Absorbsiyon ve emisyona görünür ve ultraviyole ışınların
madde ile etkileşimlerindeki elektron geçişleri örnek olarak alındığında, bir
fotonun absorbsiyonu ancak, fotonon kuvantum enerjisinin, ilk ve son haller
arasındaki enerji miktarı ile aynı (çok yakın) olması halinde gerçekleşir.
(Şekil-28)
Absorbsiyon koşulu: DE = hn
= E2 – E1
Aşağı doğru geçiş, enerji fotonunun emisyonu ie gerçekleşir:
Efoton = hn = E2 – E1
Şekil-28:
Absorbsiyon ve emisyon olaylarında elektron geçişleri
Şeffaf olan katı, sıvı, veya gaz gibi tabakalardan geçen
ışındaki bazı frekanslar, absorbsiyon olayı sonucunda, seçimli olarak
tutulurlar. Burada örneği oluşturan atomlar veya moleküllere elektromagnetik
enerji transfer edilir; tanecikler düşük bir enerji halinden daha yüksek enerji
hallerine veya "uyarılmış hallere" geçerler. Oda sıcaklığında
maddelerin çoğu en düşük enerji seviyesindedirler. Bu, "temel hal"dir.
Absorbsiyon, taneciklerin temel halden, yüksek enerjili hallere geçmesiyle
ilgilidir.
Atomlar, moleküller veya iyonların belirli sayıda enerji
seviyeleri vardır. Işının absorblanması için uyarıcı fotonun enerjisinin,
absorblayan taneciklerin temel halleri ve herhangi bir uyarılmış hali
arasındaki enerji farkına eşit olması gerekir. Bu enerji farkları her tanecik
için ayrı ve karakteristik olduğundan ışının örnek tarafından absorblanan
frekansları, örnekte bulunan atom, molekül veya iyonların tanımlanmasında
kullanılır.
Bu amaçla, absorbans değerinin dalga boyu veya frekansa göre
grafiği çizilir. Buna, "absorbsiyon spektrumu" denir. Spektrumunun
görünümü absorblayan türlere, fiziksel haline ve ortama bağlıdır.
Spektrumlar iki grupta toplanabilir: Atomik absorbsiyon, moleküler
absorbsiyon
Atomik
Absorbsiyon: Atomik
spektroskopide ilk aşama örneğin gaz haline geçmesini sağlayacak şekilde
atomize edilmesidir. Bunun için örnek uygun bir çözücü içinde aleve tutulur ve
çok az miktarın atomize olması sağlanır.
Civa veya sodyum buharları bulunan bir ortamdan çok renkli
(polikromatik) ultraviyole veya görünür ışın geçirildiğinde birkaç frekanstaki
enerjinin absorblandığı gözlenir ve basit bir spektrum elde edilir.
Şekil-29: Sodyumun absorbsiyon
spektrumu ve elektron geçişleri
Spektrumun basitliği, taneciklerin az sayıda enerji halinin
bulunmasından dolayıdır. Uyarılma, atomun bir veya daha fazla elektronunun daha
yüksek bir enerji seviyesine çıkarılmasıyla gerçekleşir. Bu elektronik bir işlemdir.
Na atomu için 3s elektronunun 3p haline geçirilmesi, yani uyarılması için dalga
sayısı 1.697 x 10-4 cm-1 (= 589.3 nm) olan enerjiye
gerekir. Bu nedenle sodyum buharının 589,3 nm’de (sarı ışık) keskin bir
absorbsiyon bandı bulunur; ayrıca diğer elektronik geçişler nedeniyle oluşan
birkaç dar absorbsiyon bandı da gözlenir.
Ultraviyole ve görünür ışının enerjisi, sadece en dıştaki
veya bağ yapan elektronların geçişini sağlayabilecek kadardır. X-ışınları ise,
atom çekirdeklerine çok yakın olan elektronları bile etkileyecek büyüklükte
enerjileri içeren frekanslardan oluşur. Bu nedenle en içteki elektronların
geçişlerini gösteren absorbsiyon pikleri X-ışınları bölgesinde gözlenir.
- M +
hn ¾® M* (absorbsiyon 10-8
saniye)
- M* ¾® M +
ısı (relaksasyon prosesi)
- M* ¾® A +
B + C (fotokimyasal bozunma)
- M* ¾® M +
hn
(emisyon)
molekülün birkaç elektronik ve titreşim halini tanımlayan
enerji seviyeleri aşağıdaki Şekil-30’de gösterilmiştir. Kalın çizgilerden E0
molekülün temel halindeki elektronik enerjiyi (en düşük), E1 ve E2
ise uyarılmış iki elektronik halini gösterirler. Elektronik hallerin her
birindeki titreşim enerji seviyeleri e0, e1,.., en
gibi harflerle tanımlanmıştır.
Şekil-30. Enerji
seviyeleri diyagramı
Temel hal ve elektronik olarak uyarılmış bir hal arasındaki
enerji farkı, bir elektronik halde bulunan titreşim seviyeleri arasındaki
enerji farklarına kıyasla çok büyüktür. Örneğin iki titreşim seviyesi
arasındaki enerji farkı 10 faktörü ile gösterilirse, iki elektronik hal
arasındaki enerji farkının faktörü 100 gibi bir sayıdır.
Işının absorbsiyonu sonucunda oluşan geçişler şekilde
oklarla gösterilmiştir. Görünür ışın, bir elektronu E0 seviyesinden
E1 seviyesinde bulunan herhangi bir titreşim seviyesine çıkarır. Bu
uyarılma nedeniyle absorblanan frekanslar,
denklemi ile verilir.
denklemi ile verilir.
Absorblanan ultraviole ışının frekansları da, aşağıdaki
denklemle bulunur.
Düşük enerjili yakın ve orta infrared ışın ise sadece temel
haldeki (E0) titreşim seviyeleri arasındaki geçişleri sağlayabilir.
Absorblanan enerjinin fraksiyonları aşağıdaki denklemle verilir.
Her bir titreşim seviyesi için bir kaç dönme enerji seviyesi bulunur. Dönme seviyeleri arasındaki enerji farkı, titreşim seviyeleri arasındaki enerji farkına kıyasla küçüktür. Uyarılmış dönme hallerine geçiş 500 cm-1 ile 100 cm-1 dalga sayıları aralığını kapsayan enerjilerde gerçekleşir.
Her bir titreşim seviyesi için bir kaç dönme enerji seviyesi bulunur. Dönme seviyeleri arasındaki enerji farkı, titreşim seviyeleri arasındaki enerji farkına kıyasla küçüktür. Uyarılmış dönme hallerine geçiş 500 cm-1 ile 100 cm-1 dalga sayıları aralığını kapsayan enerjilerde gerçekleşir.
Keskin ve iyi tanımlanabilen hatların elde edildiği atomik
absorbsiyon spektrumunun aksine, ultraviyole ve görünür bölgelerdeki moleküler
spektrum geniş bir dalga boyu aralığını kapsayan absorbsiyon bantları ile
tanımlanır. Moleküler absorbsiyonda elektronik geçişler de söz konusudur.
Bu nedenle, bir elektronik halde sayısız titreşim halleri
bulunduğundan her bir elektronik geçiş için birbirine yakın dalga boylarında
birkaç absorbsiyon bandı vardır.
Ayrıca bir titreşim seviyesi için de çok sayıda dönme enerji
seviyesi bulunur. Bütün bunların sonucunda bir molekülün spektrumu, birbirinin
yakınında yer alan bir seri absorbsiyon bantlarından oluşur. Örneğin, Şekil-31’dekii
benzen buharı spektrumunda bu durum gözlenmektedir.
Şekil-31: Benzen
buharı spektrumu
Ayırma gücü yüksek enstrümanlar kullanılmadıkça her bir bant
ayrı olarak elde edilemez ve spektrum bir eğri halini alır. Katı halde bir
çözgen bulunması durumunda absorbsiyon bantları genişler.
Sadece titreşimin neden olduğu absorbsiyonlar IR bölgede
elde edilirler. Bu bölgedeki ışının enerjisi elektronik geçişi sağlayacak
büyüklükte değildir. Burada çeşitli titreşim kuvantum seviyeleri arasındaki
geçişler sonucunda dar ve birbirine yakın absorbsiyon bantlarının bulunduğu
spektrumlar alınır. Dönme seviyelerindeki değişiklikler, her bir titreşim
halinin pik sayısını artırabilir. Ancak sıvı ve katı maddelerde dönme olayı
çoğunlukla engellendiğinden bu tür örnekler için söz konusu küçük enerji
farklılıkları genellikle görülmez.
Gazların saf dönme spektrumları mikrodalga bölgesinde
oluşur.
Magnetik
Alan Tesiriyle Absorbsiyon:
Bazı elementlerin elektronları veya çekirdeği kuvvetli bir magnetik alan
etkisinde bırakıldığında bu elementlerde, taneciklerin magnetik özellikleri
nedeniyle, yeni enerji seviyeleri oluşur. "Tesirle" oluşan haller
arasındaki enerji farkı küçüktür ve geçişler ancak uzun dalga boylarındaki
(veya düşük frekanslardaki) ışının absorblanmasıyla mümkündür. Çekirdek için
10-200 MHz radyo dalgaları, elektronlar için ise 1000-25000 MHz mikrodalgalar
absorblanır.
Magnetik alandaki çekirdek veya elektronların ışın
absorblaması, moleküler yapının aydınlatılmasında uygulanan "nükleer
magnetik resonans (NMR)" ve "elektron spin resonans (ESR)"
tekniklerinin bulunmasını ve geliştirilmesini sağlamıştır. Rezonans
absorbsiyonda, gelen fotonun enerjisi atomu ilk uyarılmış haline geçirir, kısa
bir süre sonra tekrar gelen fotonun enerjisine eşit enerjide bir foton
çıkararak temel hale döner (Şekil-32).
Şekil-32: Rezonans absorbsiyonda elektron geçişleri
Elektromagnetik ışın, genellikle, uyarılmış taneciklerin
(iyonlar, atomlar, veya moleküller) en düşük enerji seviyesine veya temel hale
geri dönmeleriyle elde edilir. Uyarma, çeşitli yöntemlerle yapılabilir;
elektronlar veya diğer elementer taneciklerle bombardıman, yüksek potansiyelli
değişken akım uygulaması, bir ark veya alevden ısı verme, veya elektromagnetik
ışın absorbsiyonu yöntemlerden bazılarıdır. (Şekil-33a)
Birbirinden kolaylıkla ayrılabilen ışıyan tanecikler, gaz
halindeyken, bağımsız birer birim gibi davranırlar ve az sayıda ve özel dalga
boylarında ışın verirler. Sonuçta elde edilen spektrum "süreksiz" dir
ve "hat spektrumu" olarak tanımlanır. "Sürekli" spektrum
ise belirlenen bir dalga boyu aralığında tüm dalga boylarının bulunduğu veya
her bir dalga boyunun birbirinden ayrılmasının mümkün olmaması sonucu yanyana
yer aldığı bir spektrumdur.
Sürekli spektrum,
- katılar
ve sıvılar gibi atomların birbirlerine çok yakın bulundukları ve bağımsız
hareket edemedikleri maddelerin uyarılmasıyla, veya
- enerji
halleri birbirine çok yakın olan karmaşık moleküllerin uyarılmasıyla elde
edilirler. Sürekli spektrum, ayrıca, kinetik enerjileri belirli miktarda
(kuvanta) olmayan taneciklerin enerji değişikliklerinde ortaya çıkar.
Gerek sürekli spektrumun ve gerekse hat spektrumunun
analitik kimyada önemli bir yeri vardır. Sürekli spektrum spektrofotometre gibi
ışının madde ile etkileşimine dayanan yöntemlerde çok sık kullanılır. Hat
spektrumundan ise emitlenen taneciklerinin tayin ve teşhisinde yararlanılır.
Relaksasyon
(Gevşeme) İşlemleri: Işın
absorbsiyonu sonucu uyarılmış hale geçen bir atom veya molekülün bu halde
bulunma süresi oldukça kısadır. Çünkü uyarılmış taneciklerin temel hale
dönmesine neden olan bazı relaksasyon olayları vardır. Relaksasyon işlemi iki
tiptir: Işımasız relaksasyon ve ışımalı relaksasyon.
Işımasız relaksasyon, bir seri küçük basamaklarda meydana
gelen enerji kaybı ile ilgilidir; uyarma enerjisi, taneciğin diğer moleküllerle
çarpışması ile kinetik enerji şekline dönüşür. Bunun sonucunda sistemin
sıcaklığında bir miktar artış gözlenir. (Şekil-33b). Işımalı relaksasyonda relaksasyon,
fluoresans ışın çıkışı ile de meydana gelir.
Fluoresans
ve Fosforesans: Fluoresans
ve fosforesans, atom ve moleküllerin bir elektromagnetik ışın demetini
absorblaması ve uyarılan taneciklerin tekrar temel hale dönerken ışın vermesi
esasına dayanan, analitik olarak önemli emisyon olaylarıdır. Fluoresans,
fosforesansdan çok daha hızlı oluşur ve uyarılma anından sonra 10-5
saniye veya daha kısa bir süre içinde tamamlanır; olay uyarıcı ışın demetine
göre 90 derecelik bir açıdan kolaylıkla izlenebilir. Fosforesans emisyonu, ışın
absorbsiyonundan sonra 10-5 saniyeden büyük periyotlarda başlar,
dakikalarca hatta saatlerce devam edebilir.
Şekil-33:
(a) Işının emisyonu, (b) ışımasız relaksasyon, (c): fluoresans bir organik
molekül için enerji seviyeleri diyagramı
Absorblanan ve yayımlanan ışınların frekansları birbirinin
aynı ise olay "rezonans fluoresansı" olarak tanımlanır (Şekil-33c’de
sağ taraftaki 1 ve 2 hatları). Burada tanecikler önce ışın absorblayarak E1
ve E2 enerji seviyelerine çıkarılmışlardır; bunlar, uyarma
bölgesindeki 1 ve 2 (E1- E0 ve E2 – E0)
hatlarıyla gösterilmiştir. Kısa bir periyod sonunda, aynı enerjiyi içeren
ışının emisyonu gerçekleşmiştir.
Rezonans fluoresansı, titreşim enerji seviyelerinin
bulunmadığı gaz halindeki atomlardan üretilir.
Rezonansız fluoresans, çözelti veya gaz halindeki
moleküllere ışın verilerek elde edilir. Işının absorbsiyonu ile moleküller iki
uyarılmış elektronik haldeki titreşim seviyelerine çıkarlar. Uyarılmış titreşim
hallerinin yaşam süresi çok kısa (~-5 s) olduğundan, diğer moleküllerle
çarpışarak enerjilerinin bir kısmını kaybederler ve bulundukları elektronik
haldeki en düşük enerjili titreşim seviyelerine geçerler.
Moleküllerin bu son haldeki enerjileri, absorbladıkları
enerjiden daha küçüktür. Çıkan fluoresans ışının enerjisi rezonans halindekiyle
aynıdır, yani( E2 – E0) a eşittir.
Gerek resosans ve gerekse resonanssız ışınlar moleküllerin
fluoresans özelliklerinden doğar. Çok sayıda titreşim enerji seviyesi bulunması
nedeni ile rezonanssız fluoresans ışıma daha baskındır.
Fosforesans olayı uyarılmış bir molekülün, ortalama yaşam
süresi 10-5 saniyeden daha büyük olan bir yarı kararlı uyarılmış
elektronik hale geçmesiyle gerçekleşir.
Isıl
(Termal) Işın: Katılar
akkor hale kadar ısıtıldıklarında sürekli bir ışın çıkışı olur. Çıkan ışın,
çıkışına neden olan madde yüzeyinin bileşiminden çok sıcaklığına göre
karakteristik bir durum gösterir. Bu tip ışına "siyah-cisim ışını"
denir ve ısıl enerji ile katı içinde sayısız atomik ve moleküler salınımlar
oluşturularak elde edilir. Siyah-cisim ışının teorik incelemesi aşağıdaki
sonuçları verir:
·
Işındaki dalga boylarından mutlak sıcaklığın
tersi ile orantılı olan dalga boyu, maksimum değere sahiptir (lmaks. µ1/T);
·
Bir siyah-cisimden çıkan toplam enerji (birim
zaman ve alan için), sıcaklığın dördüncü kuvvetiyle değişir (Etoplam
µ
T4);
·
Belirli bir sıcaklıktaki ışının çıkış gücü dalga
boyunun beşinci kuvvetinin tersi ile değişir (P µ 1/l5).
Bazı ışın kaynaklarının davranışları Şekil-34’da
görülmektedir; bu kaynakların emisyonları ideal siyah cisme oldukça yakındır.
Enerji pikleri, artan sıcaklıklarda daha kısa dalga boylarına doğru
kaymaktadır. Ultraviyole ışın elde edilebilmesi için çok yüksek sıcaklıklarda
uyarılan bir kaynağa gereksinim vardır. İnfrared, görünür ve yakın dalga boyu
ultraviyole ışınlı analitik enstrümanlarda, ısıtılan katı kaynaklar kullanılır.
Şekil-34: Siyah cisim ışın
eğrileri
Gazların
Emisyonu: Gaz
halindeki atomlar, iyonlar ve moleküller elektrik deşarjı veya ısı ile
uyarılarak ultraviyole ve görünür bölgelerde ışın verirler. İşlem, bir
taneciğin en dıştaki elektronlarının uyarılmış elektronik hale taşınmasıdır;
uyarılmış elektronların tekrar temel hale dönmeleri sırasında ışın emisyonu
olur.
Atomik emisyon spektrumu, enerjileri çeşitli elektronik haller
arasındaki enerji farklarına eşit olan tek tek hatların oluşturduğu bir
spektrumdur. Moleküllerin emisyon spektrumu, her bir elektronik seviye için
birkaç titreşim ve dönme enerji seviyelerinin de bulunması nedeniyle çok
karmaşıktır; her elektronik geçiş için tek bir hat yerine birbirine oldukça
yakın uzaklıklarda yer alan çok sayıda hatların oluşturduğu bir emisyon bandı
görülür.
Gaz moleküllerin uyarılmasıyla bazen gerçek bir sürekli
spektrum elde edilebilir. Örneğin, hidrojen gazına düşük basınçta bir elektrik
deşarjı işlemi uygulanırsa hidrojen molekülü uyarılarak iki hidrojen atomu ve
bir ultraviyole foton verir. Bu işlemin enerjisi aşağıdaki denklemle verilir.
EH2 = eH1+
eH2 + hn
EH2 hidrojen atomunun uyarılma enerjisi
(kuvantize), eH1 ve eH2 atomların kinetik enerjileri, hn çıkan ışının enerjisidir. EH1 +
eH2 toplamı, sıfırdan EH2 değerine kadar değişir. Bu
nedenle, hn ışının frekansı da bu
aralık boyunca değişik değerler gösterir. (Şekil-35)
Şekil-35: Hidrojen atomunun spektral hatları
X -
Işınlarının Emisyonu: X-ışınları
bölgesindeki ışın, normal olarak bir metal hedefin yüksek hızdaki bir elektron
bulutu ile bombardıman edilmesi ile çıkarılır. Elektron demeti, hedef metaldeki
atomların en içteki elektronlarını ya daha yüksek enerji seviyelerine yükseltir
veya tamamıyla atar. Uyarılan atomlar veya iyonlar, daha sonra kademeli
elektronik geçişlerle temel hal seviyesine dönerler. Dönüş sırasındaki
elektronik geçişlerde, her birinin enerjisi hn
(kuvanta) olan fotonlar yayarlar.
Böylece elde edilen X-ışını spektrumunda, hedef maddeyi
karakterize eden bir seri hatlar bulunur. Bu spektrum, yüksek-hızlı
elektronların hedef maddeden geçerken çıkardığı bir kısım kuvanta dışı enerjili
ışının verdiği sürekli spektrumun üstünde çıkar.
X-ışını saçılması ve emisyonu temel prosesleri ile bir
molibden hedeften 35 kV da elde edilen X-ışınlarının spektrumu Şekil-36’da
görülmektedir. n = 2 seviyesinden n = 1 seviyesine geçen X-ışınlarına Ka, n = 3 seviyesinden n = 1 seviyesine
geçenlere de Kb X-ışınları
denilmektedir. İki keskin pikin sol tarafında bulunan geniş sürekli eğri "Bremsstrahlung"
ışımasıdır.
Şekil-36: X-ışını
saçılması ve emisyonu temel prosesleri