Optikce aktiflik, bazı maddelerin düzlem-polarize ışığı
döndürebilme yeteneğinin bir ölçüsüdür. "Polarimetre" terimi, şeffaf
maddelerin polarize ışığı döndürme çalışmalarına verilen addır. Dönme miktarı
ve yönü (optik dönme gücü) kalitatif ve kantitatif analiz için önemli bir
özelliktir ve kimyasal yapı hakkında da bilgi verir.
Optikce "isotropik" maddeler ışını,
polarizasyonuna bağlı olmaksızın, her yönde ve eşit hızlarda geçirir. Homojen
gazlar ve sıvılar, küp şeklinde kristallenen katılar, camlar ve pek çok
polimerler gibi kristal olmayan katılar isotropik maddelerdir. Küp şeklinde
olmayan kristaller anizotropiktir.
Bunlar polarize ışını, polarizasyon düzlemi ve kristalin belirlenmiş bir ekseni
arasındaki açısal ilişkiye bağlı olarak, farklı hızlarda geçirebilirler.
Polarize
Işının Anisotropik Kristalden Geçmesi: Atomlar, iyonlar ve moleküller içeren bir ortamdan geçen ışının
elektrik vektörü ve ortamdaki taneciklerin elektronları arasındaki etkileşimle
ışın yavaşlatılır, ve geçici bir polarizasyon oluşur. 10-14 –10-15
s sonra polarize taneciklerin kendi orijinal hallerine dönmesiyle ışın tekrar
emitlenir. İsotropik bir ortamda hareket eden bir ışın demeti hareket yolu
etrafında simetrik dağılmış taneciklerle karşılaşır. Bu durum, bir polarize
ışın demetinin yavaşlamasının, hareket yönü etrafındaki polarizasyon düzleminin
açısına bağlı olmaksızın, diğer demetlerle ayni olmasını sağlar.
Tersine bir anisotropik kristalde hareket eden ışınların yolları
etrafında simetrik olmayan bir atomik veya moleküler tanecik dağılımı bulunur.
Bu durumda yol boyunca oluşan düzlemlerden birinde titreşen ışın, birbirinden
farklı tanecikler içeren bir ortamla karşılaşılır; sonuçta farklı geçiş hızları
meydana gelir. Anisotropik kristallerin hepsinde, etrafında taneciklerin
simetrik alana dağılarak kristali oluşturdukları en az bir "optik
eksen" bulunur. Polarize ışın optik eksenden, eksene göre olan
polarizasyon açısına bağlı olmayarak, sabit bir hızla geçer.
Şekil-1(a)'da, faz içinde ve birbirine göre 900
polarize olmuş iki ışın demetinin vektörleri gösterilmiştir. Oklar kağıt
düzleminde titreşen ışının vektörleridir. Noktalar kağıt düzlemine dik bir
düzlemde dalgalanan (düzensiz) vektörü gösterir. Her iki demetin de dalga
boyları, demetlerin kristalin optik ekseni boyunca olan hareketleriyle ayni
derecede azalır, hızları ayni kalır. Böylece kristale giriş çıkışı süresince
iki demet de faz içinde kalır.
Şekil-1: Monokromatik bir demetin
anizotropik bir kalsit kristalinin iki ekseninden geçişinin şematik anlatımı;
noktalar sayfa düzlemine dik bir düzlemdeki vektör bileşenini gösterir
Şekil-1(b) iki ışın demetinin, kristale optik eksenle 900
'lik açıyla çarptığı zamanki davranışını gösterir. Kağıt düzleminde titreşen
demet, Şekil-1(a)'dakine benzer bir atomik veya moleküler çevre ile karşılaşır;
bunun dalga boyu ve hız davranışları optik eksen boyunca hareket eden iki
demetinki ile aynidir. Sayfaya dik bir düzlemde titreşen demet ise daha az
yoğun bir çevre ile karşılaşır; bu durumda, hızı ve dalga boyu fazla değişmez,
ve iki demet de hem kristal içinde hem de kristalden çıktıktan sonra faz
dışında kalır.
Optik eksen boyunca ayni hızla hareket eden ve ona dik olan
polarize demete "sıradan demet" denir; düzlemlerden daha hızlı
hareket eden demet "olağanüstü demet" adını alır. (Bazı hallerde iki
tip demetin relatif hızları tersine döner.) Olağanüstü demetin hızı optik
eksene göre olan hareket açısı 0 dan 900'ye kadar büyüdükçe sürekli
olarak değişir, ve 900'de bir maksimuma (veya minimuma) ulaşır.
Polarize
Olmamış Işının Anisotropik Kristalden Geçmesi: "Polarize olmamış" bir
monokromatik ışın demeti, anisotropik bir kristalden optik eksenle bir açı yaparak
geçtiğinde sıradan ve olağanüstü iki demete ayrılır. Bu davranışı anlamak için,
polarize olmamış bir monokromatik ışının çeşitli elektrik vektörlerinin iki
karşılıklı dik vektöre ayrıldığını hatırlayalım; buna göre, sıradan bir ışın
demetinin, düzlemleri birbirine göre 900 olan eşit genişlikteki iki
düzlem-polarize ışından oluştuğu kabul edilebilir. Bu yoruma göre iki
düzlem-polarize demet için çizilen Şekil-1'deki şema polarize olmayan bir
demete de uygundur; sadece, polarize olmayan demetlerin genişliklerinin ayni
olması gereklidir.
Anisotropik
Kristalin Çift Kırması: Önceki
kısımlarda olağanüstü ışının anisotropik bir kristaldeki hızı ve buna bağlı
olarak ta kırılma indeksinin yöne bağlı olduğuna değinilmiş, hızın optik esen
boyunca sıradan ışınla ayni olduğu, fakat dik eksen boyunca sürekli değişerek
bir maksimum veya minimuma ulaştığı belirtilmişti. Olağanüstü ışın için
refraktif indeksler normal olarak bu dik eksene göre rapor edilir. Aşağıdaki
tabloda bazı anisotropik kristallerde sıradan ışın ve olağanüstü ışın
kullanılması durumundaki refraktif indeks değerleri verilmiştir (n0
sıradan ışını, ne olağanüstü ışını belirtir).
Kristal
|
n0
|
ne
|
Kalsit
|
1.6385
|
1.4864
|
Kuvartz
|
1.544
|
1.553
|
Buz
|
1.306
|
1.307
|
Kalsitte olağanüstü ışının ilerlemesi, sıradan ışına göre
daha hızlıdır; kuvartzda bunun tersi bir durum vardır. Anisotropik kristallerde
iki özel refraktif indeks bulunduğundan, bunlar sıradan ve olağanüstü ışınları
farklı açılarda kırabilirler. Bu özellik polarize olmamış bir ışını, birbirine
göre 900 lik açılarda düzlem-polarize iki demete ayırmaya olanak
verir.
Nicol Prizması: Kristalin kalsitin (CaCO3)
düzlem-polarize ışın veren çift-kırma özelliğinden yararlanılarak bir Nicol
prizması çizilebilir (Şekil-2). Doğal bir kristalin iki uç yüzü, açısı 680
olacak şekilde düzeltilir ve sonra kısa köşegen boyunca kesilerek iki parçaya
ayrılır. İki yarım kristal arasına refraktif indeksi kalsitin iki refraktif
indeksi değeri arasında bulunan ve şeffaf bir madde olan ince bir tabaka Kanada
balsamı konulur. Bu tabaka sıradan ışını daha büyük refraktif indeksi ile
yansıtırken olağanüstü ışını hemen hemen değişmemiş olarak geçirir.
Şekil-2: Polarize olmamış bir demeti birbirine göre 900de
düzlem polarize iki demete ayıran bir Nicol prizması
Şekil-3: Bir polarizör ve analizör
Nicolün uç görünümleri; mn = polarizörün geçirdiği demetin elektrik vektörü,
m’n’ = polarizör ve analizörün geçirdiği demetin dikey vektörü
Polarize ışın düzleminin dönmesiyle ilgili ölçmelerde çift
Nicol prizması kullanılır. Prizmanın biri çalışılan ortamdan geçecek polarize
bir ışın üretir. İkinci prizma analizördür ve ortamın neden olduğu dönmeyi
tayin eder. İki Nicol prizmasının da demete göre ayni düzende yerleştirilmesi
ve ortamın bir etkisi olmadığı durumda analizörden, şiddeti orijinal şiddetinin
%50si kadar olan olağanüstü ışın çıkar (Şe kil-3a).
Polarizör döndürüldüğünde (Şekil-3b) analizörden geçirilen
ışın, polarizerden çıkan mn demetinin sadece m’n’ dik bileşenidir, yatay
bileşen Kanada balsamı tabakası tarafından yansıtılır. Bu durumda analizör
yüzeyine gelen ışının %50'den daha azı ulaşır. Polarizörün 900
döndürülmesi halinde dikey bileşen olmaz; bu durumda analizör yüzeyinde hiç
ışın gözlenemez.
Polarize ışının etkileşimlerinin incelendiği pek çok
deneysel çalışma, polarize demetler arasında girişimler olduğunu göstermiştir,
bu durum demetlerin "ahenkli (uygun)" olmasını sağlar. Girişimin
etkisi, her bir demetin elektromagnetik bileşenlerinin vektör toplamlarıyla
gösterilebilir.
Şekil-4: Faz içi düzlem polarize iki
demetin girişimi
Şekil-4(a)'da, her ikisi de faz içinde olan, fakat birbirine
göre 900 lik bir açı gösteren eşit genişlikteki iki düzlem-polarize
demet arasındaki girişim görülmektedir. İki demetin elektrik vektörlerinin
toplanması şeklin sağ tarafında şematik olarak çizilmiştir. MN ekseni boyunca
işaretlenmiş noktalar, MN ye dik olan ABCD düzlemi üzerinde gösterilerek sonuç
ve bileşenler iki-boyutlu tarif edilmiştir. Görüldüğü gibi sonuç, iki bileşen
demetinin düzlemlerine 45 derecedeki bir düzlemde titreşen bir vektördür,
"böylece girişimle tek bir düzlem-polarize demet" üretilir.
Şekil-4(b), iki düzlem-polarize demet arasındaki faz ilişkilerinin yarı dalga
boyu (1800) kadar farklı olduğu durumu gösterir. Burada da dalgalar
faz içindedir ve sonuç demet, Şekil-4(a)'dekine göre dik konumda, bir
düzlem-polarize demettir.
Monokromatik bir düzlem-polarize ışının bir anisotropik
kristalden geçerken gösterdiği davranış ilginçtir. Şekil-5(a)'da gelen demetin
yolu kristalin optik eksenine normal konumdadır, polarize ışın düzlemi bu eksenle
450 'lik açı yapar. (Polarizasyon düzleminin açısı MP oku ile
gösterilmiştir.) Şekil-4'de görüldüğü gibi düzlem-polarize demetin MB ve MA dik
düzlemlerinde bulunan iki "ahenkli" bileşenlerden oluştuğu
düşünülebilir. Bu bileşenler Şekil-5'de de görülmektedir. Işın kristale
girdiğinde, MA kristalin optik ekseni ile ayni yönde olduğundan, MA yönünde
hareket eden bileşen sıradan bir ışının hızı ile hareket eder; MB bileşeninin konumu
olağanüstü ışına uygundur, bu nedenle de ilerleme hızı diğerinden farklıdır.
Hız farkı sonucunda "iki bileşen uzun süre ahenkli kalamaz" ve bu
nedenle de girişim yapamazlar. Bu durum, "kristal içindeki demetin, farklı
hızlarda iki bileşenden oluştuğu" şeklinde yorumlanır; bileşenlerin
uyumsuz olmaları girişimlerini engeller.
İki ışın kristali terk ettiğinde hızları isotropik ortam
olan havada tekrar eşitlenir; böylece yine uyumlu hale geldiklerinden girişim
olayı gerçekleşir. Yine de ışının yapısını, demetlerin kristal yüzünden
çıktıkları andaki faz ilişkileri belirler. Bu faz ilişkisini, kat edilen yolun
uzunluğu, ve ortamdaki iki ışının hızları belirler.
Örneğin, iki ışın da kristalden çıkıncaya kadar tümüyle faz
içinde bir yol kat ediyorsa Şekil-4(a)'daki gibi artırıcı bir girişim gözlenir.
Sonuçtaki demet giren demetle ayni açıda polarize olacaktır. Kristalin
kalınlığı, iki ışın arasındaki faz ilişkisini yüzeyde tam yarım dalga boyu
kaydırabilecek kadarsa, Şekil-(4)b'deki gibi bir girişim gerçekleşir. Bu
durumda çıkan demetin düzlemi giren demete göre 900 lik bir konumdadır.
Şekil-5(a)'da dörte bir faz dışında çıkan dalgaların
birbirleri ile olan ilişkileri görülmektedir, burada girişim olmadığı
varsayılır. Gerçekte ise iki ışının hava ortamına girmesiyle etkileşim olur, ve
sonuç dalganın elektrik vektörünün yolu, iki vektörün toplanmasıyla bulunur.
Sonuç vektörü hareket yönü doğrultusunda helezon bir yol izler (Şekil-5b).
Vektör toplamı iki-boyutlu olarak kaydedildiğinde (Şekil-5c) bir daire elde
edilir. Bu koşul orijinal hal ile tam bir zıttık gösterir, doğrusal polarize
ışında elektrik vektörü tek bir düzlemde bulunur. Bu tip bir heliks demete
"dairesel polarize ışın" denir. İki dalganın birbirine göre dörtte
bir dalga boyu kadar faz dışında olması halinde, vektörün hareket yönü saat
yönünün tersinde değil, saat yönünde olacaktır. Faz farkının 0, 1/4, 1/2, veya
bu kesirlerin bazı çarpımları olması halinde anisotropik kristalden çıkan
demetin yapısının nasıl olacağı yorumlanabilir.
Şekil-5: Bir anizotropik kristalin
ışığı dairesel polarizasyon konumuna getirmesi
Kristaldeki ışığın yolu yukarıda belirtilenler dışında faz
farkı üretirse, sonuçtaki elektrik vektörü elips şeklinde bir yol izler, ve
ışına "eliptik (oval)" polarize ışık denir. Bir anisotropik
kristalden değişik faz farkları ile çıkan bir düzlem-polarize ışının
bileşenlerinin gösterdiği durum Şekil-6'da gösterilmiştir.
Uygun uzunluktaki anisotropik kristallerden dairesel
polarize ışın elde edilmesinde yararlanılır. Böyle kristallere "dörtte
bir-dalga levhaları" denir ve dairesel dikroism çalışmalarında kullanılır.
Şekil-6: Anizotropik kristalin
düzlem polarize ışına etkisi
Düzlem-Polarize
ve Dairesel-Polarize Işın Arasındaki İlişki: Önceki kısımda düzlem-polarize ışının
anisotropik bir kristalden geçişi sırasındaki davranışı incelendi; ışının
birbirine göre 900 'de bulunan ve faz içindeki iki düzlempolarize
ışından oluştuğu kabul edildi. Düzlem-polarize ışın ise "ters yönde dönen
eşit genlikteki iki ahenkli ışının" girişiminden meydana gelmektedir.
Şekil-7'de bir düzlem-polarize ışının eşdeğer vektörlerini üretmek için d ve l
dairesel bileşen vektörlerinin nasıl toplandığı gösterilmiştir. Ortadaki
şekilden, iki dönen vektörün her birinin, demetin hareket ekseni etrafında
helikal (sarmal) bir yol izledikleri görülür.
Burada açıklanmaya çalışan pek çok olgu, düzlem-polarize
ışının bir d ve bir l dairesel bileşenden oluştuğu fikrine dayandırılır. Burada
d (dekstro çevirme) ışının saat yönündeki, l (levo çevirme) ters yöndeki
hareketini belirtir.
Düzlem-polarize ışının optikce aktif bir tanecik tarafından
çevirmesi bir düzlem-polarize demetin d ve l dairesel bileşenlerinin ilerleme
hızlarının, böyle bir taneciğin varlığıyla, farklılaşmasından ileri gelir; yani maddenin d ışınına göre olan refraktif
indeksi (nd), l ışınına göre olandan (nl) farklı olur. Bu
durumda, optikçe aktif maddeler dairesel polarize ışığa karşı anisotropiktirler
ve "dairsel çift kırılma" gösterirler. İki dairesel bileşenin
anisotropik ortamda uzun bir süre ahenkli olmadıkları ve tekrar bir isotropik
ortama ulaşıncaya kadar girişimde bulunamadıkları bilinmektedir.
Bir ışık demetinin aktif bir ortam tarafından çevrilmesi
Şekil-8 'de şematik olarak gösterilmiştir. Başlangıçta (Şekil-8a) demet, dik
bir düzlemde, eşit hızlarda dönen dairesel d ve l bileşenlerine polarize
olmuştur. Anisotropik ortama girdiğinde d bileşeninin ilerleme hızı, nd
> nl olduğundan, l bileşeninden daha fazla azalmıştır. Ortamdaki
bazı yerlerde (Şekil-8b) d vektörü l'nin hemen arkasından gelir; bu noktada
eğer iki ışın girişim yapabilirse, sonuç dik konumdan kısmen çevrilmiş bir
düzlem üzerinde bulunurlar. İlerdeki bir noktada (Şekil-8c) d bileşeni l
bileşeninden daha fazla geride kalacağından daha bir büyük bir dönme meydana
gelir, ve düzlem yatay konuma doğru döner. Şekil-8(d)'de görüldüğü gibi, d ve l
bileşenleri isotropik hava ortamında tekrar eşit hızlarda ilerlerler, ve
ahenkli ışınların girişimi gerçekleşir. Yine de, anisotropik ortamdan geçiş
sırasında faz ilişkileri gözlenen polarizasyon düzlemi orijinale göre 900
olacak şekilde, kayar.
Kantitatif
İlişki: Optikce aktif
bir maddenin neden olduğu çevirme (a)
derece cinsinden, aşağıdaki eşitlikle verilir.
Burada l (cm) ortamın kalınlığı (yol uzunluğu), l (cm) düzlem-polarize ışının (vakumdaki) dalga boyunu gösterir. (nl –nd) miktarına "dairesel aralık" denir. Aşağıdaki örnekte tipik bir çevirme için gerekli olan dairesel aralığın büyüklüğü hesaplanmıştır.
Burada l (cm) ortamın kalınlığı (yol uzunluğu), l (cm) düzlem-polarize ışının (vakumdaki) dalga boyunu gösterir. (nl –nd) miktarına "dairesel aralık" denir. Aşağıdaki örnekte tipik bir çevirme için gerekli olan dairesel aralığın büyüklüğü hesaplanmıştır.
Şekil-7: Düzlem polarize ışının, iki
(d, l) dairesel polarize demete
eşdeğerliği
eşdeğerliği
Şekil-8: nd < nl
olan bir ortamda düzlen polarize ışığın
çevrilmesi
çevrilmesi
10 cm lik bir hücre içindeki bir çözeltinin sodyum D
hattının düzlem-polarize ışınını 100 derece çevirdiği saptanmıştır. l ve d
dairesel polarize bileşenler için ortamın refraktif indeksindeki fark nedir?
Bu hesaplamadan görüldüğü gibi refraktif indeksteki çok
küçük fark optik çevirme gücünde büyük bir etki yapar. Sodyum D hattı için
refraktif indeks 1.5 (tipik değerdir) dolayında ise, örnekte görüldüğü gibi,
1000 lik çevirme için nd ve nl arasında 2.2
ppm fark olacaktır.
Optik aktiflik iki tip olabilir: (1) kristal bileşikler;
bunlar, kristalin bir sıvıya, bir gaza, veya bir çözelti haline
dönüştürülmesiyle aktiflerini kaybederler (kuvartz tipik bir örnektir); (2)
tabii aktif bileşikler; bunların optik aktiflikleri molekülünün yapısından
kaynaklanır ve bileşiğin fiziksel haline bağlı değildir. Burada ikinci gruba
giren bileşikler üzerinde durulacaktır.
Optik aktif bir molekülün yapısı organik kimya ders
kitaplarında detaylı olarak incelenir, burada basitçe tarif edilmesi
yeterlidir; bir molekülün optik aktif şekillerine "enantiomerler"
denir, birbirinin ayna görüntüsü bir düzen gösterirler ve üst üste çakışmazlar.
Enantiomerler birbirine göre sağ ve sol el gibidirler. Her iki isomer de
polarize ışığı eşit, fakat ters yönde çevirir. Bir karışımda enantiomerlerden
sadece biri varsa, veya her ikisi de var fakat biri daha fazla ise ışığı
çevirme olayı gözlenir. En çok karşılaşılan optik aktivite, bir organik
bileşikteki tetrahedral (dört tek bağlı) karbonda dört farklı sübstituentin
bulunduğu haldir; böyle bir yapı üstüste çakışmayan, fakat birbirinin ayna
görüntüsü olan iki asimetrik molekül (kiral, chiral) düzenlenmesine olanak
verir. Organik ve inorganik yapılarda başka tip asimetrik merkezler de oluşur.
Polarize ışığın döndürülmesine yol açan etkileşimler,
asimetrik merkezleri bulunan moleküllere özgü bir özellik değildir, pek çok
molekülde ayni tip etkileşimler vardır. Kristal olmayan örneklerde moleküller
rasgele düzenlendiğinden asimetrik özellik bulunmaz ve çevirme olayı da
gözlenemez; bir düzendeki bir molekülün yaptığı çevirmeyi başka bir düzende
bulunan ve ayna görüntüsü yapısındaki bir diğer molekülün eşit fakat zıt
yöndeki çevirmesi yok eder. Ayni nedenle eşit konsantrasyonlarda d ve l isomerleri içeren örneklerde net
çevirme gözlenemez. Sadece bir asimetrik molekülün diğerinden biraz fazla
olması durumunda net bir çevirme oluşabilir.
Optik aktif bileşiklerin düzlem-polarize ışını çevirmeleri
birkaç yüz ile yüzde birkaç derece aralığında değişir. Gözlenen dönmeyi
etkileyen deneysel değişkenler ışının dalga boyu, optik yol uzunluğu, sıcaklık,
yoğunluk (madde seyrelmemiş ise) ve maddenin çözeltideki konsantrasyonudur.
Çözeltilerde çözgenin cinsi de çevirmeyi etkileyen bir faktördür.
"Öz çevirme" veya "öz çevirme gücü" [a]lT bir sıvının çevirme
özelliklerini tanımlar ve aşağıdaki ifade ile verilir.
a, derece cinsinden
gözlenen çevrilmeyi, l desimetre cincinden yol uzunluğunu ve c de 100 cm3
çözeltideki maddenin gram olarak miktarını belirtir. Dalga boyu l ve sıcaklık T, formülde görüldüğü gibi alt
ve üst olarak gösterilir. Öz çevirme değerlerinin çoğu 20 0C de
sodyum D hattı ile saptanır ve [a]D20
şeklinde kaydedilir. Saf sıvılar için c nin yerine sıvının yoğunluğu konulur.
Gözlemcinin yüzü ışın demetine karşı gelmek üzere, saat yönündeki (d) çevirme
pozitif, tersindeki (l) çevirme negatif işaret alır.
Bir de "moleküler çevirme" [M] terimi vardır; bu
değer denklem (8)’le tanımlanır.
Bir maddenin optik çevirme gücünün çözelti halinde ölçülmesi daha kolaydır. Oysa bir maddenin öz çevirmesi solventin yapısına göre daima değişir. Ayrıca, bir solventteki öz çevirme, çok seyreltik çözeltilerde az olmasına karşın, konsantrasyondan bağımsız değildir. Bu etkenler nedeniyle öz çevirme değeri belirtilirken solventin cinsi ve maddenin konsantrasyonunun da kaydedilmesi gerekir.
Öz çevirmenin sıcaklıkla değişimi yaklaşık olarak
doğrusaldır, fakat sıcaklık katsayısı maddeden maddeye değişir. Örneğin,
tartarik asit çözeltilerinin öz çevirmesi her 10 için %10 kadar
değişebilir; sukros için bu değişme 10 için %0.1'den azdır.
Optik çevirme mekanizması ile ilgili bir kaç teori
geliştirilmiştir. Bunlar, çoğunlukla, kuvantum mekaniği ile açıklanır ve
oldukça karmaşıktır. Bazı bileşiklerin optik çevirme gücü bu teoriler
yardımıyla hesaplanabilirse de yöntem hem pratik değildir hem de elde edilen
değerlerin hassasiyeti düşük olur.
Bir polarimetrenin temel bölümleri: bir monokromatik ışık
kaynağı, bir polarize prizması, bir örnek tüpü, dairesel skalalı bir analizör
prizması ve bir dedektördür (Şekil-9). Fotoelektrik polarimetrelerin
yaygınlaşmasına rağmen, pek çok polarimetrede dedektör yerine göz kullanılır.
Kaynaklar: Optik çevirme dalga boyu ile
değiştiğinden monokromatik ışın kullanılır. Yöntemin uygulandığı ilk yıllarda
sodyum D hattı, bir gaz alevi içine bir sodyum tuzu konularak elde edilir ve
uygun filtrelerle diğer hatlar ve temel ışımalar tutulurdu. Şimdi tüm hatları
tutan ve sadece D hattını geçiren bir filtrenin bulunduğu sodyum buharı
lambaları kullanılmaktadır. Uygun bir filtre sistemi ile 546 nm'deki hattı
ayrılan civa buharı lambalarıyla da çalışılabilir.
Polarizör
ve Analizör: Düzlem-polarize
ışın üretmek ve örneğin çevirdiği ışığın açısını ölçmek için Nicol prizmaları
kullanılır. Prizmaların çalışma ilkesine göre, önce örnek yokken iki prizma
karşılıklı bir konuma getirilerek ışığın şiddetini minimum yapacak şekilde
ayarlanır ve ölçüm alınır. Örnek yerine konulur, demetin çevrilmesiyle ışığın
şiddeti artar ve bu durum analizör prizmanın döndürülmesiyle dengeye getirilir.
Şiddeti minimuma indirmek için gerekli açısal değişme
örneğin çevirme gücüne uygundur. Ancak minimum şiddetin konumu gözle (veya bir
fotoelektrik dedektör ile) doğru olarak saptanamaz, çükü bu bölgede her 1
derece çevirme için şiddetin değişme hızı bir minimumdadır. Bu nedenle
polarimetrelere "yarım-gölge" aletleri takılır; böylece bir alanın
iki yarısındaki ışınları kıyaslama olanağı yaratılarak, minimumdan daha büyük
şiddetteki bir ışını (yarım alanın birindedir) minimuma ayarlamak kolaylaşır.
Şekil-9: Tipik bir göz polarimetresi
Yarım-Gölge
Aletleri: Şekil-9,
polarizörden çıkan demetin yaklaşık yarısını kesen küçük bir Nicol (lipik)
prizmalı bir yarım-gölge aletini gösterir. Prizmanın konumu polarizasyon
düzlemini birkaç derece değiştiricek şekilde ayarlanır; bu durumda, örnek
yokken ve analizör prizma polarizöre göre 900'de iken bir
aydınlık-karanlık alan gözlenir. Aydınlık kısım lipik prizmasının çevirdiği
demetin yarısına ve karanlık alan da demetin engellenemeyen diğer yarısına
aittir. İki yarım demetin şiddeti analizör döndürülerek dengelenir ve skala
sıfırlanır. Örnek konulur, analizör tekrar döndürülerek aynı şekilde,
aydınlık-karanlık alanlar birbirine eşitlenir. Örneğin çevirme değeri dairesel
analizör skalasından okunur.
Lipik prizması ilkelerine göre çalışan eşdeğerlik noktası
tayin aletleriyle optik döndürme gücü, ideal koşullarda, 0.005-0.01 derece
aralığında hassasiyetle saptanabilir. Foto elektrik dedektörlerde bu değer
0.0010 dolayındadır.
Örnek
Tüpleri: Örnek
tüpleri 5,10, 20 cm uzunluğundadır. Tüplerin iki ucunda ısıyla yapıştırılmış
veya vidalanabilen düzlem-paralel cam diskler bulunur. Hassas ölçmelerde
sıcaklığın kontrol edilebileceği bir ceketle sarılmış tüpler kullanılır.
Tüplerin uzunluk kalibrasyonları çevirme gücü bilinen bir
sıvının çevirmesi ölçülerek yapılır; bu amaçla nikotin/alkol veya sukros/su karışımları
kullanılır.
Kalitatif
Analiz: Belirlenmiş
koşullar altında saf bir maddenin optik çevirmesi, maddenin tanımlanmasında
yararlanılan (kaynama noktası, erime noktası, veya refraktif indeksi gibi)
temel bir fiziksel sabittir. Optikçe aktif amino asitler, steroidler,
alkaloidler, ve karbonhidratlar gibi pek çok doğal madde için karakteristik bir
özelliktir; polarimetre bu tip maddelerin tanımlanmasında değerli bir alettir.
Yapısal Tayin: Bu uygulamada, kimyasal bir farklılaşma
sonucundaki optik çevirme değişikliği ölçülür. Yapısı bilinen maddelerle
çalışmalar yapılarak deneysel bağıntılar çıkarılır ve bunlar sonra yapısı
bilinmeyen bileşiklerin incelenmesinde kullanılır. Özellikle steroid yapıların
detayları polarimetrik ölçümlerle aydınlatılabilir; karbonhidratlar, amino
asitler, ve diğer organik bileşikler için de benzer bilgiler elde
edilebilmektedir
Kantitatif
Analiz: Polarimetrik
ölçümler optik aktif bileşiklerin kantitatif analizlerinde de uygulanabilir.
Deneylerde optik çevirme konsantrasyonları ile bağıntılı deneysel kalibrasyon
eğrileri kullanılır. Optik çevirmenin kantitatif analizdeki en geniş uygulaması
şeker endüstrisinde görülür. Optikçe aktif maddenin sadece şeker olduğu durumda
konsantrasyon tayini, örneğin sulu çözeltinin basit bir polarimetrik analiziyle
yapılabilir. Konsantrasyon ölçülen çevirme ile doğru orantılıdır. Çözeltide
başka optik aktif maddelerin varlığı halinde, daha karmaşık bir işlem gerekir;
böyle bir çözeltide sukrozun hidroliziyle oluşan çevirmedeki değişiklik
saptanır. Analizin temeli aşağıdaki denklemle gösterilir. Reaksiyon, oluşan dönmenin
işareti değişiğinden, ters çevirmedir. Sukrozun konsantrasyonu ters çevirmeden
önce ve sonraki çevirmeler arasındaki farkla doğru orantılıdır.
Asidik ortamda: