallere ait açısal momentum bileşeni, seçilen herhangi
bir yönde, I, I –1, I – 2, ..., -I değerlerinde olacaktır. Bir dış alan
bulunmaması durumunda çeşitli hallerin enerjileri birbirine eşittir.
Bir protonun spin sayısı 1/2 dir; böylece I = +1/2 ve I =
-1/2 olmak üzere iki spin hali bulunur. Ağır çekirdekler çeşitli elementer
taneciklerin biraraya gelmesiyle oluştuğundan spin numaraları sıfırdan, en az
9/2 ye kadar değişebilir. Bir çekirdeğin spin numarası, içerdiği protonların ve
nötronların relatif sayısına bağlıdır.
Elementler
Taneciklerin Magnetik Özellikleri:
Bir çekirdeğin spini taşıdığı yük nedeniyle, bir magnetik alan meydana
getirir. Bu durum tel bir sarımından elektrik aktığında bir elektrik alanının
oluşmasına benzer. Oluşan magnetik dipol (M) spin ekseni boyunca yönlenir ve
değeri her bir çekirdek için özeldir. Tanecik spini ve magnetik moment
arasındaki ilişki, gözlenebilen bir seri magnetik kuvantum hali oluşturur.
bunlar aşağıdaki şekilde gösterilir.
m = I, I -1, I - 2, ..., - I (1)
Bir Magnetik Alandaki Enerji Seviyeleri: Bir dış magnetik alanın etkisinde bırakıldığında,
magnetik momente sahip olan bir tanecik, magnetik dipolü ve dolayısıyla spin
ekseni, alana paralel olacak şekilde yönlenir. DE
= hn olacak şekilde bir dış enerji
kaynağı (düşük radyo frekansı) uygulandığında çekirdek tarafından absorblanır
ve çekirdeğin spini ters yöne (spin flip) döner: yani, NMR’ı iki değişken
karakterize eder; uygulanan magnetik alanın şiddeti (B0) ve rezonans
için gerekli olan ışının frekansı (n).
Tablo-1: Çeşitli
Çekirdeklerin Spin Kuvantum Sayısı
Protonların
sayısı |
Nötronların
sayısı |
Spin kuvantum
sayısı |
Örnekler
|
Çift
|
Çift
|
0
|
12C, 16O, 32S
|
Tek
|
Çift
|
1/2
|
1H, 19F, 31P
|
3/2
|
11B, 79Br
|
||
Çift
|
Tek
|
1/2
|
13C
|
3/2
|
127I
|
||
Tek
|
Tek
|
1
|
2H, 14N
|
Taneciğin davranışı, böyle bir alana konulan küçük bir
magnetik çubuğun davranışına benzer. Her ikisinin de potansiyel enerjisi
dipolün alana göre olan yönlenmesine bağlıdır. Magnetik çubuğun enerjisi
konumuna göre sonsuz bir sayı olabilir; tersine çekirdeğin konumu (2I+1)
durumla sınırlandırıldığından, enerjisi de ancak (2I+1) sayıda olabilir.
Kuvantize olsun veya olmasın bir alan içindeki bir magnetin potansiyel enerjisi
Denklem (2) ile verilir.
E = - mz B0 (2)
mz ,
magnetik momentin, kuvveti B0 olan bir dış alan yönündeki "bileşeni"
dir.
Şekil-2: Bir magnetik alandaki enerji seviyeleri
Çekirdeklerin kuvantum özelliği, olası enerji seviyeleri
sayısını birkaç tane ile sınırlar. Böylece, spin sayısı I ve magnetik kuvantum
sayısı m olan bir tanecik için bir kuvantum seviyesinin enerjisi,
B0: dış alan kuvveti, gauss (G), b: nükleer
magneton, sabittir (b = 5.051x10-24 erg/G dir), m,
taneciğin momentidir; proton için, m =
2.7927 nükleer magnetondur. Proton için I = 1/2 dir, bu taneciğin magnetik
kuvantum sayıları +1/2 ve -1/2 dir. Bu hallerin bir magnetik alandaki
enerjileri:
Bu iki kuvantum enerjisi, spin ekseninin magnetik alana göre
iki şekilde yönlenmesini sağlar; Şekil-3(a)’da görüldüğü gibi, düşük enerji
hali (m = 1/2) için magnetik momentin vektörü alanla ayni yönde, yüksek enerji
hali (m =-1/2) içinse alanla zıt yöndedir. İki seviye arasındaki enerji farkı,
DE=
2 m b B0
denklemiyle verilir.
14N gibi spin numarası 1 olan bir çekirdeğin
yönlenmeleri ve enerji seviyeleri Şekil (3)b)’de gösterildiği gibidir. Burada,
üç enerji seviyesi (m=1, 0, ve -1) vardır, ve her birinin arasındaki enerji
farkı m b B0’a
eşittir.
Şekil-3: B0 magnetik alanındaki
çekirdeklerin magnetik momentlerinin yönlenmesi ve enerji seviyeleri
Enerji
farkları:
Diğer
kuvantum hallerinde olduğu gibi, daha yüksek bir nükleer magnetik kuvantum
seviyesine uyarma için bir fotonun DE'ye
eşit miktarda hn enerjisi absorblaması
gerekir.
Magnetik
Kuvantum Halleri Arasında Taneciklerin Dağılımı: Bir
magnetik alan bulunmaması durumunda kuvantum hallerinin enerjileri birbirine
eşittir. Bunun sonucu olarak da büyük bir proton topluluğunda m = +1/2 ve m = -1/2 olacak şekilde eşit sayıda
çekirdek bulunur.
Çekirdekler
bir magnetik alana konulduğunda, düşük enerji hali (m = +1/2) baskın olacak
şekilde, yönlenme eğilimi gösterirler. Oda sıcaklıklarındaki ısıl enerjileri,
bu magnetik enerji büyüklüğü farklarının birkaç derecesi kadar fazla
olduğundan, ısıl dalgalanma magnetik etkilerin kaybolmasına ve düşük enerji
halinde sadece çok az miktarda (ppm) çekirdek kalmasına yol açar. İki haldeki
protonların sayısı eşit ise, ışının absorblanma olasılığı, daha yüksek enerji
halinden daha düşük enerji haline geçen taneciklerin yaptığı emisyon
olasılığına eşittir; bu koşullarda net absorpsiyon sıfır olur.
2. NMR'ın Klasik
Tarifi
Absorpsiyon olayını anlamada ve ölçmede, yüklü bir taneciğin
bir magnetik alandaki davranışının klasik yorumu çok önemlidir.
Bir Alandaki Taneciklerin Presesyonu
(Hareketleri): Önce bir kompas iğnesi gibi, dönmeyen bir magnetik bedenin, bir
dış magnetik alandaki davranışını inceleyelim. Alanın konumundaki ani bir
değişiklik, iğnenin iki ucu üzerinde kuvvet oluşmasına ve böylece iğnenin kendi
eksen düzleminde sallanmasına neden olur; sürtünme yoksa iğnenin uçları alan
ekseninde süresiz olarak ileri-geri salınmaya devam eder.
Magnet eğer kendi güney-kuzey ekseni etrafında hızla dönerse
meydana gelen presesyon oldukça farklıdır. Bu durumda griyoskopik (topaç) etki
nedeniyle, alanın dönme eksenine uyguladığı kuvvet, presesyonun kuvvet
düzleminde değil, buna dik bir düzlemde olmasına yol açar; dönen taneciğin
ekseni böylece magnetik alanın etrafında dairesel bir yol izler. Bu presesyon,
bir kuvvet uygulanarak dikey konumundan saptırılan bir topacın hareketine
benzer (Şekil-4).
Şekil-4:
Dönen bir taneciğin bir magnetik alandaki presesyonu
Klasik mekaniğe göre presesyonun açısal hızı uygulanan
kuvvetle doğru, dönen bedenin (ki buna kuvvet uygulanmıştır) açısal momenti ile
ters orantılıdır. Bir magnetik alan içinde dönen tanecik üzerindeki kuvvet,
alan kuvveti B0 ile taneciğin magnetik momenti mb nın çarpımına, yani m b B0 ‘a eşittir; açısal moment
de I(h/2p)dir; presesyon hızı w0,
aşağıdaki denklemle verilir. Buradaki g 'ya "magnetogrik oran" (veya,
giromagnetik) denir. Magnetogrik oran, dönen bir taneciğin magnetik momenti ve
açısal momentumu arasındaki ilişkiyi gösterir.
Buradaki g ya
"magnetogrik oran" (veya, gromagnetik) denir. Magnetogrik oran, dönen
bir taneciğin magnetik momenti ve açısal momentumu arasındaki ilişkiyi
gösterir.
Magnetogrik oran her çekirdek için özel bir değerdir.
Denklem(6), 2p ile
bölünerek frekans veya harekete (n0)
dönüştürülebilir. n0 ‘a
"Larmor frekansı" denir.
Denklem(7) ve (8) birleştirilerek aşağıdaki ifade çıkarılır.
Denklem(9) ve (5) kıyaslandığında, klasik mekanikten
çıkarılan tanecik hareket frekansının, dönen bir taneciğin bir spin halinden
bir diğerine geçişi için gerekli radyant enerjiye veya kuvantum mekaniği
frekansına eşit olduğu görülür; yani n0
= n dir. Bu eşitlik Denklem(8)de yerine
konularak absorblanan ışın ve magnetik alanın kuvveti arasında yararlı bir
bağıntı çıkarılır.
Absorpsiyon
İşlemi: Bir magnetik alanda
dönen hareketli taneciğin potansiyel enerjisi E,
denklemiyle
verilir. Buna göre, radyo-frekanslı enerji absorblayan bir çekirdeğin presesyon
açısı değişmelidir. Bu tarife göre absorpsiyon işlemi, alan yönünde düzenlenmiş
magnetik momenti, momentin zıt yönde olduğu bir hale sıçratmak şeklinde tarif
edilebilir. (İşlem Şekil-5’de şematik olarak gösterilmiştir.)
Dipolü sıçratmak
için, sabit alana doğru açıda uygulanan bir magnetik kuvvete ve presesyon dipol
ile ayni fazda bulunan dairesel bir bileşene gereksinim vardır. Uygun bir
frekanstaki dairesel polarize ışın bu özellikleri içerir; magnetik vektöründe,
Şekil-6’daki noktalı çizimde görüldüğü gibi, dairesel bileşen vardır.
Şekil-5: Hareketli bir tanecik tarafından
ışın absorpsiyonu modeli
Şekil-6: xy düzleminde polarize olmuş bir
demetin dairesel bileşeninin absorpsiyonu
Işının magnetik
vektörünün dönme frekansı presesyon frekansı ile ayni ise, absorpsiyon ve
sıçratma olayı meydana gelir. İşlem geri dönüşümlüdür ve uyarılmış tanecik
tekrar ışın çıkararak temel hale döner.
Düzlem polarize
ışın zıt yönlerde dönen iki dairesel polarize demetten oluşur; bunlardan biri
düzlem içinde, diğeri ise doğrusal polarizasyon düzlemine dik bir düzlem içinde
bulunurlar. Böylece nükleer taneciklerin, sabit magnetik alan yönüne 900
lik bir açı ile polarize edilmiş bir demet ile ışınlandırılması halinde
dairesel polarize ışın, absorpsiyonun oluşacağı düzleme girer. Demetin,
presesyon yönünü döndüren, sadece bu yarısı absorplanır; diğer yarısı faz
dışına çıkar, örnekten değişmemiş olarak geçer.
Üst enerji
seviyesinde veya uyarılmış spin halinde bulunan bir çekirdeğin kendi düşük
enerjili haline dönme mekanizmasını inceleyelim.
Işın verilmeden önceki durum nedir? Bir magnetik alana konulan
çekirdeklerin tümü magnetik alanla ayni yönde yönlenmezler; Larmor frekansı
denilen karakteristik bir frekansta kendi eksenleri etrafında bir gyroskop gibi
dönerler (presesyon). Bu presesyon genellikle faz dışındadır ve sonuçta, XY
düzleminde magnetik vektör yoktur. (Şekil-7a). Net nükleer magnetizasyon (M), z
ekseni boyunca statistik olarak yönlenir.
M
= Mz Mxy
= 0
Işın
verilirken ne olur? Bir elektromagnetik puls (radyo frekansı) uygulandığında
başlangıçtaki rastgele spin-yukarı ve spin-aşağı dağılım bozulur, spinler faz
içine girerler. 900 bir puls uygulanıyorsa sonuçta yukarı ve aşağı
doğru yönlenen spinlerin sayısı eşitlenir ve ayni yöne yönlenirler; faz uyumu
sonucunda magnetizasyon vektörü, XY düzlemine transfer olur. Böylece, XY
düzleminde Mxy bileşeni meydana gelir. (Şekil-7b)
Mxy
= M sina
a eğilme açısıdır; elektromagnetik ışının gücü ve ışınlandırma süresine bağlıdır.
Işın
kesildikten sonra ne olur? İzlenmesi gereken yol haller arasındaki enerji farkına eşdeğer
miktardaki frekansta bir ışın emisyonunun oluşmasıdır. Ancak ışın teorisine göre
böyle bir emisyonun gerçekleşme olasılığı oldukça zayıftır; bu nedenle de
yüksek spin halindeki çekirdeğin enerji kaybederek, ışımasız bir yol izlediği
varsayılır. Işınlandırma kesildikten sonra oluşan haller topluluğu, Boltzmann
dağılımına uygun olarak eski durumuna dönerler; ayrıca her bir nükleer magnetik
moment faz uyumluluk özelliğini kaybetmeye başlar ve z ekseni boyunca tekrar
rastgele düzenlenme meydana gelir. Bu prosese “relaksasyon işlemi”
denilmektedir. Relaksasyon işlemlerinin hızları bir NMR sinyalinin yapısını ve
kalitesini etkiler. Bu hızlar örneğin fiziksel durumuna bağlı olduğundan, çoğu
zaman kontrol altında tutulur.
Kararlı bir NMR
sinyalinin gözlenebilmesi relaksasyon işlemlerine bağlıdır. Böyle bir sinyalin
alınabilmesi, kuvvetli bir magnetik alandaki çekirdeklerden düşük enerjili
olanların birkaç ppm kadar fazlasının bulunmasını gerektirir. Absorpsiyon olayı
bu fazlalığı yok edeceğinden, bazı ışımasız enerji-transferi işlemleri ile
yeterli bir hızla, yeni düşük enerjili tanecikler üretilmezse, sinyal hızla
sıfıra düşer. Relaksasyon işlemleri, magnetik alana konulan örnekten çok az
miktarda düşük enerjili tanecikler üretilmesini de sağlamalıdır.
Tam olarak
saptanabilen bir absorpsiyon sinyalinin alınabilmesi için relaksasyon işleminin
çok hızlı olması gerekir; bu, uyarılmış halin yaşam süresinin çok kısa olması
demektir. Oysa, uyarılmış halin yaşam süresi ve onun absorpsiyon hattının
genişliği arasında ters bir orantı vardır, bu durum yaşam sürecinin çok kısa
olmasından kaynaklanan avantajı yok eder.
Şekil-7: Çekirdeklerin magnetizasyonu sonucu
oluşan vektörlerin toplamı
Böylece, yüksek
relaksasyon hızlarında, veya düşük yaşam süreçlerinde, hatlarda genişlemeler
gözlenir, bu durum ise yüksek- rezolusyonlu ölçmeleri engeller. Bu iki zıt
faktör, uyarılmış bir tanecik için optimum bir yaşam süreci bulunması gereğini
yaratır, bu süreç 0.1-1 saniye aralığındadır.İki tip çekirdek relaksasyon
işlemi vardır. Bunlardan biri "boylamasına" veya
"spin-doku" relaksasyonu, diğeri "enlemesine" veya
"spin-spin" relaksasyonudur.
Spin-Lattice (Doku) Relaksasyonu: T1 relaksasyon l(Longitudinal) spin-yukarı ve
spin-aşağı hallerin denge haline geri dönmesi olayıdır; etkisi, sonuç magnetizasyon
vektörünün z yönündeki konumuna dönmesidir; geri dönüş, orijinal değerin %63
kadarıdır. (Şekil-7c)
Bir NMR deneyindeki
absorblayıcı çekirdekler, örneği oluşturan çok sayıdaki atomlar topluluğunun
sadece bir bölümüdür. Tüm atomlar topluluğuna, örneğin katı, sıvı, veya gaz
olmasına bakılmaksızın, doku denir. Özellikle sıvı ve gaz örneklerde, doku
şiddetli titreşim ve dönme hareketleri içindedir, ve bu durum her magnetik
çekirdek için karmaşık bir alan oluşmasına neden olur. Böylece oluşan toplam
doku alanı sonsuz sayıda magnetik bileşen içerir. Bu bileşenlerden bazıları,
absorblayıcı çekirdeklerle ayni hareket frekansı ve fazındadır. Bunlar absorblayıcı
çekirdeklerle etkileşerek onları yüksek spin halinden düşük spin haline dönüştürürler;
böylece absorblanan enerji ısıl titreşim veya dönme değerini bir miktar
artırır. Bu değişiklikle örneğin sıcaklığı çok az miktarda yükselir.
Spin-doku
relaksasyonu, yüksek enerji halindeki çekirdeklerin ortalama yaşam sürecini
gösteren T1 zamanına bağımlı olan 1. dereceden bir işlemdir.
T1,
absorblayıcı çekirdeklerin magnetogrik oranına bağlıdır ve ayrıca dokunun
hareketliğinden de kuvvetle etkilenir. Hareketliğin az olduğu kristal halindeki
katı maddelerde ve viskoz sıvılarda T1 büyüktür. Hareketlilik
arttıkça (yüksek sıcaklık gibi) titreşim ve dönme frekansları da artar ve
böylece bir relaksasyon geçişi için gerekli büyüklükteki bir magnetik
düzensizliğin bulunma olasılığı fazlaşır; sonuçta T1 küçük bir değer
olur. Çok yüksek hareketliliklerde ise düzensizlik frekansları daha fazla
yükselir ve geniş bir aralığa yayılarak bir spin-doku geçişi için gerekli bir
frekansın bulunabilme olasılığının düşmesine neden olur. Sonuçta T1
ve doku hareketliliği ilişkisi bir minimumdan geçer.
Spin-doku
relaksasyon süresi çiftleşmemiş bir elektron bulunması durumunda çok kısalır.
Çünkü bu tek elektronun spini, kuvvetli düzensiz magnetik alanların oluşmasına
yol açar. Benzer bir durumu spin sayıları yarımdan daha büyük olan tanecikler
yaratır. Bu taneciklerin yük dağılımları simetrik değildir; dönmeleriyle de
kuvvetli bir düzensiz alan oluştururlar. Bu alanla uyarılmış taneciklerin
enerjilerini dokuya transfer edebilecekleri yeni bir hareket yolu çizilir. Bu
tip taneciklerin bulunmasıyla T1 in önemli derecede kısalması hat
genişlemesine sebep olur. Bir azot atomuna bağlanmış protonun NMR spektrumu
örnek olarak gösterilebilir.
Spin-Spin Relaksasyonu ve Hat Genişlemesi: Relaksasyon zamanını düşürerek NMR
hatlarının genişlemesine neden olan diğer bir kaç etken daha vardır. Bu
etkenler normal olarak, birarada bulunurlar ve bir spin-spin relaksasyon zamanı
(T2) ile tarif edilirler. Kristalin katılar ve viskoz sıvılar (10-4
s) için T2 değeri, bu tip örneklerin yüksek rezolusyon
spektralarının alınmasına olanak vermeyecek kadar küçüktür. T2 relaksasyon (transvers), hızlı
relaksasyon şeklidir; spinler faz dışına çıkarlar; XY düzlemindeki sonuç
magnetizasyon vektörü, orijinal değerin %37’si gibi bir değere düşer. T2
≤ T1 (Şekil-7d).
Hareket hızları
ayni, fakat magnetik kuvantum halleri farklı olan ayni cins komşu iki
çekirdeğin magnetik alanları birbirine etki ederek hallerin değişmesine sebep
olurlar. Yani, uyarılmış çekirdek daha düşük enerji haline geçerken, düşük spin
halindeki çekirdek uyarılır. Sonuçta farklı spin hallerindeki çekirdeklerin
sayısında bir değişiklik olmaz, ancak uyarılan özel bir taneciğin ortalama
yaşam süresi kısalır, dolaysıyla hat genişlemesi olur.
Hat genişlemesine
neden olan iki etken daha vardır. bunlar n= g B0/2p eşitliğindeki B0 değerinin, her
çekirdek için az miktarda da olsa farklı hale getirilmesinden ileri gelir; bu
durumda tek bir frekans yerine, bir frekanslar bandı absorblanır.
Statik alanı
değiştiren etkenlerden biri, örnekte, spinleri lokal alanlar yaratarak analiz
edilen çekirdeğe etki eden dış alanı artıran veya azaltan diğer magnetik
çekirdeklerin bulunmasıdır. Hareketli bir dokuda bu lokal alanlar birbirini yok
eder, çünkü bu alanları yaratan çekirdekler çok hızlıdır ve rasgele hareket
ederler. Çekirdeğin faz uyumunu kaybedip z ekseni etrafında rastgele
düzenlenmesine dönmesi spin-spin relaksasyon işlemidir. Mxy ‘nin
parçalanması, spin-spin relaksasyon zamanı T2 tarafından kontrol
edilen bir hızla gerçekleşir.
Katı veya viskoz
bir sıvıda ise lokal alanlar varlıklarını korurlar ve bir alan kuvvetleri
aralığı, dolayısıyla da absorpsiyon frekansları aralığı oluştururlar.
Statik alanı
değiştiren bir diğer etken de alan kaynağının kendisindeki küçük homojensizliklerdir.
Bu etki, magnetik alandaki örneğin tümünün hızla döndürülmesiyle büyük ölçüde
giderilebilir.
Tüm absorpsiyon spektroskopik ölçmeler, absorblayıcı bir
örneğin neden olduğu ışın gücündeki azalmanın, yani zayıflamanın (attenuasyon)
saptanması işlemidir. NMR spektroskopide ise absorblayıcı taneciklerin sayısı
çok azdır ve sonuçtaki zayıflama değerinin doğru olarak ölçülmesi oldukça
zordur. Bu nedenle NMR spektrometreler, pozitif absorpsiyon sonucunda oluşan
sinyalin büyüklüğünü ölçer. Şekil-8(a),
bir NMR spektrometrenin başlıca bileşenlerini göstermektedir. Işın kaynağı bir
radyo-frekansı osilatör devresinin parçası olan bir sarımdır. Böyle bir
sarımdan gelen elektromagnetik ışın düzlem-polarize (Şekilde xz düzleminde) bir
ışındır. Dedektör, kaynağa göre dik açıda yerleştirilmiş (Şekilde y ekseni üzerinde)
ikinci bir sarımdır ve bir radyo-alıcı devrenin parçasıdır. NMR çalışmalarında
kullanılan magnetik alanın yönü z ekseni doğrultusundadır, kaynak ve dedektöre
göre diktir. Şekil-8(c)'de görüldüğü gibi, düzlem-polarize ışın birbirine zıt
yönlerde dönen iki dairesel polarize vektöre ayrılır (xy düzleminde). Bu
bileşenlerin vektöriyel toplamları açısal konumlarına bağlı olmaksızın, y
ekseni boyunca net bir sinyal vermez. Böylece, y eksenindeki bir dedektör ile
hiç bir sinyal alınamaz. Şekil-8(b) ve (d), örneğin üç eksenin kesiştiği
noktaya (orijine) yerleştirilmesinin etkisini göstermektedir. Kaynağın
frekansı, örnekteki özel bir tip çekirdeğin absorblayabileceği bir seviyede
ise, ışının iki dairesel bileşeninden birinin gücü azalır. Sonuçtaki
bileşenlerin vektöriyel toplamları, ışının bu durumda y ekseni yönünde,
değişken bir bileşene sahip olduğunu gösterir, dedektör bu bileşeni algılar.
Böylece örnek, jeneratörü alıcıya bağlayarak magnetik alandaki çekirdeklerin
hareket frekansına uygun frekansta ışın verilmesini sağlar. Bağlantının
büyüklüğü (veya kapsamı), ve buna göre de sinyalin kuvveti absorblayıcı
çekirdeklerin sayısına bağlanır.
Absorpsiyon Spektrası: NMR spektra iki şekilde elde edilir.
Birincisi, optik spektra elde etmekte kullanılan yönteme benzer; bunda
elektromagnetik frekansın değişmesiyle alınan absorpsiyon sinyali ölçülür.
Radyo frekansları doğrusal taramalı değişken-frekanslı bir osilatörden alınır;
frekanslar hidrojen için 1 kHz ve 13C ve 19F için 10 kHz
seviyesindedir.
NMR spektrasının diğer elde edilme yönteminde
sabit-frekanslı bir radyo osilatörü ve sürekli taramalı magnetik alan (B0)
kullanılır. İncelenen bir çekirdek için frekans ve alan kuvveti birbiriyle
doğru orantılı olduğundan, bir absorpsiyon spektrumunda B0 apsis fonksiyonundadır.
İlk üretilen ticari NMR cihazlarında, spektrada alan tarama
yöntemi kullanılmıştır. Magnetik alanda doğrusal bir değişimin uygulandığı bu
yöntemde kullanılan elektronik cihaz, doğrusal taramalı bir osilatöre göre, hem
çok basit ve hem de daha ucuzdur. Doğrusal taramalı osilatör yöntemi ise çok
iyi spin-ayırma spektrası verir. Bu etkenler dikkate alınarak günümüz NMR
cihazlarında frekans taraması sistemi tercih edilir; bazılarında her iki tarama
şekli de bulunur. NMR çalışmalarında kullanılan bazı çekirdeklerin spektral
verileri Tablo-2’de toplanmıştır.
Şekil-8:
NMR’da absorpsiyon sinyali
Tablo-2: Bazı
Çekirdeklerin Spektral ve Magnetik Özellikleri
N(a
|
Spin
|
A:F:(b)
|
İM(c), %
|
H(d)
|
N(a
|
Spin
|
A:F:(b)
|
İM(c), %
|
H(d)
|
1H
|
1/2
|
60.0
|
99.98
|
1.000
|
23Na
|
3/2
|
15.9
|
100
|
0.093
|
7Li
|
3/2
|
23.3
|
92.57
|
0.294
|
25Mg
|
5/2
|
3.8
|
10.05
|
0.027
|
13C
|
1/2
|
15.1
|
1.11
|
0.00018
|
27Al
|
5/2
|
15.6
|
100
|
0.206
|
14N
|
1
|
4.3
|
99.63
|
0.001
|
29Si
|
1/2
|
11.9
|
4.70
|
0.00037
|
17O
|
5/2
|
8.1
|
0.04
|
0.00001
|
31P
|
1/2
|
24.3
|
100
|
0.066
|
19F
|
1/2
|
56.5
|
100
|
0.833
|
33S
|
3/2
|
4.6
|
7.67
|
0.002
|
(a)N:
çekirdek, (b)A.F.: Absorpsiyon
frekansı; 14092 G magnetik alanda MHz olarak, (cİM: )izotopik
miktarı, (d)H: hassasiyet; sabit bir alandaki eşit sayıdaki
protonlara göre relatif hassasiyet