Elektrolizde Akım-Voltaj İlişkisi (current-voltage relationship in electrolysis)

Bir elektrolitik hücre üç farklı konumda çalıştırılırken akım, voltaj ve zamandaki değişikliklere dikkat edilmelidir. Bu konumlar, (1) uygulanan hücre potansiyelinin sabit olması, (2) hücre akımının sabit tutulması, ve (3) elektrotlardan birisinin (analitle ilgili elektrot) potansiyelinin sabit tutulmasıdır. Her üç durumda da hücrenin davranışı aşağıdaki eşitlikle tanımlanır.


Burada Euyg. dış kaynaklan uygulanan potasiyeli, Ec ve Ea ise Katot ve anottaki dönüşümlü veya termodinamik potansiyelleri gösterir; bunların değerleri Nerst denklemi ile standart potansiyellerden hesaplanabilir. P1 ve P2 terimleri konsantrasyon ve kinetik polarizasyonla ilgili potansiyellerdir. Her ikisi de daima negatiftir ve bu nedenle etkilerini yenebilmek için ilave bir potansiyele gereksinim olur. P1 ve P2 ikişer terimden oluşur, a ve c anot ve Katotu gösterdiğine göre P1  ve   P2 aşağıdaki ifadelerle verilir.


(1). (2) ve (3) denklemlerindeki 7 potansiyelden sadece Ec ve Ea teorik olarak saptanabilir; diğerleri ancak deneysel sonuçlara göre bulunabilir.


1. Bir Hücrenin Sabit Bir Uygulama Potansiyelinde Çalıştırılması

Bir elektrolitik hücre elektroliz süresince önceden belirlenen sabit uygulama potansiyeli ile çalıştırılabilir. Böyle bir çalışmada bazı sınırlamalarla karşılaşılır. Bu sınırlamaları anlayabilmek için akımın ve çalışan elektrotun (analitik reaksiyonun olduğu elektrot) potansiyelinin zamanla nasıl değiştiğini bilmek gerekir.

Sabit potansiyelde yapılan bir elektroliz sırasındaki akım-voltaj ilişkisi şöyle bir sistemle açıklanabilir: her birinin yüzey alanı 150 cm2 olan ve 0.0220 M bakır(2) iyonu ile 1.00 M hidrojen iyonu içeren bir çözeltiye daldırılmış iki platin elektrotun bulunduğu bir hücreyi inceleyelim. Hücrenin direnci 0.50 ohm'dur. Hücreye elektrik verildiğinde çözeltideki bakır Katot üzerinde toplanırken anotta 1.00 atm. kısmı basınçla oksijen çıkar. Toplam hücre reaksiyonu:


Bozunma Potansiyeli: Dönüşümlü bozunma potansiyeli, yarı-reaksiyonları için standart potansiyellerinden hesaplanabilir.


Buna göre bozunma potansiyeli -0.94 V'dur. Daha düşük negatif potansiyellerde akım beklenmez; daha yüksek uygulama potansiyellerindeki akımı, teorik olarak hücre direncinin büyüklüğü saptar.

Şekil-1'de bir bakır(2) çözeltisinin elektrolizindeki akım-voltaj eğrisi verilmiştir. Noktalı çizgiler bu hücrenin teorik akım voltaj davranışını gösterir; bozunma potansiyeli iki doğrunun kesiştiği noktada bulunur. Bozunma potansiyelinden hemen sonra akımın doğrusal olarak yükselmesi Ohm kanununun bir göstergesidir. Bu sistemin deneysel akım-voltaj ilişkisi Şekil-1'deki noktasız eğriye daha çok benzer. Burada, anotta oksijen çıkışı aşırı-potansiyelin eğrinin daha çok negatif potansiyellere kaymasına neden olur. Ayrıca bu potansiyelin ilk uygulamasında küçük bir akım gözlenir. Bu akımın bir kısmı çözeltide bulunan oksijen ve demir(3)gibi eser miktarlardaki safsızlıkların indirgenmesinden dolayıdır.

Bundan başka bozunma potansiyelinden daha düşük potansiyellerde çok az miktarlarda bakır çökelmesi de olur. Teorik akım-voltaj davranışından gözlenen bu tür sapmalar, bozunma potansiyeli hesaplamasında bakırın aktivitesinin 1 kabul edilmesinden kaynaklanır. Deneyler bir platin yüzeyi sadece kısmen kaplayan bir metalin aktivitesinin 1'den küçük olduğunu gösterir; bu durum dikkate alındığında Katodun davranışı aşağıdaki eşitlikle daha doğru olarak verilebilir.


[Cu], başlangıçta sonsuz küçük olan ve platin yüzeyin tamamıyla kaplanmasını sağlayacak yeteri derecede akım verildikten sonra 1'e ulaşan bir değerdir.

Deneysel eğri yüksek akımlarda doğrusallıktan sapar; bunun nedeni konsantrasyon polarizasyonunun başlamasıdır.


Şekil-1: Bir bakır (II) çözeltisi elektrolizinin akım voltaj eğrisi


Gerekli Potansiyelin Hesaplanması: İncelenen bu hücrede sadece oksijenin çıktığı anotta, kinetik polarizasyon olur; Katodik reaksiyon ise hızlı ve geri dönüşümlüdür. Bu durumda denklem (3)de P2 = P2a yazılabilir. Anottaki konsantrasyon polarizasyonu ise ihmal edilebilir bir seviyededir. Çünkü anotta reaksiyona giren maddeler ile oluşan ürünler, elektrolizdeki konsantrasyon değişiklikleri ile kıyaslandığında çok fazladır ve P1a sıfırdır. Bu durumda denklem (2), P1 = P1c şeklinde basitleşir. Son bir konu da, anodik reaksiyonlardaki hidrojen iyonu konsantrasyondaki artışın elektrot potansiyelinde önemli bir değişiklik yapmamasıdır (< 0.01V); bu durumda anot potansiyeli elektroliz süresince 1.23V olarak kalır. Bu bilgilerden sonra, elektroliz işleminin herhangi bir anındaki gerekli potansiyel (denklem 1) aşağıdaki eşitlikle tarif edilir. Hücre direnci elektroliz süresince sabit kalır.


Hücrenin başlangıçta 1.5A (akım yoğunluğu 0.010 A/cm2 demektir) akımda çalıştırılması istenir. Bu durumda oksijen aşırı gerilimi P2a = - 0.85 V'dur (Tablo-3). Başlangıçta, bakır iyonları konsantrasyonu yüksek olduğundan, konsantrasyon polarizasyonu sıfırdır ve denklem(4) aşağıdaki şekilde yazılır.


Yani,1.5A'lik başlangıç akımı elde edilmesi için gerekli potansiyel - 2.5V dur.

Sabit Uygulama Potansiyelinde Yapılan Bir Elektroliz Sırasındaki Akım Değişiklikleri: Elektroliz süresince hücredeki potansiyelin, örneğin 2.5V olarak sabit tutulması halinde hücre akımındaki değişiklikler incelenebilir. Elektroliz ilerledikçe çözeltideki bakır iyonları azalacağından akım da azalır, fakat konsantrasyon polarizasyonu artar. Gerçekte konsantrasyon polarizasyonun başlamasıyla akımda zamana göre eksponensiyel bir azalma gözlenir.  It = I0 e-kt. Burada It , polarizasyonun başlamasından t dakika sonraki akımı, I0 ise polarizasyondan hemen önceki akımı gösterir k sabiti aşağıdaki denklemden hesaplanır.


D, difüzyon katsayısı (cm2/saniye) veya reaksiyona giren maddenin (konsantrasyonun 1'in altında olması halinde) difüzyon hızıdır. A elektrot yüzey alanı (cm2), V çözeltinin hacmi (cm3), d konsantrasyon değişimini de içeren yüzey tabakası kalınlığıdır(cm). D = 10-5 cm2 /s ve d = 2 x 10-3 cm tipik değerlerdir. (Formüldeki 28.5 sabiti, D ‘yi cm2/dak.ya çevirmek için kullanılan 60 faktörünü de içerir; k ‘nın It denklemindeki t birimi ile uyuşması için D 'nin cm2/dak. olarak verilmesi gerekir).

Uygulanan başlangıç potansiyeli -2.5 V olduğunda, Potansiyel uygulamasından hemen sonra konsantrasyon polarizasyonu ve buna bağlı olarak da akımda eksponensiyel bir azalma saptanır. Şekil-2a, incelenen önceki iki eşitlikten çıkarılmış bu tip bir eğriyi göstermektedir. 30 dakika sonra akım başlangıçtaki 1.5 A değerinden 0.08 A ‘e düşer; bu noktada bakırın yaklaşık % 96 sı çökmüştür.

Sabit Uygulama Potansiyelinde Yapılan Bir Elektroliz Sırasındaki Potansiyel Değişiklikleri: Bir elektroliz ilerlerken denklem(4) deki potansiyellerden bazıları değişir. Şekil-2b'de bakır çökelmesi süresince gözlenen potansiyel değişiklikleri çizilmiştir.


Şekil-2: Cu+2 ‘nin elektrolitik çökme reaksiyonunda, (a) akım değişmesi, (b) potansiyel değişmesi, eğrileri


Termodinamik anot potansiyeli elektroliz süresince değişmeden sabit kalır. Diğer taraftan geri dönüşümlü Katot potansiyeli Ec, bakır konsantrasyonu azaldıkça küçülür veya daha çok negatif olur. Şekil-2b'deki Ec eğrisi, Nerst denklemine elektrolizin çeşitli periyotlarında hesaplanan bakır konsantrasyonları konularak çizilmiştir; potansiyeldeki azalma, zamanla doğrusal değişmiştir.

Şekil-2b'deki IR azalması Şekil-2a'daki akım azalması ile bir paralellik içindedir. Negatif işaret denklem(4) ile uyumluluk sağlanması için kullanılmıştır.

Şekil-2b'de en üstteki eğriden de görüldüğü gibi oksijen aşırı voltajı (akım gibi) daha az negatif olur ve böylece akım yoğunluğu da düşer.

Şekil-2b'deki en önemli eğri, toplam Katot potansiyelini (Ec + P1c) zamanın fonksiyonu olarak gösteren eğridir. IR ve P2a 'nın daha az negatif olma eğilimine karşı denklem (4)'deki diğer potansiyeller (biri veya hepsi) daha çok negatif olurlar. Anotta reaksiyona giren ve üretilen maddelerin çok fazla olması nedeniyle, anot potansiyeli sabit kalır. Böylece potansiyel değişikliği sadece Katottan ileri gelir; Ec ve Ec + P1c eğrilerin kıyaslanması, bu negatif eğilimin çoğunlukla konsantrasyon polarizasyonundaki (P1c) hızlı artışa ait olduğunu gösterir. Hatta çözeltinin şiddetle karıştırılması bile, bakır iyonlarını polarizasyonu önleyecek hızda elektrot yüzeyine taşımaya kafi gelmez; sonuçta IR'de hızlı bir düşme olur ve buna uygun olarak da Katot potansiyeli negatifleşir.

Konsantrasyon polarizasyonu ile bağıntılı Katot potansiyelinin hızla kayması asıl madde dışındaki diğer maddelerin çökelmesine neden olur ve yöntemin seçiciliği azalır. Örneğin, Katot potansiyeli eğrisi üzerindeki A ve B noktaları, çözeltide bakır iyonları ile aynı konsantrasyonda kurşun ve kadmiyum iyonlarının da bulunması halinde bu iyonların çökelmeye başladığı noktaları gösterir. Olabilecek başka bir olay da C noktası dolaylarında hidrojen çıkmasıdır (Şekil-2a' daki eğrinin çiziminde bu reaksiyon dikkate alınmamıştır). Bu tür engellemelerden uygulama potansiyelini bir voltun ondalık kesirlerine düşürerek kaçınılmalıdır; bu durumda Katot potansiyelindeki negatifleşme, engelleyici iyonların çökelebileceği seviyelere ulaşmaz. Bu koşullardaki çalışmada akımda azalma ve tabii olarak da analiz süresinde önemli derecede artma olur.

Hücre potansiyelinin sabit kaldığı bu tür bir elektroliz sadece, hidrojen iyonundan daha zor indirgenen katyonlardan, indirgenmesi daha kolay olan bir katyonu ayırmak için kullanılır. Elektrolizin sonuna doğru gerekli önlemler alınmazsa yine de hidrojen çıkışı olabilir.


2. Sabit Akımda Elektroliz

Elektrotta katı maddenin toplanmasında sabit akımda çalışma tercih edilir. Elektrolizin ilerlemesi uygulanan potansiyelin periyodik artmasıyla sağlanır.

Katottaki konsantrasyon polarizasyonu akımın düşmesine neden olur. Bu etki, başlangıçta uygulanan potansiyelin artırılmasıyla kısmen giderilebilir; artan elektrostatik çekim bakır iyonlarının daha hızlı göç etmesini sağlar ve böylece akım sabit kalır. Yine de çözeltide bakır iyonları azalacağından difüzyon ve elektrostatik çekim elektrot yüzeyinin yeteri kadar bakır ile kaplanmasını sağlayamayabilir. Böyle bir durumda E (uygulanan) potansiyelinin daha da artırılmasıyla P1 ve Katot potansiyeli hızla değişir ve hidrojen (veya diğer indirgenebilen maddeler) çıkışı başlar. Sonunda, Katot potansiyeli standart potansiyel ve yeni elektrot reaksiyonu için gerekli aşırı voltaj ile belirlenen bir seviyede sabit duruma gelir. Bakır(2) iyonları elektrot yüzeyine ulaştıkça bakırın indirgenmesi devam eder; bu işlemin toplam akımı değiştirme etkisi, indirgenmenin tamamlanmasına yaklaşıldıkça yok denecek kadar azalır. Sabit akımdaki elektrolizde Katot potansiyel değişimi Şekil-3'de görülmektedir.


Şekil-3: 1.5 A ‘lik sabit akımda bakırın indirgenmesi anında katot potansiyelinin değişimi; burada katot potansiyeli Ec + P1 ‘e eşittir


3. Sabit Katot Potansiyelinde Elektroliz

Nernst denkleminden görüldüğü gibi çökelen iyonun konsantrasyonunun 10 misli azalmasıyla potansiyel sadece 0.0591/nV kadar düşer. Bu nedenle elektro gravimetrik yöntemlerin seçiciliği çok yüksektir. İncelenen örnekte, termodinamik Katot potansiyeli Ec, başlangıç değeri olan +0.16 V 'a değiştiğinde bakır konsantrasyonu 0.02 M den 10-6 M e düşer. Teorik olarak bakırı, 0.13 V potansiyel arasında çökmeyen herhangi bir elementten ayırmak mümkündür. +0.29 V 'dan daha pozitif potansiyellerde çökelen maddeler bir ön indirgeme işlemi ile uzaklaştırılır; +0.16 V 'dan daha düşük potansiyellere gereksinimi olan iyonlar ise bakır çökelmesini engellemezler. Bu durumda, analit konsantrasyonunu 10-16 M'e düşürecek derecede kantitatif bir ayırma yapılması istendiğinde, başlangıçtaki konsantrasyonları birbirine yakın olan iki değerlikli iyonların standart potansiyelleri arasında teorik olarak 0.15 V veya daha fazla fark olması gerekir. Tek değerlilik iyonlar için bu fark 0.3 V, üç değerlikli iyonlar için ise 0.1 V dolayındadır.

Uygun bir elektroliz süresi içinde bu teorik ayırma değerlerine ulaşabilmek için çok karmaşık tekniklere gereksinim vardır. Çünkü Katottaki konsantrasyon polarizasyonu (kontrol altında değilse) nedeniyle ancak kabaca bir ayırma yapılabilir. Katot potansiyelindeki değişiklik IR düşmesi ile artar( Şekil-2b). Başlangıçta yüksek akımların kullanıldığı durumlarda, Katot potansiyelindeki artış sonuçla çok büyük olur. Diğer taraftan, eğer hücre düşük akım seviyelerinde çalıştırılırsa Katot potansiyelindeki değişmeler ve işlemin tamamlanması için gerekli süre oldukça uzar. Bu ikilemden kurtulmak için elektroliz, yeterli derecede akım verebilecek seviyede yüksek bir hücre potansiyeli ile başlatılır; uygulanan potansiyel, Katot potansiyelini istenilen ayırmayı sağlayacak seviyede tutabilecek şekilde kademe kademe azaltılır. Azaltmanın ne miktarlarda yapılması gerektiğini gösteren teorik bir temel ne yazık ki yoktur; çünkü aşırı voltaj etkileri ve belki iletkenlik değişiklikleri gibi çökelmeyi etkileyen değişkenler düzensizdir. Ayrıca çalışan elektrotlar arasındaki potansiyel de bilinemez; böyle bir ölçme ile sadece tüm hücre potansiyeli (E hücre) elde edilir. Alternatif bir yöntemde Katot potansiyeli, çözeltideki potansiyeli bilinen ve sabit olan üçüncü bir elektrota karşı ölçülebilir; bu bir referans elektrottur. Çalışan elektrotlar arasındaki potansiyel ayarlanarak, referans elektrota göre, Katotta istenilen seviyede potansiyel oluşması sağlanır. Bu yönteme "kontrollü Katot potansiyelinde elektroliz" denir.

Kontrollü Katot potansiyeli altında yapılan elektrolizde referans elektrot ve Katot arasındaki potansiyel farkı bir potansiyometre veya elektronik voltmetre ile ölçülür. Çalışan elektrotlar arasında uygulanan potansiyel bir voltaj bölücü ile kontrol edilir; böylece Katot potansiyeli, ayırma için gerekli seviyede tutulur. Bu konu ile ilgili detaylar daha sonra görülecektir. Şekil-4'de sabit Katot potansiyelinde çalışmaya olanak veren bir sistemin şematik diyagramı görülmektedir.

Şekil-4'deki bir cihaz yüksek akımlar verebilmek için oldukça yüksek uygulama potansiyellerinde çalıştırılabilir. Elektroliz ilerledikçe uygulanan potansiyelde AC boyunca bir azalma istenilebilir. Bu azalma akımın da azalmasına yol açar. Elektroliz tamamlanıncaya kadar akım sıfır seviyesine iner. Sabit Katot potansiyelinde yapılan elektrolizlere tipik bir örnek Şekil-5'de verilmiştir. Daha önce görülen elekt rolitik yöntemlerin tersine bu uygulamada işlem boyunca özel kontrol gerekir. Kontrol çoğunlukla, otomatik olarak yapılır.


Şekil-4: Kontrollü katot potansiyelinde elektroliz cihazı; katot potansiyeli Cile ayarlanır


Şekil-5: Kontrollü katot potansiyeli elektroliinde uygulanan potansiyel ve akım değişiklikleri; katodun SCE ‘a karşı –0.36 V ‘da bakır çökelir