Faz
değişikliği yoluyla ısı transferi, akışkanlar arasındaki basit ısı
değiştirilmesi işleminden daha
karmaşıktır. Bir faz değişikliği, sabit (veya sabite yakın) sıcaklıkta bir miktar ısıl enerji verilmesi veya
alınmasıyla ilgilidir. Faz değişme hızı, ısı transfer hızı ile kontrol
edilebilirse de daha çok kabarcıklar, damlalar ve kristallerin oluşum hızları ve oluşan yeni fazın davranışlarıyla
yönlendirilir.
YOĞUNLAŞAN
BUHARDAN ISI TRANSFERİ
Su,
hidrokarbon gibi uçucu bileşiklerle çalışıldığında buhar, tüplerin soğutucu yüzeylerinde
yoğunlaşır; buharlaşma, distilasyon, kurutma işlemleri gibi.
Yoğunlaşan buhar
tek bir madde, yoğunlaşabilen ve yoğunlaşamayan maddeler karışımı, iki veya daha fazla yoğunlaşabilen madde karışımı
olabilir. Bir kondenserdeki sürtünme
kayıpları küçüktür ve yoğunlaşma sabit basınçta olur. Saf bir (tek) maddenin
yoğunlaşma sıcaklığı sadece basınca bağlı olduğundan, işlem
izotermaldir; elde edilen kondensat saf bir sıvıdır. Sabit basınçta yoğunlaştırılan karışık buharlar, bir sıcaklık
aralığında yoğunlaşır ve tüm buhar akımı
yoğunlaşıncaya kadar değişken bileşimde bir kondensat akımı toplanır. Yoğunlaşamayan bir maddeyle birarada bulunan bir
bileşiğin kondensasyonuna örnek,
buhar ve hava karışımından suyun yoğunlaştırılmasıdır.
Damla
ve Film Tip Yoğunlaşma
Buhar,
soğuk bir yüzeyde damla veya film tip denilen iki yoldan birine göre yoğunlaşır. Film
yoğunlaşmada kondensat, tüp yüzeyinden kendi ağırlığı ile akan bir film veya sürekli
bir sıvı tabakası oluşturur. Bu film (veya tabaka), buhar ve tüp duvarı arasına
girer ve ısı akışına direnç göstererek ısı transfer katsayısını sabit tutar. Film tipi
yoğunlaşma uygulaması daha yaygındır.
Damla
yoğunlaşmada kondensat mikroskobik nüvelerde başlar. Tipik nüveler ince çukurluklar, çizikler, toz benekleri
olabilir. Damlacıklar büyür ve yakınındakilerle
birleşerek önce görülebilir ince damlalar şekline, sonra sıvı akımına dönüşür ; kendi ağırlığı ile tüpten aşağı
akarken kondensatı süpürür ve yüzeyi temizler. Damla yoğunlaşma
sırasında soğuk tüpün büyük bir alanı çıplaktır
ve buharla doğrudan temastadır. İnce bir sıvı filmi bulunmadığından, bu çıplak
alanda ısı akışına karşı direnç çok düşük ve dolayısıyla ısı transfer katsayısı yüksektir. Damla yoğunlaşmada ortalama
katsayı, film tiptekinin 5-8 katı dolayındadır.
Uzun tüplerde yüzeyin bir kısmında film yoğunlaşması, kalan kısımda
damla yoğunlaşması olabilir.
Damla
kondensasyon yöntemi, en fazla buhar ve sıvı metallere uygulanır; etilen glikol,
gliserin, nitrobenzen, izoheptan gibi organik buharlarda da kullanılır.
Film
Tip Yoğunlaşmada Isı Transfer Katsayıları
Film tip yoğunlaşma
ile ilgili ısı transfer hızı eşitlikleri,
ilk defa Nusselt tarafından çıkarılmıştır. Bu denklemlerde buhar ve sıvının dengede olduğu ve ısı akışına karşı sadece kondensat direncinin bulunduğu kabul edilmiştir. Teoriye göre, duvardaki sıvı akış hızı sıfırdır; film
dışındaki sıvı hızı, buharın hızından
etkilenmez ve duvar-buhar sıcaklıkları
sabittir. Ayrıca, buharda aşırı
ısınma olmadığı ve kondensatın, tüpü
yoğunlaşma sıcaklığında terk ettiği kabul
edilerek sıvının ortalama film sıcaklığındaki
fiziksel özellikleri dikkate alınır.
Nusselt
teorisi, yoğunlaşan filmin tüpün üst kısmından başladığını ve ilk birkaç inçlik mesafede hızla kalınlaştığını gösterir; tüpün kalan kısmındaki
kalınlaşma oldukça yavaştır. Yoğunlaşan
film boyunca ısı, kondüksiyonla akar ve yerel ısı transfer katsayısı aşağıdaki denklemle verilir; d = yerel film kalınlığıdır.
Şekil-16 da
hx ve d nın tüp tepesinden itibaren değişimi görülmektedir.
kf
= kondensatınısıl iletkenliği, referans sıcaklıkta(cal/cm2.sa.0C);
mf = kondensatın viskozitesi, referans sıcaklıkta (g/cm.sa); rf = kondensatın
yoğunluğu, referans sıcaklıkta
(g/cm3); g = yerçekimi ivmesi (1.27 x 108m/sa2);
l = buharlaşma ısısı
(cal/g); L = toplam tüp uzunluğu (m); D0 = tüpün dış çapı (cm); DT0
= Th
- Tw = yoğunlaşan buharın sıcaklığı ile tüp
duvarının dış yüzeyi arasındaki
sıcaklık farkj(°C)djr. Referans sıcaklık Tf ,
Şekil-16:
Film kalınlığı ve yerel katsayıların değişimi Aşırı Isınmış Buharın
Yoğunlaştırılması
Bir kondensere giren
buhar aşırı ısınmış ise, soğutma yüzeyine hem aşırı ısının ısısı, hem de
yoğunlaşma gizli (iç) ısısının transfer edilmesi gerekir. Su buharı için, aşırı
ısınmış buharın öz ısısı düşük ve yoğunlaşma gizli ısısı büyük olduğundan, aşırı ısınma ısısı, gizli ısıya göre
oldukça düşüktür. Örneğin, 100 0C lik aşırı ısınma ısısı sadece 27.8 cal/g iken, gizli ısı 555.5 cal/g dır.
Petrol ürünleri gibi organik buharların yoğunlaştırılmasında aşırı ısınma,
gizli ısı yanında önemli olabilir. Bu
durumda aşırı ısınma ısısı,
(a) aşırı ısınma
derecesi, buharın öz ısısı ve gizli
ısıya ilave edilen ısıdan,
(b) ısıl özellikleri
veren tablolar kullanılarak, aşırı ısınmış buhardan kondensatın entalpisi
çıkarılarak her gram (veya kg) buhar için transfer edilen toplam ısıdan,
hesaplanır. Aşırı ısınmanın ısı transfer hızına etkisi, tüp
yüzeyi sıcaklığının, buharın yoğunlaşma
sıcaklığından yüksek veya düşük olmasına bağlıdır. Tüp sıcaklığı yoğunlaşma sıcaklığından düşükse, tüp kondensat
ile ıslanmıştır (aynı doygun buharın
yoğunlaşmasında olduğu gibi) ve kondensat tabakasının dış sıcaklığı buharın
doygunluk sıcaklığına eşittir.
Gizli ısı ve aşırı ısınma
ısılarının bulunduğu transfer edilen toplam ısı q (cai/sa), buharla temasta olan ısı transfer yüzeyinin alanı
A (cm2), ısı transfer katsayısı h (cal/cm2sa 0C),
buharın doygunluk sıcaklığı Th (0C), tüp duvarının
sıcaklığı Tw (0C) olduğuna göre,
q = h A (Th - Tw) (5)
Buhar çok fazla aşırı ısınmış ve soğutucu akışkanın çıkış sıcaklığı kondensasyon sıcaklığına yakınsa,
tüp
duvarı buharın doygunluk sıcaklığından daha sıcaktır; bu durumda yoğunlaşma olmaz
ve tüp duvarı kurudur. Bu kuruluk tüp duvarı sıcaklığının, buharın yoğunlaşma
sıcaklığının altına düşmesini sağlayacak bir aşırı ısınma noktasına inilinceye
kadar sürer; bu noktada yoğunlaşma başlar. Bu tip yoğunlaşmalarda kullanılan
cihazlar iki bölümden oluşur. Birinci kısım aşın ısınmayı giderici
(de-superheater), ikincisi yoğunlaştırıcıdır. Hesaplamalarda iki bölüm ayrı
ayrı yorumlanır. De-süperheater bir gaz soğutucudur. Gaz soğutucudaki bireysel
katsayılar düşük olduğundan toplam katsayı da düşük ve ısıtma alanı, uzaklaşan
ısı miktarına göre oldukça büyüktür. Böyle bir sistem uygulamada istenmez ve
aşırı ısının daha ekonomik yöntemlerle giderilmesine çalışılır: aşırı sınmış
buhara doğrudan sıvı injekte edilerek aşırı ısı kaldırılır.
KAYNAYAN
SIVILARA ISI TRANSFERİ
Kaynayan sıvıya ısı transferi buharlaşma, distilasyon gibi temel
operasyonlardan, buhar üretimi, petrol işlenmesi ve kimyasal reaksiyonların
sıcaklıklarının kontrol edilmesine kadar pek çok uygulamada kullanılır.
Kaynayan sıvıya ısı transferi iki şekilde yapılabilir. (1) Doygun sıvının
kaynaması: Sıvı bir kap içine konulur; kapta bulunan yatay ve dikey levhalar
veya tüplerden oluşan ısıtma yüzeyi sıvıyı kaynatacak ısıyı sağlar. (2) Soğuk
sıvının kaynaması: Sıvı istilan tüplerin etrafından, doğal veya zorlamalı
konveksiyonla akıtılır; tüp duvarlarından akışkana ısı transfer edilir.
(1)
Doygun Sıvının Kaynaması
Sıcak bir yüzey daldırılarak sıvı kaynatıldığında sıvı kütlesinin
sıcaklığı, bulunduğu basınç altındaki kaynama noktasına eşittir. Buhar kabarcıkları
önce ısıtma yüzeyi üzerinde oluşur, sıvı kütlesi içinde yükselir ve sıvı
yüzeyinden ayrılır. Buhar sıvı tabakası üzerindeki boşlukta toplanır ve burada
bulunan bir buhar çıkışı yoluyla hemen uzaklaşır. Oluşan buhar, ortamı, sıvı
ile dengede olduğu kaynama noktasında terk ettiğinden buna "doygun sıvının
kaynaması" denir.
Kaynayan bir sıvının bulunduğu bir kap içine bir tüp daldıralım ve ısı
akısı q/A (cal/cm2sa) ile, tüp duvarı ve kaynayan sıvının
sıcaklıkları arasındaki DT
farkını
izleyelim. Sıcaklık farkı DT
kademe
kademe yükselir ve çok yüksek aT değerlerine
ulaşılıncaya kadar her kademede q/A ve DT
ölçülür.
Elde edilen q/A değerleri aT değerlerine
karşı logaritmik koordinatlara geçirildiğinde Şekil-17 deki eğri elde edilir.
Eğri dört parçada yorumlanır:
·
AB doğrusu; sıcaklık
farkının düşük olduğu bölgedir ve eğimi 1.25 olan düz bir doğrudur. Bu doğrunun
denklemi (a = sabit),
q / A = a DT1.25 (6)
·
BC hattı; düz bir doğruya
yakındır, fakat eğimi AB den daha büyüktür (3-4 arası). BC parçası, C iie gösterilen maksimum
akıda sonlanır. C noktasındaki sıcaklık farkına "kritik sıcaklık
düşmesi" denir; bu noktada "tepe (pik) noktası"na ulaşılır.
·
CD hattı; sıcaklık farkının
artmasına karşın akı düşer ve D noktasında minimum olur.
·
DE hattı; DT yükselirken akı da yükselir ve büyük sıcaklık
düşmelerinde, C noktasında ulaşılan maksimum değeri aşar.
Şekil-17: 100 0C de kaynayan suyun (1 atm) ısı akısı –
sıcaklık düşmesi eğrisi; AB: doğal konveksiyon, BC: çekirdek kaynaması, CD: ara
(geçiş) kaynama, DE: film kaynaması
h
= (q/A) DT olduğundan, Şeki-17 deki eğri, h ve DT ye göre değiştirilerek Şekil-18 deki eğri elde
edilir. Şekil-18 de bir maksimum ve bir minimum katsayı değeri (h) görülmektedir.
Bu değerler, Şekil-17 deki maksimum ve minimum akıların oluştuğu aynı sıcaklık farkında değildir,
h Katsayısının maksimum olduğu DT
değeri,
tepe akısından çok az daha yüksek, fakat minimum olduğu DT değeri, D akısından oldukça yüksektir. Katsayı, Şekil-18
teki birinci parçada DT0.25
ile orantılı, ikinci parçada ise DT2 ve DT3 arasında bulunur.
Şekil-18
deki eğrinin dört parçası da belirli bir kaynama mekanizmasına uyar. Sıcaklık farkının
düşük olduğu birinci kısımda (AB), bir sıvıya doğal konveksiyonla ısı transferi
mekanizması vardır; kabarcıklar ısıtıcı yüzeyinde oluşur, oradan sıvı yüzeyine yükselir ve sonra buhar bölgesine
ayrılır.
Daha
büyük sıcaklık farklarında (BC) (Şekil-18 deki 9 – 45°F arası) kabarcıkların oluşum hızı oldukça
yüksektir ve sıvı boyunca yükselen kabarcık akımı, sıvı kütlesinde sirkülasyon akımını artırır; bu
durumda ısı transfer katsayısı bozulmamış
doğal konveksiyondakinden daha yüksek olur. DT arttıkça kabarcık oluşumu da artar ve katsayı hızla yükselir. Kritik
sıcaklık farkının altındaki sıcaklık farklarındaki bu olaya "çekirdek (kabarcık) kaynaması" denir.
Çekirdek kaynaması sırasında kabarcıklar
tüp yüzeyinin küçük bir kısmını sadece bir an işgal ederler. Yüzeyin
büyük kısmı sıvıyla doğrudan temas halindedir. Kabarcıklar, ısıtma yüzeyi üzerindeki küçük çıkıntılar veya girintiler
gibi lokalize aktif uçlarda oluşur.
Sıcaklık farkı arttığında aktif uçlar çoğalır, sıvının çalkalanması fazlalaşır,
ısı akısı ve ısı transfer katsayısı yükselir.
Sıcaklık farkının
artmasıyla (CD) kabarcıkların sayısı çok fazlalaşır ve birleşerek ısıtma yüzeyi üzerinde bir izolasyon buhar tabakası
oluştururlar. Bu tabaka oldukça
kararsız bir yüzeydir, minyatür "patlamalar"la ısıtıcıdan sıvıya buhar parçacıkları gönderilir. Bu harekete
"ara (geçiş) kaynama" denir. Bu bölgede sıcaklık farkının artmasıyla buhar filminin kalınlığı artar,
belirli bir zaman içindeki patlama
sayısı azalır; ısı akısı ve ısı transfer katsayısı ise düşer.
D
noktası yakınında mekanizmada başka bir değişiklik daha olur. Sıcak yüzey hareketsiz bir buhar
filmiyle kaplanmıştır, buradan ısı transferi kondüksiyonla ve çok yüksek
sıcaklık farklarında radyasyonla olur. Ara kaynamadaki karakteristik rastgele patlamalar yok
olur ve yerini sıcak buhar ve sıvı arasındaki yüzeyde oluşan düzgün kabarcıklara
bırakır. Sıcaklık farkının artması, ısı akısının önce yavaş ve sonra hızla
(radyasyonla ısı transferi önemli olur) yükselmesine neden olur. Bu bölgedeki
kaynama here'-etine "film kaynaması" denir.
Film
kaynama sanayide fazla uygulanmaz, çünkü büyük sıcaklık farklılıklarına karşın elde edilen ısı
transfer hızı düşüktür. Isı transfer cihazlarının dizaynında, kaynayan sıvı filmindeki
sıcaklık düşmesinin, kritik sıcaklık farkından daha küçük olmasına dikkat edilir.
Kaynayan
bir sıvının sıcaklığı, basıncın değişmesiyle değişir; sıcaklığın değişmesi ise transfer
katsayısını, aşağıdaki eşitliğe göre değiştirir:
Ta = sıvının 1atm basınçtaki kaynama sıcaklığı, ha = Ta sıcaklığındaki katsayı, h = T sıcaklığındaki katsayı, b = sıvıya ve ısıtma yüzeyi koşullarına bağlı bir sabittir.
Ta = sıvının 1atm basınçtaki kaynama sıcaklığı, ha = Ta sıcaklığındaki katsayı, h = T sıcaklığındaki katsayı, b = sıvıya ve ısıtma yüzeyi koşullarına bağlı bir sabittir.
Şekil-18: 100 0C de
kaynayan suyun (1 atm) ısı transfer katsayısı – DT
ilişkisi
Maksimum ısı akısı, (q/A)maks, ve kritik
sıcaklık düşmesi
s: sıvı
ve buhar (vapor) arasındaki yüzey gerilim
rV ve rL: buhar
ve sıvının yoğunlukları
Minimum ısı akısı, (q/A)min ve film kaynama
h0 = ısı
transfer katsayısı, Btu/ft2.sa.0F; mV = buharın viskozitesi, lb/ft-sa; DT = buhar filmi boyunca sıcaklık düşmesi, 0F; kV = buharın termal iletkenliği, Btu/ft.sa.0F; rV ve rL = buhar
ve sıvının yoğunlukları, lb/ft3; D0 = ısıtıcı tüpün dış çapı, ft
l' = sıvı ve aşırı ısınmış buhar arasındaki
entalpi değişikliği,
l = buharlaşma ısısı, Btu/lb; cp =
sabit basınçta buharın spesifik ısısı, Btu/lb.0F
lc = dalga boyu, ft (düz yatay yüzey arasındaki en küçük dalganın),
s: sıvı
ve buhar arasındaki yüzey gerilim, lbf ft
ÖRNEK
Freon 11 (C Cl2
F) atmosferik basınçta, dış çapı 1.25 inç olan daldırmalı bir ısıtıcı ile
kaynatılmaktadır. Freon 11 in normal kaynama noktası 74.8 0F, tüp
duvarı 300 0F dır. Freon 11 in özellikler:
Isı transfer
katsayısı h0 ve ısı akısı q/A değerlerini hesaplayınız.
Duvar ve sıvı
arasındaki sıcaklık farkı çok büyük olduğundan film kaynama eşitliği uygulanır.
Ortalama film sıcaklığında,
Kaynama noktasında,
Aşağıdaki
eşitlikten h0 hesaplanır.
(2) Soğuk Kaynama
Bir
sıvı, dikey bir tüp içinde doğal sirkülasyonla kaynadığında, soğuk sıvı tüpün tabanından girer,
ısınır ve yukarı doğru çıkarken bir kısmı buharlaşır. Sıvının sıcaklığı (başlangıçta
düşüktür), tüpteki basınca göre kaynama noktasına kadar yükselir. Yatay veya
dikey tüpler boyunca olan zorlamalı konveksiyonla, düşük sıcaklıktaki sıvı da
akış içine girer, kaynama noktasına kadar ısınır ve tüp çıkışına yakın bir yerde buhar
haline dönüşür. Bazen tüpten sonraki çıkış hattı üzerine bir akış-kontrol valfi
konularak tüpteki sıvı, tüp içindeki basınca göre kaynama noktasının üzerindeki
bir sıcakta ısıtılır. Bu durumda tüp içinde kaynama olmaz; sıvı sadece yüksek
sıcaklığa ısınır ve valften geçerken "aniden (flash)" buhar haline dönüştürülür.
Şekil-19: Soğuk kaynamaya
örnek
Bazı
zorlamalı-konveksiyon cihazlarında sıvı kütlesinin sıcaklığı kaynama noktasının altında
olduğu halde, ısıtma yüzeyi sıcaklığı sıvının kaynama noktasının üstünde bir değerde
tutulur. Bu tip kaynamaya "soğuk kaynama (subcooled boiling)" denir.
Soğuk
kaynamada kaynayan sıvı akımı, aktığı kanal içinde hapsedilir; buhar ayrılmayacağından buhar bölgesine ihtiyaç
olmaz.
Soğuk kaynamada gaz
içerme- yen bir sıvı dik bir dairesel boşluğa pompalanır;
burada şeffaf bir çıkış tüpü, ısıtma elementi, ısıtma elementinin sıcaklığı ve ısı akısındaki artışlarda, sıvının
durumunun gözlenebildiği bir düzen bulunur.
Elementin sıcaklığı belirli bir değeri aştığında (deney koşullarına bağlıdır)
kabarcıkların oluştuğu (çekirdek kaynamasında olduğu gibi) ve sonra
bitişiğindeki daha soğuk sıvıda
yoğunlaştığı görülür.
Şekil-19
daki grafik, gazı giderilmiş distile su için çizilmiştir. Su, dış çapı 1.96 cm olan bir ceket ile
1.4 cm çapındaki elektrikli bir ısıtıcı arasındaki boşluktan 4 atm mutlak basınç altında 122 cm/sn hızla
akıtılmaktadır.
Eğride
çok kısa bir geçiş bölgesiyle birbirine bağlanmış iki kısım bulunur AB hattı, 80°F (26 0C)
altındaki sıcaklık farkların; kapsar, düz bir doğru şeklindedir ve eğimi 1.0 dir. Bu
bölgede akı, DT ile orantılıdır ve h
katsayısı DT ye bağımlı değildir. Sıcaklık
farkı 90°F (32 0C) ı aştığında,
soğukta kaynama başlarken eğri aniden
yukarı doğru keskin bir dönüş yapar ve BC hemen hemen düz bir doğru şeklini alır. Bu kısmın eğimi çok büyüktür, sıcaklık farkındaki küçük bir artış, akıda büyük bir artışa neden olur. Buradaki işlem, bir soğuk kaynama olayıdır.
Eğrinin
bükülme noktası, sıvının cihaz başmandaki kaynama sıcaklığı değildir. Soğuk
kaynama, sıvı sınır tabakası
aşırı ısınmış hale gelmedikçe başlamaz,
ancak sıvının kendisi kaynama sıcaklığının altındadır.
GERİ (proje çalışmaları)