Elektromagnetik Spektrumun infrared (IR) bölgesi, dalga sayısı
12800-10 cm-1 veya dalga boyu 0.77-1000 mm aralığındaki ışını kapsar. Uygulama ve cihaz yönünden IR
spektrum üç gruba bölünür:
Analitik uygulamalarda en çok kullanılan bölge, orta IR
ışının bir bölümü olan 4000- 670 cm-1 veya 2.5-15 mm aralığındaki kısımdır.
İnfrared spektroskopisinin en çok kullanıldığı alan organik
bileşiklerin tanımlanmasıdır; bu maddelerin spektrumlarında çok sayıda maksimum
ve minimumların olduğu absorbsiyon bantları bulunur ve bunlar maddelerin
birbirleriyle kıyaslanmasına olanak verir. Gerçekte bir organik maddenin
spektrumu onun fiziksel özelliklerinden biridir ve optik izomerler dışında,
teorik olarak aynı absorbsiyon spektrumu verebilen iki farklı madde yoktur.
İnfrared spektrofotometre kalitatif-analitik bir cihaz
olarak kullanıldığı gibi kantitatif analizlerde için de uygundur. Cihazın
önemli bir avantajı seçici özelliğidir; örneğin, karışım içindeki bir maddenin
kantitatif analizi herhangi bir ön ayırma yapmadan veya basit bir ön ayırma ile
yapılabilir. Bu tip analizlerden en önemlileri endüstriyel atıkların neden
olduğu atmosferik kirlerin saptanmasıdır.
Çift-ışınlı bir spektrofotometreden alınan tipik bir
infrared spektrum aşağıdaki şekilde görülmektedir. Ultraviyole ve görünür
spektrumların tersine, çok sayıda maksimum ve minimumların bulunduğu bir dizi
bantlar vardır.
Şekilde ordinat geçirgenlikle orantılıdır (doğrusaldır);
bazı cihazlarda ordinatın doğrusal olmayan absorbansa göre kalibre edildiği
grafik kağıtları da kullanılır. Yine buradaki şekilde apsis dalga sayısını (cm-1)
gösterir ve skala doğrusaldır, apsisin dalga boyunu gösterdiği doğrusal skalalı
spektrumlar da vardır (bir skalanın diğerine çevrilmesi için en kolay yöntem cm-1
x mm = 10000 ilişkisini hatırlamaktır).
Polistirenin infrared absorbsiyon
spektrumu (apsis skalası 2000 cm-1 de değişmektedir)
Orijinal spektrum kağıdının üst kısmına dalga boyu skalası
konularak apsis eksenindeki dalga sayısı ile kıyaslama olanağı sağlanmıştır.
Bazı kağıtlarda her iki skala da bulunur, ancak bunlardan sadece biri doğrusal
olabilir.
Dalga sayısı, enerji ve frekans ile doğru orantılı bir
miktar olduğundan çoğunlukla doğrusal dalga sayısı skalası tercih edilir
(absorblanan ışının frekansı, molekülün titreşim frekansıdır). Frekansın apsis
ekseni olarak kullanılması, çok büyük değerler olduğundan, arzu edilmez;
örneğin, şekildeki 4000-650 cm-1 dalga sayısı skalası yerine frekans
skalası kullanılması durumunda değerler 1.2 x 1014 - 2.0 x 1013
Hz aralığında olur. cm-1 skalasına çoğu kez frekans skalası da
denir, bu terim doğru değildir, çünkü dalga sayısı frekansla sadece doğru
orantılıdır.
Şekildeki apsis skalası 2000 cm-1 'den küçük
dalga boylarında iki misli genişletilmiştir. Bunun nedeni, pek çok maddenin
tanımında kullanılan absorbsiyon bandlarının 2000 cm-1 'den küçük
dalga sayılarında bulunmasıdır.
Titreşim ve Dönme
Sırasında Dipol Değişmeleri
Elektronik geçişler, bir molekülün ultraviyole veya görünür
bölgede enerji absorblamasıyla gerçekleşir.
İnfrared ışının absorbsiyonu ise çeşitli titreşim ve dönme halleri
arasındaki küçük enerji farkları ile sınırlandırılmıştır.
İnfrared ışının absorblanması için moleküldeki titreşim veya
dönme hareketlerinin molekülün dipolü momentini artırıcı yönde bir değişiklik
yaratması gerekir. Işının değişen elektrik alanı, sadece bu koşullar altında
moleküle etki eder ve molekül hareketlerinden birini daha da kuvvetlendirir.
Örneğin, hidrojen klorür gibi bir molekülün etrafındaki yük
dağılımı simetrik değildir, klorür hidrojene göre daha yüksek bir elektron
yoğunluğuna sahiptir. Bu nedenle hidrojen klorürün önemli derecede bir dipol
momenti vardır, yani molekül polardır. Dipol momentini, yükler arasındaki
farkın büyüklüğü ve iki yük merkezi arasındaki uzaklık belirler. Bir hidrojen
klorür molekülü titreşirken, dipol momentinde düzgün bir dalgalanma olur ve
bunun sonucunda bir alan oluşur. Bu alan ile ışının elektrik alanı birbirini
etkiler. Eğer ışının frekansı molekülün tabii titreşim frekansı ile aynı
seviyelerde ise moleküle ışından enerji geçişi olur ve moleküler titreşimin
"genliği" değişir: sonuç ışının absorblanmasıdır.
Benzer şekilde asimetrik moleküllerin kültle merkezleri
etrafında dönmesiyle periyodik bir dipol dalgalanması olur; meydana gelen alan,
ışının elektrik alanı ile etkileşime girer.
O2, N2 veya Cl2 gibi tek
cins atomlu (homonükleer) moleküllerin titreşimleri veya dönmelerinde molekülün
dipol momentini artırıcı bir değişiklik olmaz; bu nedenle böyle maddeler
infrared ışın absorblamazlar.
Dönme Geçişleri
Dönme seviyesinde bir değişiklik olması için gerekli enerji
çok küçüktür ve 100 mm veya daha büyük
(<100 cm-1) dalga boylarındadır. Dönme seviyeleri belirli miktarlarda
(kuvantize) enerji ile sınırlandırılmış olduğundan, uzak-infrared bölgede
gazların ışın absorblaması tek tek, birbirinden ayrı ve çok iyi tanımlanan
hatlar verir. Sıvılar ve katılarda moleküller arası çarpışmalar ve etkileşimler
hatların bir süreklilik(ayrılmadan) içinde genişlemesine yol açar.
Titreşim-Dönme
Geçişleri
Titreşim enerji seviyeleri de kuvantizedir ve kuvantum
halleri arasındaki enerji farkları, 13000-675 cm-1 (0.75-15 mm) aralığındaki IR bölgedeki enerjiye uygundur.
Bir gazın infrared spektrumu çok sayıda birbirine yakın hatlardan oluşur, çünkü
her bir titreşim hali için birkaç dönme enerji hali vardır. Diğer taraftan
dönme olayı sıvılar ve katılarda oldukça engellenmiştir; böyle örneklerde, tek
tek titreşim-dönme hatları kaybolur, sadece biraz genişlemiş titreşim pikleri
gözlenir. Buradaki önemli konu dönme etkilerinin en az olduğu çözeltilerin,
sıvıların ve katıların spektrumlarıdır.
Moleküler Titreşim
Tipleri
Bir molekülde bulunan atomlardan herhangi birinin relatif
(diğerlerine göre) durumu sabit olmayıp atomdaki çok sayıda ve değişik tipteki
titreşimler nedeniyle sürekli bir dalgalanma halindedir. Basit bir iki-atomlu
veya üç-atomlu moleküldeki titreşimlerin türü ve sayısını hesaplamak ve
bunların absorblanan enerjiyle ilişkilerini çıkarmak oldukça kolaydır. Çok
atomlu moleküller için ise bu hesaplamalar zordur; bunlarda çok sayıda titreşim
merkezleri bulunduğu gibi bazı merkezler arasında çeşitli etkileşimler de
vardır. Hesaplamalarda tüm etkilerin dikkate alınması gerekir.
Titreşimler iki temel sınıfta toplanır:
1. Gerilme (stretching) titreşimleri: Bir gerilme titreşimi
iki atom arasındaki uzaklığın, atomların bağ ekseni boyunca sürekli olarak
değişmesiyle ilişkilidir.
·
Asimetrik gerilme
·
Simetrik gerilme
2. Eğilme (bending) titreşimleri. Eğilme titreşimleri iki
bağ arasındaki açının değişmesi ile tanımlanır ve dört tiptir:
·
Kesilme (scissoring)
·
Bükülme (rocking)
·
Sallanma (wagging)"
·
Burulma (twistıng)
Çeşitli titreşim tipleri şekilde görülmektedir. Tüm titreşim
tipleri ikiden fazla atomlu moleküllerde bulunur. Ayrıca, tek bir merkez atomun
bağları ile ilgili titreşimler birbirleri ile etkileşime girerler veya
"birleşebilirler (kaplin)". Kapling sonucunda titreşimlerin normal
haldeki özellikleri değişir.
Gerilme
Titreşimlerinin Mekanik Modeli
İki kütlenin bir yay aracılığı ile birleştirilmesiyle
yapılan mekanik bir modelle atomik gerilme titreşiminin özellikleri
incelenebilir. Kütlelerden birinin yay ekseni boyunca hareket ettirilmesi bir
titreşim yaratır; buna " basit harmonik hareket" denir.
Sabit bir yere bağlanan bir yayın ucundaki kütle yay ekseni
doğrultusunda uygulanan bir kuvvetle denge konumundan y kadar uzaklaştırılsın;
kütlenin ilk konumuna gelmesi için gerekli karşı kuvvet (F), y ile orantılıdır
(Hook kanunu).
F = - k y
F, geri çeken kuvvet, k kuvvet sabitidir (kuvvet sabiti
yayın sertliğine bağlıdır). Formüldeki negatif işaret kuvvetin geri çekme
kuvveti olduğunu gösterir.
Harmonik Bir
Osilatörün Potansiyel Enerjisi
Kütlenin ve yayın potansiyel enerjisi, kütle denge konumunda
olduğunda sıfır kabul edilebilir. Yay sıkıştırılır veya gerilirse sistemin
potansiyel enerjisi artar; artış, kütleyi hareket ettirmek için gerekli işe
eşittir. Örneğin, kütle bulunduğu y konumundan (y + dy) konumuna hareket
ettirildiğinde yapılan iş ve bu nedenle E potansiyel enerjisindeki dE değişimi,
F = - k y ve dE = - F dy birleştirilir ve denge konumu y = 0
ile y arasında integral alınırsa potansiyel enerji ifadesi elde edilir.
Basit bir harmonik osilasyonun yukarıdaki denklemden
çıkarılan potansiyel enerji eğrisi aşağıda verilmiştir. Eğriden görüldüğü gibi,
yay en yüksek kapasitesine kadar sıkıştırıldığında (-A), veya gerildiğinde (+A)
potansiyel enerji maksimumdur, aradaki değerlerde denge konumunda sıfır olacak
şekilde parabolik olarak azalır.
Titreşim Frekansı
Kütlenin, zamanın(t) fonksiyonu olarak hareketi aşağıdaki
gibi çıkarılabilir. Newton kanununa
göre,
Bu denklemin çözümlerinden biri aşağıdaki ifadeyi verir,
Burada A, titreşim büyüklüğüdür, sabittir, ve y'nin en yüksek değerine eşittir.
Burada A, titreşim büyüklüğüdür, sabittir, ve y'nin en yüksek değerine eşittir.
Bu eşitlik, y = A sin 2 p n
t ile tarif edilen sinüzoidal fonksiyonla aynıdır. İki eşitliğin
birleştirilmesiyle aşağıdaki eşitlikler elde edilir.
nm, mekanik osilatörün "doğal frekansı" dır. Doğal frekans yayın kuvvet sabiti ve yaya bağlanan malzemenin kütlesine bağımlı, fakat sisteme verilen enerjiden bağımsızdır; enerjideki değişiklik sadece titreşimin büyüklüğünü(A) değiştirir.
nm, mekanik osilatörün "doğal frekansı" dır. Doğal frekans yayın kuvvet sabiti ve yaya bağlanan malzemenin kütlesine bağımlı, fakat sisteme verilen enerjiden bağımsızdır; enerjideki değişiklik sadece titreşimin büyüklüğünü(A) değiştirir.
Elde edilen eşitlikler, bir yay ile birbirlerine bağlanmış m1
ve m2 kütlelerinin oluşturduğu sistemin davranışlarını açıklayacak
şekle dönüştürülebilir. Burada, tek m kütlesinin yerini "indirgenmiş
kütle, m" alır. İndirgenmiş kütle
aşağıdaki gibi tarif edilir.
böyle bir sistem için titreşim frekansı ifadesi bulunur:
Bir moleküler titreşimin, yukarıda tarif edilen mekanik modele benzediği kabul edilebilir. Bu nedenle de moleküler titreşim frekansı, m1 ve m2 yerine iki atomun kütleleri konularak nm eşitliğinden hesaplanabilir; k kimyasal bağın kuvvet sabitidir. Bu eşitlikten anlaşılacağı gibi:
Bir moleküler titreşimin, yukarıda tarif edilen mekanik modele benzediği kabul edilebilir. Bu nedenle de moleküler titreşim frekansı, m1 ve m2 yerine iki atomun kütleleri konularak nm eşitliğinden hesaplanabilir; k kimyasal bağın kuvvet sabitidir. Bu eşitlikten anlaşılacağı gibi:
1. Kuvvet
sabiti k büyüdüğünde, titreşim frekansı da (cm-1 birimiyle) büyür;
şekil-a’da, farklı kuvvet sabitleri için üç absorbsiyon piki görülmektedir.
2. Titreşen
atomik kütlenin büyümesiyle titreşim frekansı (cm-1 birimiyle)
küçülür; şekil-b’de, farklı kütleler için üç absorbsiyon piki görülmektedir.
Titreşimlerde
Kuvantum Olayı
Harmonik Osilatörler
Normal mekanik denklemler atomik boyutlardaki taneciklerin
davranışlarını tam olarak açıklayamaz. Örneğin, moleküler titreşim
enerjilerinin kuvantize (belirli miktarlarda olmak) yapısı bu denklemlerde
tanımlanmamıştır. Kuvantum mekaniğinin dalga denklemlerinin geliştirilmesi için
de basit harmonik osilatör kavramından hareket edilebilir. Bu denklemlerin
potansiyel enerjiye göre çözümüyle,
eşitliği elde edilir. Burada v, "titreşim kuvantum sayısı"
dır ve sıfır dahil tam sayılarla ifade edilir. Buna göre, kuvantum mekaniği,
normal mekaniğin tersine, bir vibratörden çıkan titreşimlerden sadece bazı
belirli enerjileri kabul eder. (k/m)1/2
1/2p terimi mekanik ve kuvantum
eşitliklerinin her ikisinde de bulunur.
Yukarıdaki denklemlerden aşağıdaki ifade elde edilir. nm, mekanik modelin titreşim
frekansıdır.
Titreşim enerji seviyelerindeki geçişlerin ışın ile
yapıldığını ve bu ışının enerjisinin de titreşim kuvantum halleri arasındaki DE enerji farkına eşit olduğunu varsayalım
(tabii aynı zamanda titreşimin dipolde dalgalanmaya neden olduğu da kabul ediliyor).
Bu fark (DE), n nin tam sayılar olması nedeniyle, birbirini takip eden
herhangi iki enerji seviyesi arasındaki enerji farkına eşittir; yani,
Oda sıcaklığında moleküller temel halde (n = 0) bulunurlar, doayısıyla,
yazılabilir. Birinci uyarılmış hale (n = 1) geçmek için gerekli enerji
yazılabilir. Birinci uyarılmış hale (n = 1) geçmek için gerekli enerji
olmalıdır. Bu değişikliği yapabilecek ışının frekansı n, bağın klasik titreşim frekansına (nm) eşit olmalıdır. Bu
durumda,
veya,
veya,
Burada s (cm-1),
bir absorbsiyon pikinin dalga sayısı, k(din/cm) ışığın kuvvet sabiti, c (cm/sn)
ışık hızı ve m1 (g) ve m2 (g), 1 ve 2 atomlarının
kütleleridir.
Çeşitli kimyasal bağların kuvvet sabitleri bu eşitlik ve
infrared ölçmelerle bulunabilir. Tek bağların pek çoğu için k değeri 3 x 105
- 8 x 105 din/cm aralığındadır; hesaplarda ortalama olarak 5 x 105
değeri kullanılır. Eşitlik, çeşitli bağ tipleri için temel absorbsiyon
piklerinin dalga sayılarını hesaplamada kullanılır (temel absorbsiyon piki,
temel halden birinci uyarılmış hale geçiş nedeniyle oluşan piktir). Aşağıda
böyle bir hesaplama örneği verilmiştir.
Seçim Kuralları
Enerji seviyesi 1'den 2'ye, veya 2'den 3'e bir geçiş için
gerekli olan enerji miktarları, 0 ® 1 geçişi için gerekenle aynıdır.
Ayrıca kuvantum teorisine göre bir geçişin olabilmesi için titreşim kuvantum
sayısı değişikliklerin 1 olması gerekir; buradan çok bilinen seçim kuralı
halleri, Dv = ±1 bulunur. Titreşim
seviyeleri eşit olarak dağıldığından, bir geçiş için sadece bir pik elde
edilir.
Anharmonik (Harmonik
Olmayan) Osilatör
Harmonik osilatörün klasik ve kuvantum mekaniği yönünden
incelemesi daha önce yapılmıştı. Böyle bir vibratörün potansiyeli, kütleler
arasındaki uzaklığın dalgalanmasıyla periyodik olarak değişir.
Kalitatif yönden, moleküler titreşimin bu şekilde tarifi
yetersizdir. Örneğin, iki atom birbirine yaklaştırıldıkça (sıkıştırma)
çekirdekler arasındaki kulomb itmesi nedeniyle bir kuvvet oluşur ve oluşan
kuvvetin yönü, bağı eski konumuna çekmek isteyen karşı kuvvetin yönü ile
aynıdır; bu durumda, potansiyel enerjide harmonik modelde olduğundan daha hızlı
bir yükselme beklenir. Osisilasyonun diğer uç noktasında ise (gerilme), karşı
kuvvette ve tabii potansiyel enerjide bir azalma olur; bunun nedeni de atomlar
arasındaki uzaklığın artmasıyla, atomların disosiyasyon olabileceği bir noktaya
kadar gelinmesidir.
Teorik olarak kuvantum mekaniğin dalga denklemleri,
moleküler vibrasyonun doğruya çok yakın potansiyel-enerji eğrilerinin
çizilmesine olanak verir. Ne yazık ki bu denklemlerin matematiksel yapısı çok
karmaşıktır ve her sistem için kantitatif bir uygulama yapılamaz, denklemler
ancak çok basit sistemler için çözülebilir. Yine de eğrilerin anharmonik
şekilde olması gerektiği kantitatif olarak saptanmıştır (Şekil). Bu eğriler
bağın yapısı ve atomların özelliklerine göre harmonik davranışlardan az veya
çok derecelerde saparlar.
Harmonik ve anharmonik eğriler, düşük potansiyel enerjilerde
benzer bir şekil alırlar.
Potansiyel enerji diyagramı;
anharmonik osilatör
Anharmoniklik iki tip sapmayı açıklar:
1. Yüksek kuvantum sayılarına çıkıldıkça DE küçülür ve seçim kuralı tam olarak
karşılanamaz; sonuçta geçişlerde Dv =
±2 veya Dv= ±3 gözlenir. Bu tip
geçişler, "overtone hatları" olarak tanımlanan ve temel hatların
yaklaşık olarak iki-üç katı olan frekanslardaki bandları oluştururlar; overtone
absorbsiyonun şiddeti çoğunlukla düşüktür ve pikler gözlenemeyebilirler.
2. Bir moleküldeki iki farklı titreşim birbirleriyle etkileşerek
yeni absorbsiyon pikleri verebilirler. Yeni piklerin frekansları iki titreşimin
temel frekanslarının yaklaşık olarak toplamına veya farkına eşittir; bunlara
"kombinasyon" veya "fark" bandları denir ve şiddetleri
çoğunlukla düşüktür.
Overtone, kombinasyon ve fark bantları titreşim spektrumuna
karmaşık bir görünüm verirler.
Titreşim Şekilleri
İki atomlu ve üç atomlu basit moleküllerdeki titreşimlerin
sayıları ve tipleri ile infrared absorbsiyona neden olup olmayacakları
saptanabilir. Kompleks moleküller çeşitli atomlar ve değişik bağlar
içerebilirler; çok sayıda titreşim oluşur ve bunların hepsinin de spektrumda
bulunması halinde molekülün analizi oldukça zorlaşır.
Çok atomlu (poliatomik) bir moleküldeki olabilecek
titreşimlerin sayısı aşağıdaki gibi hesaplanabilir: Bir noktanın boşlukta
yerleşebilmesi için üç koordinata gereksinim vardır; N tane noktanın yerinin
belirlenmesi için her birine üçer taneden toplam 3N koordinat gerekir. Çok
atomlu bir moleküldeki atomların her birine ait her bir koordinat bir
"serbestlik derecesi" demektir; buna göre N atomlu bir molekülün
serbestlik derecesi 3N dir.
Bir molekülün hareketi tanımlanırken, aşağıdaki noktalar
dikkate alınmalıdır:
·
Tüm molekülün boşluktaki hareketi (bu, molekülün
ağırlık merkezinin yer değiştirme hareketidir).
·
Tüm molekülün kendi ağırlık merkezi etrafındaki
dönme hareketi.
·
Moleküldeki her atomun diğer atomlara göre olan
hareketi (başka bir deyişle, her bir atomun kendi titreşimleri).
Doğrusal olmayan bir molekülde yer değiştirme hareketinin tanımlanması
için üç koordinata gereksinim vardır ve üç serbestlik derecesi kullanılır.
Molekülün bir bütün olarak dönmesini tanımlamak için de üç serbestlik derecesi
gerekir. Yani, yer değiştirme ve dönme hareketleri için toplam serbestlik
derecesi sayısı 6'dır. N atomlu bir molekülün serbestlik derecesi 3N olduğuna
göre kalan (3N-6) serbestlik dereceleri atomlar arasındaki hareketlere aittir
ve molekül içindeki titreşimlerin sayısını verir.
Doğrusal bir molekül özel bir durum gösterir, atomların
hepsi tek ve doğru bir hat üzerinde bulunur. Böyle bir molekül bağ ekseni
üzerinde dönme hareketi yapamayacağından dönme hareketini tarif etmek için iki
serbestlik derecesi yeterli olur. Böylece, doğrusal bir moleküldeki
titreşimlerin sayısı (3N-5) formülü ile verilir. (3N-6) veya (3N-5) den bulunan
titreşimlerin her birine" normal titreşim şekli" denir.
Her normal titreşim şekli için, Morse eğrisine benzer bir
potansiyel enerji ilişkisi vardır ve daha önce incelenen seçim kuralları
uygulanabilir. Ayrıca, titreşimin harmonik davranışlar göstermeye başladığı
düşük enerji seviyelerinde, bir titreşimin enerji seviyeleri arasındaki farklar
birbirine eşit olur; böylece her titreşim için (dipolde değişiklik yapan) tek
bir absorbsiyon bandı elde edilir.
Gerçek hesapla bulunan normal titreşimlerin sayısı ile
gözlenen absorbsiyon piklerinin sayısı aynı olmaz; pik sayısı çoğunlukla daha
az olur. Çünkü:
·
Molekülün simetrik yapısı, bazı titreşimlerin
dipol momentte değişiklik yapmasına olanak vermez.
·
İki veya daha fazla titreşimlerin enerjileri
birbirine eşit veya çok yakın olabilir.
·
Absorbsiyonun şiddeti çok düşük olabilir,
spektrumda band gözlenemez.
·
Titreşim enerjisi cihazın ölçme sınırları
dışında kalabilir.
Ayrıca, overtone, kombinasyon veya fark pikleri gibi pikler
de bulunabilir.
Titreşimlerin Kaplingi
(Birleşmesi)
Bir titreşimin enerjisi ve absorbsiyon pikinin dalga boyu
moleküldeki diğer titreşimlerden etkilenebilir (kapling). Bu tür etkileşimlerin
nedeni saptamak mümkündür.
·
Gerilme titreşimleri arasında kuvvetli bir kapling,
sadece bir atomun iki titreşime birden katılması halinde olur.
·
Eğilme titreşimleri arasında bir etkileşim
olabilmesi için, titreşen gruplar arasında ortak bir bağ olması gerekir.
·
Bir gerilme ve bir eğilme titreşimi arasında kapling
olması için, gerilme bağının, eğilme titreşiminde değişen açının bir kenarı
olması gerekir.
·
Birleşen grupların enerjilerinin yaklaşık olarak
birbirine eşit olması halinde etkileşim en üst düzeydedir.
·
Birbirinden iki veya daha fazla bağ uzakta
bulunan gruplar arasındaki etkileşim ya çok az olur veya hiç olmaz.
·
Kapling olabilmesi için titreşimler aynı tür
simetride bulunmalıdırlar.
Kapling etkisini açıklamak için bir karbon dioksitin IR
spektrumunu inceleyelim. İki C═O bağı arasında kaling olmasaydı,
beklenen absorbsiyon pikinin dalga sayısı, alifatik bir ketondaki C═O
gerilme titreşimi için bulunan dalga sayısı (~1700 cm-1 = 6 mm) ile aynı olurdu. Oysa, karbon dioksit
deneysel olarak 2330 cm-1 (4.3mm)
ve 667 cm-1 (15 mm) de iki
absorbsiyon piki verir.
Karbon dioksit doğrusal bir moleküldür, bu nedenle dört (3N
– 5 = 3 x 3 – 5 = 4) normal titreşim şekli bulunmalıdır. İki gerilme titreşimi
olabilir; bunlar, bağların aynı karbon atomuna (ortak) bağlı olması nedeniyle
birbiriyle etkileşim içindedirler. Aşağıda görüldüğü gibi birleşen
titreşimlerden biri simetrik, diğeri ise asimetriktir.
Simetrik titreşim dipolde değişiklik yaratmaz, çünkü iki
oksijen atomunun merkez atomuna göre hareketi birbirinin aynısıdır. Bu nedenle
simetrik titreşim infrared-inaktiftir (yani infrared bölgede absorbsiyon
yapmaz). Asimetrik titreşimde ise oksijenlerden biri karbon atomuna yaklaşırken
diğeri uzaklaşır. Bunun sonucunda yük dağılımında periyodik olarak bir
değişiklik oluşur; 2330 cm-1 'deki ışın absorblanır.
Karbon dioksidin diğer iki temel titreşimin şekli, aşağıda
görülen kesilme titreşimleridir.
İki eğilme titreşimi, bağ ekseni etrafında bulunabilecek tüm
düzlemlerdeki eğilme hareketlerinin, birbirine göre 90 derecelik açı yapan iki
ayrı düzlem üzerinde toplanmış bileşenleridir. İki titreşimin enerjisi
birbirine eşittir ve bu nedenle 667 cm-1 de sadece bir pik elde
edilir (kuvantum enerji farklarının eşit olması haline, bu örnekde olduğu gibi,
dejenere denir).
Karbon dioksit spektrumunun su, kükürt dioksit veya azot
oksit gibi üç atomlu ve doğrusal olmayan bir molekülle kıyaslamasını yapalım.
Bu moleküllerde üç (3N - 6 = 3 x 3 - 6 = 3) temel titreşim şekli bulunmalıdır,
bunlar aşağıdaki gibi gösterilebilir:
Merkezi atom diğer iki atom ile aynı eksen üzerinde
olmadığından, simetrik gerilme titreşimi dipolde değişiklik yaratır ve böylece
infrared absorbsiyon olur. Örneğin, su molekülünde simetrik gerilme titreşim
piki 3650 cm-1 (2.74 mm) de,
asimetrik gerilme titreşim piki 3760 cm-1 (2.66mm)de çıkar. Doğrusal olmayan böyle bir
molekül için kesilme titreşimini gösteren sadece bir bileşen vardır; çünkü molekülün
bulunduğu düzlemdeki hareket bir serbestlik derecesini belirler. Su için eğilme
titreşimi 1595 cm-1 ‘de ( 6.27 mm)
absorbsiyona neden olur.
Doğrusal ve doğrusal olmayan üç atomlu moleküllerin
davranışlarındaki farklılık (birincide iki, ikincide üç absorbsiyon bandı),
infrared-absorbsiyon spektroskopisinin bazı hallerde molekülün şekli hakkında
da bilgi verebildiğini gösterir.
Titreşimlerin kaplingi ortak bir olaydır; bu nedenle bir
organik fonksiyonel grubun absorbsiyon pikinin bulunacağı yer (dalga sayısı
veya dalga boyu) kesin olarak saptanamaz. Örneğin, metanolün C═O
gerilme titreşim bandı 1034 cm-1 (9.67mm)de,
etanolünki 1053 cm-1 (9.50 mm)
de, metiletilkarbinolün ise 1105 cm-1 (9.05mm) dedir. Bu farlılıklar, C¾O
gerilmesinin komşu C¾C veya C¾H titreşimleri ile kaplinginden kaynaklanır.
Bağlar arasındaki etkileşim, bir bileşikte bulunan
fonksiyonel grupların tanımında kararsızlık ve hatalara neden olabilir. Bunun
için özel bileşiklerin tanımında önceden hazırlanmış standart infrared
absorbsiyon spektrumlarından yararlanılır.