Alev spektroskopisi; Alev Özellikleri (flame properties)

Alev spektroskopisi yöntemlerinde uyumsuz sonuçlar elde edilmesinin en önemli nedeni alevinin özelliklerindeki değişikliklerdir. Bu nedenle alevlerin en önemli özelliklerinin ve bunları etkileyen değişkenlerin bilinmesi zorunludur.


1. Alev Sıcaklığı:

Tablo-2'de alev spektroskopisinde kullanılan bazı yakıtlar ve oksitleyiciler ile bunların stökiyometrik oranlarda bulunduğu sıcaklıklar verilmiştir. Doğal gaz veya yakıt gazının havada yanmasıyla yüksek sıcaklıklara ulaşılamaz, ancak çok düşük uyarılma enerjisi isteyen alkali ve toprak-alkali metaller uyarılarak uygun spektralar verirler. Asetilen/hava karışımları daha yüksek sıcaklık sağlar. Pek çok metalin uyarılması için oksitleyici olarak oksijen veya azot monoksit kullanılmalıdır; normal yakıtlarla sıcaklık 2500-3100 0C'ye kadar çıkarılabilir. En yüksek alev sıcaklığına siyanojenin oksijen içinde yakılmasıyla ulaşılabilir.

C2N2 + O2 ¾® 2 CO + N2


Tablo-2: Çeşitli Yakıtlar ve Oksitleyiciler İçin En Yüksek Alev Sıcaklıkları

Yakıt
Oksitleyici
Ölçülen Sıcaklık, 0C
Dğal gaz
Hava
1700-1900
Doğal gaz
Oksijen
2740
Hidrojen
Hava
2000-2500
Hidrojen
Oksijen
2550-2700
Asetilen
Hava
2125-2400
Asetilen
Oksijen
3060-3135
Asetilen
Azot monoksit
2600-2800
Siyanojen
Oksijen
4500


Spektra Tiplerine Sıcaklığın Etkisi: Alev plazmasının sıcaklığı bir elementin gözlenen emisyon, absorpsiyon, ve fluoresans spektrumunun yapısını belirler. Örneğin, Mg içeren bir örnek düşük sıcaklıktaki (2000-2500 K) bir aleve püskürtüldüğünde element tümüyle atomik hale geçer; spektrum Şekil-3'de görülen hatları içerir. Diğer taraftan siyanojen alevi kullanıldığında elementin %50'den fazlası Mg+ iyonu şeklinde bulunur; bu durumda spektrumda Şekil-3'deki hatlar yanında Şekil-2(b)'de verilen dalga boylarındaki hatlar da yer alır.

Emisyon, Absorpsiyon ve Fluoresansa Sıcaklığın Etkisi: Alev sıcaklığı, uyarılmış halde bulunan atom veya moleküllerin miktarını da etkiler; yani emisyonun şiddetini belirler; uyarılan kısım Boltzmann denklemi ile hesaplanabilir. Uyarılmış ve temel haldeki atomların sayıları sırasıyla Nj ve N0 ile gösterildiğinde bunların oranı aşağıdaki denklemle verilir.


Burada k Boltzmann sabiti (1.38 x 10-16 erg/derece), T kelvin cinsinden sıcaklık, ve E j  uyarılmış hal ile temel hal arasındaki erg cinsinden enerji farkıdır. Pj ve P0 miktarları istatistik faktörlerdir; bunlar her kuvantum seviyesindeki enerjileri eşit olan hallerin sayıları ile belirlenir. Aşağıdaki örnekte görüldüğü gibi tipik bir gaz alevindeki (T = 2500 K) uyarılmış atomların sayısı çok azdır.


ÖRNEK

Sodyum atomlarının 2500 ve 2510 K’de 3p uyarılmış haldeki sayılarının temel haldeki sayılarına oranı nedir?

3p ® 3s geçişleri yapan iki Na emisyon hattı vardır. Ortalama dalga boyu 5893 A0 alınarak Denklem(1)den Ej hesaplanır ve erg'e çevrilir.


3s seviyesinde iki, 3p seviyesinde altı kuvantum hali vardır. Buna göre,


bulunur. Bu değerler Denklem(1)'de yerine konarak Nj / N0 oranı hesaplanır:


Bu örnek, alev sıcaklığında 10 K'lik bir değişikliğin, uyarılmış Na atomları sayısını %4 kadar artırdığını gösterir. İki hattın emitlediği ışının gücü de bununla paralel olarak artar. Örnekte de görüldüğü gibi emisyon ölçümüne dayanan analitik analiz yöntemlerinde alev sıcaklığının çok yakından kontrolü önemlidir.

Absorpsiyon ve fluoresans yöntemleri teorik olarak sıcaklığa daha az bağımlıdır. Çünkü her ikisinde de ölçmelerde uyarılmamış atomların sayısı önemlidir. Yukarıdaki örnekte, hidrojen/oksiyen alevinin sıcaklığında sodyum atomlarının sadece %0.017'si termal olarak uyarılmış haldedir. Emisyon yöntemi analitin bu küçük kısmı ile ölçme yapar. Absorpsiyon ve fluoresans yöntemlerinde ise geri kalan %99.8'lik uyarılmamış Na atomlarının bulunduğu kısım önemlidir. Alev sıcaklığının 100K atması halinde Na iyonlarında %4'lük bir artış olur, oysa sodyum atomlarındaki değişiklik önemli bir düzeyde değildir.

Sıcaklıktaki dalgalanmaların alev absorpsiyonu ve fluoresansı ölçümlerinde dolaylı bazı etkileri vardır. Sıcaklıktaki artış çoğunlukla atomizasyon işleminin verimini ve böylece alevdeki atomların sayısını artırır. Ayrıca, atomik taneciklerin hareket hızı da artacağından Doppler etkisi büyüyerek hatların genişlemesine, pik yüksekliğinin azalmasına neden olur. Yüksek sıcaklıklarda gaz halindeki atomların konsantrasyonlarının artmasıyla absorpsiyon hatları basınçla genişleme etkisine de uğrar. Bu dolaylı etkiler nedeniyle kantitatif absorpsiyon ve fluoresans ölçümlerinde de alev sıcaklığının kontrol altında tutulması önemlidir.

Alevlerdeki uyarılmamış/uyarılmış atomların oranının büyük olması üç atomik alev yönteminde ilginç bir durum gösterir. Atomik absorpsiyon ve fluoresans spektroskopide tanecik sayısı çoktur, bu nedenle ölçmelerin emisyon işleminden daha hassas sonuç vereceği düşünülebilir. Oysa bir absorpsiyon ölçümü (log P0 –log P) farkı olarak değerlendirildiğinden tanecik sayısının çokluğu özellikle P0 ve P değerlerinin birbirine yakın olması durumunda daha büyük hataya yol açar. Sonuç olarak, atomik emisyon ve atomik absorpsiyon işlemleri uygulama yerine göre birbirleri ile kıyaslanabilir hassasiyettedirler; bir grup element için biri daha hassas iken bir başka grup elementte diğeri uygun hassasiyettedir.


2. Alev Profilleri

Sıcaklık Profilleri: Şekil-6'da atomik spektroskopi için tipik bir alev sıcaklık profili görülmektedir. En yüksek sıcaklık içteki koninin biraz üstünde bulunur. Kalibrasyonda ve analitik ölçmelerde alevin bu kısmının giriş slitine odaklanması, özellikle emisyon yöntemlerinde, çok önemlidir.

Bir alevdeki önemli bölgeler, alttan üste doğru taban, iç koni, reaksiyon bölgesi, ve dış ceket şeklinde tanımlanır. Örnek aleve küçük damlacıklar halinde tabandan girer. Bu bölgede örnekteki su buharlaşır; bazı örnekler iç koniye katı tanecikler halinde girerler. İç konide buharlaşma ve parçalanma ile atomik haller oluşur; uyarılma ve absorpsiyon işlemlerinin olduğu yer de bu bölgedir. Reaksiyon bölgesinde atomlar oksitlerine dönüşürler, dış ceket kısmına geçerler ve alevden dışarı atılırlar. Aleve püskürtülen örneğin her damlacığı bu sırayı izlemez; taneciklerin büyüklüğü ve püskürtülme hızına göre örneğin önemli bir kısmı alevden değişmemiş olarak çıkar gider.

Bir alev profili alevin değişik kısımlarında oluşan işlemler hakkında yararlı bilgiler verir; grafikten sıcaklık, kimyasal bileşim, absorbans ve ışın veya fluoresans şiddeti gibi parametrelerle ilgili ilginç bilgiler edinilebilir.


Şekil-6: Doğal gaz –hava alevinin sıcaklık profili (0C olarak)


Şekil-7: Üç elementin alev absorpsiyon profilleri


Absorbans Profilleri: Şekil-7'de üç elementin tipik absorbans profilleri görülmektedir. Mg, iki zıt etki nedeniyle alevin ortalarında bir maksimum verir. Taban kısımdan uzaklaştıkça alev ısısı ile karşılaşan element miktarı, dolayısıyla atomik magnezyum miktarı arttığından absorbans da artar. Reaksiyon bölgesinde Mg oksitlenmeye başlar. Oksitlenme, absorbansın azalmasına neden olur; çünkü, oluşan oksit tanecikleri kullanılan dalga boyundaki ışını absorblamazlar. Alev ayarlanıp maksimum absorbans elde edilerek en yüksek analitik hassasiyete ulaşılabilir.

Gümüşde farklı bir absorbans profili görülür. Gümüş oksitlenmeyen bir element olduğundan tabandan alevin en uç kısmına kadar absorbansda artış görülür, çünkü alevdeki gümüş atomları sürekli olarak artar.

Bunun tam tersi bir durum kromda gözlenir. Cr kolay oksitlenir ve oksitleri çok kararlıdır. Bu nedenle absorbans alevin tabanından başlayarak sürekli olarak düşer; bu gözlem buradaki temel olayın oksit oluşumu olduğunu gösterir. Alev absorbans profillerinden bu elementlerin her birinin analizinde alevin farklı bölgelerinin kullanılması gerektiği açıkça anlaşılmaktadır.

Emisyon Profilleri: Şekil-8'de görülen üç boyutlu profil bir siyanojen alevinde elde edilen Ca hattının emisyon şiddetini gösterir. Burada emisyonun en şiddetli olduğu yer alevin iç konisinin üzerinde bir noktadadır. Şekildeki emisyon şiddetinin, örneğin aleve verilme hızına çok bağlı olduğu da anlaşılmaktadır. Başlangıçta hattın şiddeti akış hızıyla (veya Ca taneciklerinin sayısıyla) hızla yükselir, keskin bir maksimuma ulaşılır.


Şekil-8: Kalsiyum hattının alev profili; farklı örnek akış hızları ve siyanojen-oksijen alevi kullanılmıştır


Akış hızı arttıkça örnekle beraber püskürtülen su da artacağından alevin sıcaklığı düşer ve hattın şiddeti de azalmaya başlar.
Emisyon analizlerinde hat yerine moleküler band spektraları oluşuyorsa, band pikleri çoğunlukla hat maksimumlarından daha önce çıkar. Örneğin, kalsyum alevde CaOH halinde bulunduğundan (Şekil-5) 540-560 nm’de band verir. Bu emisyon bandının şiddeti alevin iç koni bölgesinde maksimuma ulaşır ve dış ceket bölgesinde hızla düşer; çünkü emisyonu yapan moleküller dış ceket bölgesinin yüksek sıcaklığında  parçalanırlar.
Geliştirilmiş alev emisyon spektroskopi cihazlarında monokromatörler bulunur, böylece alevin küçük bir kısmı ile çalışılır; alevin giriş slitine göre konumu ayarlanır. Filtreli fotometrelerde ise alevin büyük bir bölümü kullanılır; bunlarda alevin konumu fazla önemli değildir.