Bir yarı iletken, iletkenliği bir iletken ile bir yalıtkan
arasında olan kristal bir malzemedir. Çok çeşitli yarıiletken malzeme vardır,
silikon ve germanyum, metalimsi bileşikler (silikon karbür gibi), ve çeşitli
organik bileşikler bunlardan bazılarıdır.
Elektronik aletlerin yapımında kullanılan iki önemli
yarıiletken malzeme kristal silikon ve germanyumdur; incelemelerimiz bu
yarıiletkenleri kapsayacaktır.
Şekil-1:
Tipik iletken, yarı iletken ve yalıtkan malzeme örnekleri
pn Bağlantısı:
p-tip ve n-tip yarı iletken malzemeler arasındaki sınır.
Diyot: Sadece
bir yönde akım geçmesine olanak veren bir elektronik alet.
Engel (Bariyer) Potansiyeli: Bir pn bağlantı diyotunun tüketme bölgesindeki potansiyel.
Düz (Forward) Bias: Bir diyotun akım ilettiği koşul.
Ters (Reverse) Bias:
Bir diyotun akımı engellediği koşul.
Fotodiyod: Ters
direnci, gelen ışıkla değişen bir diyottur.
1. Silikon ve Germanyum Yarıiletkenler
Silikon ve germanyum IV.Grup elementlerindendir ve bağ
yapabilen dört valans elektronları bulunur. Silikon kristalinde bir silikon
atomunun her bir elektronu, diğer bir silikon atomunun bir elektronu ile
kovalent bağ oluşturduğundan hareketsizdir. Buna göre kristal silikonda serbest
elektron bulunmaz, ve maddenin bir yalıtkan özelliği göstermesi beklenir.
Gerçekte ise oda sıcaklığında, bir elektronun serbest kalmasına yetecek kadar
ısıl çalkalanma vardır, böylece bağlardan kopan bir elektron kristal dokusu
içinde dolaşır ve elektriği iletir. Bir elektronun bu şekilde ısıl
"uyarılması" pozitif yüklü bir bölgenin oluşmasına yol açar, buna
"boşluk" denir ve silikon atomunu belirtir. Boşluk da hareketlidir,
ve kristalin elektrik iletimine yardımcı olur. Boşluğun hareket mekanizması
kademelidir; elektronca zayıf bölgeye, komşu silikon atomundan bağlı bir
elektron atlar ve kendi yerinde pozitif bir boşluk bırakır. Bıraktığı boşluğa,
oradaki atomun yanındaki atomdan yeni bir elektron atlaması ile olay devam
eder. Böylece elektron hareketinin ters yönüne doğru boşluk oluşması devam
eder. Buna göre, bir yarıiletkenin iletkenliği ısıl elektronun bir yönde, boşlukların
ise diğer yöndeki hareketlerinden kaynaklanır.
Bir silikon veya germanyum kristalinin iletkenliği
"doping" yapılarak çok fazla artırılabilir. Doping, ufacık ve miktarı
kontrol edilebilen bir safsızlığın kristal yapısına sokulmasıdır. Bir silikon
yarıiletkene konulan doping maddesi arsenik veya antimon gibi bir V. grup
elementi, veya indiyum veya galyum gibi bir III. grup elementi olabilir.
Donor (Verici) veya n-Tip Safsızlık: Bir V. grup
elementi atomunun kristal örgüsündeki bir silikon atomu ile yer değiştirmesi
durumunda, yapıya bir tane bağlı olmayan elektron konulmuş olur; elektronun
kristalde dolaşması için çok az bir ısıl enerjiye gereksinim vardır. Bu
elektronun ayrılmasıyla geride kalan pozitif atom (V. grup elementinin atomu),
hareket edebilen bir boşluk görevi yapamaz, çünkü kovalent silikon bağından
buradaki bağsız konuma bir elektronun geçme eğilimi çok azdır. Doping yapılmış
bir yarıiletkene, bağlı olmayan elektronlar içerdiğinden "n-tip" veya
negatif tip yarıiletken denir, çünkü akımın "başlıca (salt)
taşıyıcıları" elektronlardır. Bu tip bir yarıiletkende hala pozitif
boşluklar vardır, ancak sayıları elektronların sayılarına kıyasla çok azdır;
yani, n-tip bir yarıiletkende boşluklar akımın "azınlık taşıyıcıları"
dır.
Akseptör (Alıcı) veya p-Tip Safsızlık: Silikonun,
sadece üç valens elektronu bulunan bir III. grup elementi ile doping yapılması
durumunda "p-tip" veya pozitif tip yarıiletken meydana gelir.
Safsızlık atomunun boş orbitaline, yanındaki silikon atomlarından elektronların
atlamasıyla pozitif boşluklar oluşur. Bu işlemle III. grup atomu pozitif
yüklenir. Boşluklar silikon atomundan silikon atomuna geçerek ilerler; böylece,
çoğunun taşıyıcısının pozitif olduğu bir akım oluşur. Pozitif boşluklar serbest
elektronlardan daha az hareketlidirler; buna göre bir p-tip yarıiletken bir
n-tip yarıiletkenden daha zayıf bir iletkendir.
Şekil-2: Saf
silikon kristali, verici safsızlık antimon atomu (Sb) ve alıcı safsızlık bor
atomunun (B) yapısını ve yarı iletkenlerin dokusunu gösteren diyagramlar
Bir "diyot", bir yöndeki iletkenliği diğer
yöndekinden daha büyük olan bir sistemdir. Tek bir germanyum veya silikon
kristali içinde birbirine bileşik n- ve p-tip bölgeler oluşturularak çok
faydalı diyotlar yapılmaktadır; bölgeler arasındaki yüzeye pn bağlantısı denir.
Bir pn Bağlantısının
Özellikleri:
Şekil-3(a)’da bir pn bağlantısının kesiti görülmektedir; bu tip bir
bağlantı p bölgesinden n bölgesine pozitif yük (veya ters yönde negatif yük)
akmasını sağlar; diğer yönde (n den p ye) pozitif yük akmasına karşı büyük bir
direnç gösterir, bu bağlantıya "akım rektifieri (doğrultmaç)" adı
verilir. Şekil-3(b)’de, bir potansiyel uygulanarak p bölgesinin n bölgesine
göre pozitif yüklendiği durumdaki elektrik iletimi mekanizması gösterilmiştir;
bu işleme "düz-bias" gerilimi denir.
Düz bias (forward bias):
Vuygulanan > 0
p bölgesindeki pozitif boşluklar ve n bölgesindeki fazla
elektronlar (yani, her iki bölgedeki başlıca taşıyıcılar) elektrik alanının
etkisiyle bağlantıya doğru hareket ederler, ve birbirleriyle birleşerek yok
olurlar.
Şekil-3: (a)
Bir bir pn bağlantısının kesiti, (b)ters biaslı ve (c) düz biaslı elektrik
iletim mekanizmaları
Bataryanın negatif ucu n bölgesine yeni elektronlar verir,
bunlar tekrar iletme işlemini sürdürürler; bataryanın pozitif ucu ise p
bölgesinden elektron çekerek, pn bağlantısına doğru hareket eden yeni boşluklar
yaratır.
Ters bias (reverse bias): Vuygulanan
< 0
Diodda "ters-bias"
gerilimi varsa (Şekil-3c) her iki bölgedeki başlıca taşıyıcılar bağlantıdan
uzaklaşacak yönde hareket ederler, böylece geride birkaç yükün bulunduğu bir
"eksiltme tabakası" bırakırlar. Her iki bölgede de sadece bağlantıya
doğru hareket eden ve böylece bir akım taşıyan çok az konsantrasyondaki azınlık
taşıyıcılar kalır. Böylece, ters-bias gerilimi altındaki iletim düz – bias
altındakinin 10-6 –10-8 katı kadar olur.
Yarı İletken Diyotlar
İçin Akım-Voltaj Eğrileri: Yarıiletken diyotların düz ve ters-bias altındaki davranışı
farklıdır. Düz-biasda akım voltajla hemen hemen eksponensiyel olarak artar; bir
kaç amperlik akımlar gözlenir. Ters-bias altında ise, bir voltaj aralığı
boyunca mikro amper seviyesinde bir akım gözlenir; bu bölgede iletkenlik
azınlık taşıyıcılarca sağlanır. Bu ters akımın önemi yoktur. Ters potansiyel
artırıldığında, yine de hızla ters akımın aşırı derecede artığı
"kopma" voltajına ulaşılır.
Burada, yarıiletkenin kovalent bağlarının kopmasıyla meydana
gelen boşluklar ve elektronlar alan tarafından hızlandırılarak çarpışmayla yeni
elektronlar ve boşluklar oluştururlar. (Şekil-4) Ayrıca bağlantı tabakası
arasında, elektronların kuvantum mekaniği tüneli de iletkenliğin artmasına
yardım eder.
Bu iletkenlik ısıtma etkisiyle diyotu tahrip edecek kadar
yüksektir. Ters-bias altında akımda ani artışa neden olan voltaja "Zener
kopma voltajı" denir. Bağlantı tabakasının tipinin ve kalınlığının kontrol
edilmesiyle birkaç volttan birkaç yüz volta kadar Zeener Voltajları alınabilir.
Bu olaydan elektronikte çok yararlanılır.
Şekil-4: Bir silikon yarıiletken diodun akım voltaj özellikleri
Transistör yarıiletken kuvvetlendirme aletidir ve bir vakum
kuvvetlendirme tüpü ile ayni işlevi yapar; yani, giriş sinyalinden daha büyük
bir çıkış sinyali oluşmasını sağlar. Bir kaç tip transistör bulunur; bunlardan en çok
kullanılan "bipolar" ve "alan-etki transistörü"
üzerinde durulacaktır.
Bipolar (İki Kutuplu) transistor
ler: Bipolar
transistörler sırt-sırta yerleştirilmiş iki yarıiletken diodtur. pnp
transistörde n-tip bir bölge iki p-tip bölge arasına sıkıştırılmıştır; npn tip
transistör bunun tersi bir yapıdadır. (Şekil-5). Tüm transistörlerin genel
görünümü:
·
Küçüktürler.
·
Fazla dopingli dış tabakalardan küçüğü
"emitter" büyüğü "kolektör" dir.
·
İnce (~ 0.02 mm), hafif dopingli
"base" tabakası, emitter ile kollektörü birbirinden ayırır.
·
Üç bölge arasında mekanik ve elektrik bağlantısı
vardır.
Bir alaşım bağlantı pnp transistörü, çoğunlukla, n-tip bir
germanyum çipten yapılır. Çipin her iki tarafı üzerine, indiyum gibi, bir
III.Grup metali pelletleri konulur ve pelletler ergiyip germanyum içinde
çözününceye kadar ısıtılır. Soğutulup kristallendirilir. Böylece, ince bir
tabaka n-dopingli germanyumun iki tarafında, iki tane yüksek dopingli p-bölgesi
oluşturulur.
Tipik bir düzlemsel npn transistörü, silikon dioksid ile
kaplanmış ince bir n-tip silikon yapraktan hazırlanır. Yaprak oksijen
atmosferinde ısıtılarak bir oksit tabakası şeklinde çöktürülür. p-tip base
bölgesini yapmak için, oksid yüzey üzerinde daire şeklinde bir girinti yapılır;
sonra, kristal ısıtılır ve boron buharlarına tutularak difüzyonla hafif
dopingli, p-tip bölgenin oluşması sağlanır. Tabaka tekrar oksitlenerek yeniden
yüzey filmi oluşturulur, sonra orijinal dairenin içine daha küçük bir daire
girintisi çizilir. Bu dairesel girintinin, kristalin ısıtılıp fosfor buharlarına
tutulmasıyla, difüzyonla yüksek dopingli, n-tip emitter bölge oluşturulur. pnp
ve npn tip transistörlerin sembollerinde (şemeatik yapılar) emitter
bağlantısındaki ok pozitif yük akımının yönünü gösterir; pozitif yük pnp tipte
emitterden base’e, npn tipte ise base’den emittere doğru akar.
Bir
Bipolar Transistörün Elektriksel Özellikleri: Bu kısımda bir pnp-tip bipolar
transistörün davranışları incelenecektir. npn-tip bir transistör de, elektrik
akış yönünün ters olması dışında, ayni davranışları gösterir.
Şekil-5:
Tipik PNP ve NPN bipolar transistolerin fiziksek ve şematik görünümleri
(emitter bağlantısındaki ok pozitif yük akımının yönünü gösterir)
Elektronik bir sistemdeki bir transistörün uçlarından biri
girişe bağlanır, ikinci uç çıkış görevi yapar; üçüncü uç ilk iki uca bağlıdır
ve "genel" uçtur. Bu durumda üç şekil olabilir: bir genel-emitter,
bir genel-kollektör, ve bir genel-temel şekli. Genel-emitter en çok uygulanan
bağlantı şeklidir ve burada detaylı olarak incelenecektir.
Genel-emitter şeklindeki bir pnp transistörünün akımı
yükseltmesi şematik olarak şekilde verilmiştir. Burada, yükseltilecek küçük bir
DC giriş akımı (IB), emitter-base devresine girer; bu akım şekilde
base akımı olarak gösterilmiştir. Daha sonra görüleceği gibi, alternatif akım
da IB ile seri halde verilerek, yükseltilebilir. Yükseltildikten
sonra, DC bileşeni bir yüksek-frekans filtresi ile uzaklaştırılır.
Bir emitter-kollektör devre, bir seri batarya veya rektifierden
oluşan bir DC kaynağı veya güç kaynağından beslenir. Tipik bir güç kaynağı 9-30
V arasında potansiyel verir. Kollektör veya çıkış akımı IC, base
giriş akımı IB’den oldukça büyüktür. Kollektör akımın büyüklüğü,
giriş akımı ile doğru orantılıdır:
IC = a IB
Orantı sabiti a’ya "akım kazancı"
denir, akım kuvvetlenmesinin bir ölçüsüdür. Toplayıcı akım verici akımla da
orantılıdır:
IC = a IE.
Buradaki orantı sabiti a‘ya "yaklaştırıcı akım transfer
oranı" denir. IE = IB + IC olduğundan,
a
a =
¾¾¾
1 - a
Bir
Bipolar Transistör ile Kuvvetlendirme (Amplifikasyon) Mekanizması
Şekil-6’da görülen transistörün emitter-base yüzeyleri arası
bir forward-biaslı pn, base-kollektör bölge ise bir ters-biaslı np
bağlantısıdır. Onda birkaç voltluk bir giriş sinyali uygulandığında
forward-biaslı bağlantıdan bir IB akımı akar. Tersine, ters biaslu
kollektör base bağlantısının uçları arasından elektrik geçişi,
başlıca-taşıyıcıların bağlantıdan uzaklaşmasıyla, engellenir.
Forward-biaslı pn bağlantısında, p bölgesindeki boşlukların
sayısı, n bölgesindeki hareketli elektronların sayısına hemen hemen eşittir. Bu
nedenle, hareketliliklerindeki küçük farklılık dışında, dioddaki iletim yüklü
iki tip arasında az veya çok eşit olarak paylaşılır.
Bir pnp transistörünün p bölgesinin n bölgesinden daha fazla
dopingli olduğu biliniyor. Bu nedenle, p bölgesindeki boşlukların
konsantrasyonu, n tabakasındaki hareketli elektronların konsantrasyonundan yüz
kat veya daha fazladır. Bu durumda, bu pn bağlantısındaki boşlukların
akım-taşıma kapasitesi, elektronların kapasitesinden belki yüz kat daha büyük
olur.
İki DC kaynağının (giriş bataryası ve güç kaynağı) çıkardığı
elektronlar p-tip emitter bağlantıda boşluklar oluşturur. Bu boşluklar sonra,
çok ince n-tip base bölgesine girer ve burada bazıları giriş kaynağından gelen
elektronlarla birleşir; sonuçta, IB akımı oluşur. Boşlukların çoğu
ise dar base tabakasına çekilerek negatif yüklü kollektör-bağlantıya gider ve
burada güç kaynağından gelen elektronlarla birleşir; sonuçta, IC
kollektör akımı oluşur.
Kollektör akımın büyüklüğü, emitterdeki akım-taşıyıcı
boşlukların sayısına bağlıdır. Bu sayı, giriş base akımı tarafından çıkarılan
elektronların bir sabitle çarpımı kadardır. Bu nedenle, base akımı iki-kata
çıkarılırsa, kollektör akımı da iki kat yükselir. Bu bağıntı bir bipolar
transistörün akım yükseltme mekanizmasının temelini oluşturur.
Alan Etki Transistörleri
(FET): İntegre
devrelerde çok kullanılan birkaç tip alan-etki transistorü (FET)
geliştirilmiştir. Bunlardan birisi amplifikatörlerin giriş direncini yükseltmek
amacıyla yapılmış olan izole-girişli alan etki transistörüdür ve giriş
impedansları 109-1014 aralığında bulunur. Bu tip bir
transistör, "metal oxide semiconductor field-effect transistör "
kelimelerin baş harfleri alınarak MOSFET sözcüğüyle tanımlanır. (Şekil-7)
Şekil-6: Bir
pnp transistölü devredeki akımlar: a = 20-200
Şekil-7:
n-doplu iki alan etki transistorün yapısı
n-doplu bir FET’de, p-tip madde içinde iki izole n bölgesi
oluşturulmuştur. Her iki bölge ince bir izole edici silikon dioksit tabakasıyla
kaplanmış, bu tabaka da koruyucu bir silikon nitrür tabakasıyla sarılmıştır. Bu
tabakalar arasında boşluklar oluşturularak iki n-bölgesine elektrik teması
yapılmıştır. Ayrıca madde ile izole tabakası yüzeyinin teması da sağlanmıştır.
İkinciye "kapı" denir, çünkü bu elektrotun potansiyeli
"atık" ile "kaynak" arasındaki pozitif akımın büyüklüğünü
saptar. Kapı teli ve madde arasındaki silikon dioksit izolasyon tabakası, bir
FET’in yüksek impedansının nedenini açıklar.