Gaz–Sıvı Kromatografisi; Cihaz (device)

Gaz kromatografisi cihazları çok çeşitlidir. Bunların hepsinde 31Şekil-2’de görülen temel bölümler bulunur.


1. Taşıyıcı Gaz Verilmesi

Taşıyıcı gazlar kimyasal olarak inert gazlardır, bunlar helyum, azot ve hidrojen olabilir; en fazla kullanılan taşıyıcı gaz helyumdur. Bu gazlar basınçlı tüplerde satılır. Cihaza gazın verilebilmesi için basınç regülatörleri, göstergeler ve flowmetreler de gereklidir. Ayrıca, su veya diğer safsızlıkların tutulması için, taşıyıcı gaz sisteminde bir moleküler elek (sieve) de bulundurulur.

Akış hızları bir basınç regülatörü ile kontrol edilir. Giriş basınçları 10-50 psi (oda basıncının üstünde) aralığındadır ve 25/50 ml/dak.lık akış hızları sağlayabilir. Giriş basıncı sabit kalırsa akış hızının da sabit olduğu kabul edilir. Akış hızları kolon girişindeki bir rotametre ile saptanabilir; bu alet, kolonun sonuna bağlanmış olan basit bir sabun-köpüklü flowmetre kadar hassas değildir.

Sabun-köpüklü flowmetrede kauçuk haznede sulu sabun veya deterjan çözeltisi bulunur; hazne sıkıldığı zaman akan gazın yolu üzerinde bir sabun filmi oluşur. Film, hareket eden gaz ile büret boyunca yukarı doğru taşınır; filmin büret üzerindeki bir bölmeden, başka bir bölmeye (bu durumda hacim bellidir) kadar taşınması süresince geçen zaman bir kronometre ile saptanır. Buradan akış hızı bulunur.

Şekil-31: Bir gaz kromatografisinin şematik diyagramı


2. Örnek İnjeksiyon Sistemi

Kolonun verimli çalışabilmesi için uygun miktardaki örneğin gaz halinde verilebilmesi önemlidir; injeksiyonun yavaş yapılması veya gereğinden fazla madde verilmesi band yayılmasına ve ayırmanın kötü olmasına yol açar.

Gaz kromatografisinde örnek injeksiyonu örneğin yapısına göre değişir. En iyi kolon performansının elde edilebilmesi için verilen örneğin hacmi en düşük düzeyde tutulmalıdır. Rezolusyon kaybı ve band genişlemesi olmaması için örneğin kolona girişi bir buhar ‘fişi (plug)’ gibi olmalıdır.

Katı örnekler çözeltiler halinde kullanılır, veya ince cidarlı bir tüp içinde kolona konulur ve tüp dışardan kırılarak maddenin kolona girmesi sağlanır.

Sıvı Örnek İnjeksiyonu, Mikroşırıngalar: Sıvı örnek injeksiyonunda kullanılan en yaygın teknik mikroşırınga injeksiyonudur; örnek, kauçuk bir septumdan bir buharlaştırıcıya injekte edilir. Buharlaştırmanın tam olması için örnek yolunun sıcaklığı, örnekteki bileşenlerden kaynama nokta en düşük olandan 50 0C daha yüksek olmalıdır. İnekte edilen miktar 0.1-10.0 mL arasında olabilir; injeksiyon hassasiyeti % ±1 kadardır. Normal analitik kolonlar için 0.1-10 mikro litre kadar örnek yeterlidir. Kapiler kolonlarda çok daha az miktarlarda (10-3 mikro litre gibi) maddelerle çalışılır; bunun için injekte edilen örneğin küçük bir fraksiyonunu bölerek kolona veren, kalanı dışarı atan bir örnek bölücü sistem (sample splitter sistem) kullanılır.

Gaz Örneklerin İnjeksiyonu: Bir şırınga ile sabit hacimde gaz injeksiyonu oldukça zordur; bu tür işlemler gaz örnek alma valferi ile % ± 0.1 kadar hassasiyetle yapılabilmektir. Gaz örnek valfleri elle, elektrikle veya pnömatik olarak çalışabilir. Toplama şişelerindeki gaz önekler iletim valflerine bağlanır. Örnek, sabit hacim örnek haznesi (loop) içinde genleşir, (taşıyıcı gaz akışı kesilmez) ve iletim valfinin konumu değiştirilerek hazneden taşıycı gaz içine injekte edilir. (Şekil-32a ve b)

Sandviç İnjeksiyon: Sandviç injeksiyon yönteminde örnek, solvent, bileşikler ve hava kabarcığı içerir. Hava kabarcığı, fırın ve bileşikler arasında engel oluşturarak injeksiyon tamamlanmadan önce örnekte bulunabilecek uçucu bileşiklerin buharlaşmasını önler. Solvent örneği ittirmek ister, fakat hava kabarcığı karışmayı engeller, solventi iter. Gaz örnekler için gaz sızdırmaz şırıngalar gerekir. İnjeksiyon hacmi 1-2 mL kadardır. (Şekil-32 c).

Gaz Kromatografisi Giriş Tipleri: Kolon girişi, kolonun tepesine yerleştirilmiş olan ve örneğin taşıyıcı gaz içine akmasını sağlayan bir donanımdır.

Kolon-Üstü Giriş (On-column inlet): Bu yöntem, özellikle kaynama noktaları yüksek olan bileşiklere uygulanan ve buharlaştırmaya dayalı olmayan bir tekniktir; örneğin, petrol vaksları, trigliseridler, ve diğer termal olarak kararsız bileşikler için uygundur. Analiz edilecek örnek, ısıtılmış metal duvarlarla temas ederek bozunmaması için, doğrudan, sıcak bir cam kılıf yoluyla kolona verilir (Şekil-32d).

Split-Splitless Injektör (Bölücülü-Bölücüsüz): Split-stlipless injektörler (Şekil-32e) kapiler kolonlara konsantre örneklerin inkeksiyonunda kullanılan tekniklerdir. Yöntemde örnek, ısıtılmış bir cam kılıf içine injekte edilerek buharlaştırılır.

Split injeksiyonda örneğin sadece %0.2-2 kadarı kolon verilir; kalanı dışarı atılır. Split oranı 50/1-600/1 arasında değişir. Genellikle konsantre örneklerde (analit miktarı > %0.1) uygulanır.. Örnekteki bileşikler 1 ng’dan daha az olduğunda, en iyi rezolusyon, 1 mL’den daha az miktarlardaki numunelerle çalışıldığında elde edilir. Split sabit olmadığından kantitatif uygulamalarda tercih edilmez.

Splitless Injeksiyonda kolona örneğin %80’i verilir. Analit miktarının, örneğin %0.01’den küçük olduğu eser miktarların analizinde uygulanan bir yöntemdir; ~2 mL gibi oldukça büyük bir miktar injekte edilir. Bu sistemde bir karıştırma odacığı veya split venti bulunmaz. Injeksiyon sıcaklığı düşüktür (solventin kaynama noktasından 40 0C daha aşağıda).

Splitless injeksiyonun performansı ”sovent kapanlama” işlemiyle önemli derecede yükseltilebilir. Injeksiyon sırasında, kolonun sıcaklığının başlangıçta düşük olması nedeniyle dar bir band içinde büyük hacim tutulur. Kolon sıcaklığının yükseltilmesiyle kromatogrfi başlatılır. Soğuk kapanlama dar bandtaki solutları yoğunlaştırr. Tercih edilen kapanlama sıcaklığının, kromatogramı alınacak bileşiklerin kaynama noktalarından 150 0C daha düşük olması gerekir.

Sıcaklık Programlı Buharlaştırma İnjeksiyon (PVT): PVT, hassasiyeti artırmak amacıyla büyük miktarlarda (250µL’ye kadar) örneklerle çalışmaya olanak veren bir tekniktir. Yöntemde örnek, kontrol edilen bir hızla kılıfa injekte edilir. Kılıfın sıcaklığı solventin kaynama noktasının altında tutulur. PVT, kaynama aralıkları geniş olan örnekler için uygun birinjeksiyon yöntemidir.

Pörc ve Kapan: Pörc ve kapanlama, sıvılardan ve katılardan uçucu bileşikleri ayırma, konsantre hale getirme ve gaz kromatografisine injekte edilmeye hazırlama işlemidir. (Şekil-32f)
Bir çözeltiye inert bir gaz gönderildiğinde çözeltideki uçucu bileşikler kabarcıklar halinde sistemden uzaklaşır. Pörc ve kapan sisteminde uçucu bileşiklerin bu özelliğinden yararlanılır; inert gaz akımıyla çözeltiden ayrılan uçucular adsorblayıcı bir kapana verilerek tutulur, sonra kapanın ısıtılmasıyla tekrar serbest hale geçirilir ve taşıyıcı gaz akımına gönderilir. Bir ön-konsantrasyon artırma veya saflaştırmaya gerek duyulan örnekler için bu sistem, bir splitt/splitless port ile beraber kullanılır.

Şekil-32: Gaz örnekler için bir örnek alma valfı; (a) örnek yüklenmesi ve (b) örnek injeksiyonu, (c) bir sandviç injeksiyon portu, (d) kolon-üstü giriş injeksiyon sistemi, (e) bir açık tabular kolon içine split injeksiyon sistemii, (f) bir pörc ve kapan sistemi


3. Kolonlar

Gaz-sıvı kromatografisinde iki tip kolon kullanılır. Bunlardan birisi, kapiler tüpten (0.3-0.5 mm iç çap) yapılmış ve içi 1 mikro litre kadar kalınlıkta sıvı ile kaplanmış kolonlardır. Kapiler kolonlardaki basınç düşüşü ihmal edilebilir düzeyde olduğundan bu tip kolonlar çok uzundur (10-100 m veya daha fazla); VS/VM oranı (denklem 12) 100-300 arasındadır ve bu nedenle yüksek verim alınır. Teorik tepsi sayısı birkaç yüz bin olan kolonlar hazırlanabilir. Bu kolonların örnek alma kapasiteleri çok düşüktür (< 0.01 mikro litre). Kapiler kolonların kapasitesi, tüpün içini grafit, metal oksit veya silika gibi poröz bir madde ile kaplayarak artırılabilir. Böylece yüzey alanı artırılarak tüpte kalan örnek miktarı ve dolayısıyla kolonun kapasitesi de artırılmış olur.

Dolgulu kolonlar iç çapı 1-8 mm aralığındaki cam veya metal tüplerden yapılır; uzunlukları 2-20 m olabilir. Bunlar katlanmış veya sarımlar şeklindedir, böylece termostat içine sığabilecek boyutlara getirilmişlerdir. VS/VM oranları 15-20 arasındadır ve her foot'da 100-1000 teorik tepsi bulunur. En iyi dolgulu kolondaki teorik tepsi sayısı 20000 veya daha fazladır.

Dolgulu Kolonlar İçin Katı Destek Malzemeleri: İdeal bir katı destek malzemesi küçük, muntazam ve küresel taneciklerden oluşur, mekanik kuvveti iyidir ve spesifik yüzey alanı  en az 1 m2/g dır. Yüksek sıcaklıklarda inert durumumu korur ve sıvı faz ile düzgün bir kaplama oluşturacak şekilde ıslanır. Tüm bu gereksinimleri karşılayacak bir maddenin bulunması oldukça zordur hatta olanaksızdır.


Şekil-33: Dolgulu ve tabular kolon tipleri


Diatome topraklarından hazırlanan çok iyi destek malzemeleri vardır. Bunlardan Chromosorb P, C22, ve Sterchamol adı ile satılan "ateş tuğlası" tipleri çok dayanıklıdırlar ve spesifik yüzey alanları da oldukça büyüktür (~ 4 m2/g); ancak bu malzemeler fazlaca aktiftirler ve polar bileşiklerle kullanılamazlar. Diğer bir tip destek malzemesi kizelguhr'dur. Bu madde çok kırılgandır ve spesifik yüzey alanı daha küçüktür (~1 m2/g), ancak aktivitesi daha azdır; Chromosorb W, Celite, Embacel ve Celaton adları ile satılır.

Sıvı Faz: Bir gaz-sıvı kromatografisi kolonundaki akıcı olmayan sıvı fazın uçuculuğunun düşük, ısısal kararlılığının yüksek, inert, ve özel bir çözgen olması istenir. (1) Düşük uçuculuk; sıvının kaynama noktası kolonun kullanıldığı sıcaklıktan en az 200 0C daha yüksek olmalıdır. (2) Isısal kararlılık; sıvı uzun kullanım sürelerinde bozunmamalı, ısıya dayanıklı olmalıdır. (3) İnertlik; sıvı kimyasal olarak inert olmalı, kolondan geçen örnek ve taşıyıcı ile reaksiyon vermemelidir. (4) Seçicilik (a) ve kapasite (k’) faktörleri gibi çözgen özellikleri uygun sınırlar içinde olmalıdır.

Hiç bir sıvı bu gereksinimlerin tümünü, özellikle de sonuncusunu karşılayamaz; çeşitli kolonlarla çalışmalar yapılıp aralarından en uygun olanını seçilir.

Kolon Hazırlanması: Önce kolon destek malzemesi elenerek tanecik dağılımı daraltılır. Bu malzeme, içinde hesaplanmış miktarda sabit faz sıvısı içeren uçucu bir çözgenle karıştırılarak çamur haline getirilir. Sıvı sabit fazın miktarı her bir tanecik üzerinde 5-10 mmetre kalınlığında ince bir kaplama oluşturabilecek şekilde hesaplanır; çözgen buharlaştırılır; tanecikler kuru görünümlü ve akışkan haldedir.

Kolonlar camdan, paslanmaz çelikten, bakırdan, veya aluminyumdan yapılır. Sabit sıvı faz ile kaplanmış katı tanecikler düz çubuk şeklindeki kolona akıtarak doldurulur. Düzgün bir dolgu olması için kolona dışardan hafifçe vurulur veya sallanır. Katı tanecikler arasında kanallar oluşmamasına dikkat edilmemelidir. Doldurulan kolon bükülür veya uygun bir sarım şekline getirilerek fırının içine konur (Şekil-31). İyi hazırlanmış bir kolonla bir kaç yüz analiz yapılabilir. Çok çeşitli hazır kolonlar vardır.


Şekil-34: Gaz kromatogramlarda sıcaklığın etkisi; (a) 45 0C ‘de izotermal, (b) 145 0C ‘de izotermal, (c) 30-180 0C arasında, programlanmış


Kolon Sıcaklığının Kontrolü: Kolon sıcaklığı çok önemli bir değişkendir ve hassas bir çalışmada 1 derecenin onda birkaç değerine kadar kontrol edilebilmelidir. Kolon, normal olarak, termostatik bir etüv içinde bulundurulur. Optimum kolon sıcaklığı örneğin kaynama noktasına ve istenilen ayırmanın derecesine bağlıdır. Sıcaklığın, örneğin ortalama kaynama noktasına eşit veya biraz yüksek olması sıyırma süresini önemli derecede değiştirir. Kaynama aralığı geniş olan örneklerde programlı sıcaklık uygulaması önerilir. Böyle bir çalışmada kolon sıcaklığı ayırma işlemi ile paralel olarak artar; artış sürekli veya kademeler şeklindedir. Şekil-34(c)'de sıcaklık programlamasıyla bir kromatogramın nasıl düzeldiği görülmektedir.

Optimum resolüsyona çoğunlukla düşük sıcaklıklarda ulaşılır. Sıcaklığın düşmesi sıyırma süresinin uzamasına ve dolaysıyla analiz zamanının artmasına yol açar. Şekil-34(a) ve 34(b)'de bu durum açıkça görülmektedir.


4. Algılama Sistemleri (Dedektörler)

Gaz-sıvı kromatografisi algılama sistemleri, kolondan çıkan maddeleri süratle ve hassasiyetle algılayabilmelidir. Herhangi bir anda, taşıyıcı gazdaki madde konsantrasyonu sadece binde birkaç seviyesindedir ve dedektör bunun çok altındaki değerleri algılayabilecek kapasitede olmalıdır. Ayrıca bir pikin dedektörü geçtiği süre 1 sn veya daha kısa bir zaman aralığı olduğundan, dedektör kısa bir periyot içinde tüm algılama gücünü gösterebilmelidir.

Dedektörün doğrusal ve muntazam algılamalar yapabilmesi ve uzun süre kararlılığını koruyabilmesi istenir. Tek bir dedektör bu özelliklerin hepsini birden karşılayamaz. Burada en çok kullanılan dedektör tipleri görülecektir.

Isıl İletkenlik (Thermal Conductivity) Dedektörleri: Kullanım alanı geniş olan bu yöntemde, gaz akımındaki ısısal iletkenliğin değişmesi algılanır; bu amaçla kullanılan cihaza bazan "katharometre" denir. Cihazın hassas elementi elektrikle ısıtılan bir kaynaktır; kaynağın sıcaklığı, sabit elektrik gücünde, etrafındaki gazın ısıl iletkenliği ile değişir. Bu element ince bir PT tungsten tel veya yarı iletken bir termistördür. Tel veya termistörün direnci gazın ısıl iletkeiğinin bir ölçüsüdür; tel dedektörün sıcaklık katsayısı pozitif, termistörünki negatiftir.

Kromatografide en çok çift dedektör kullanılır; bunlar örnek injeksiyon odacığının önündeki gaz akımı içine ve kolon çıkışına konarak taşıyıcı gazın ısıl iletkenliği yok edilir; akış hızı, basınç ve elektrik gücündeki değişiklerin etkisi de en aza indirilir. Dedektörlerin dirençleri, bir Wheatstone köprüsünün ki kolu üzerinde birleştirilerek kıyaslanır (Şekil-35a ve b).

Hidrojen ve helyumun ısıl iletkenlikleri, pek çok organik maddeye göre 6-10 kat daha fazladır. Bu nedenle çok az miktarlardaki organik maddeler bile kolon akışındaki ısıl iletkenliği önemli derecede düşürür. Azot ve karbon dioksidin iletkenlikleri organik maddelerinkine yakındır; bu nedenle taşıyıcı gaz azot veya karbon dioksit ise ısıl iletkenlik yöntemi hassasiyetini kaybeder.

Isıl iletkenlik dedektörleri basit, kaba ve ucuzdur. Bunlar diğer bazı dedektörler kadar hassas değildir.

Alev İyonizasyon Dedektörleri: Pek çok organik bileşik bir hidrojen/hava alevinde piroliz edildiğinde, bazı ara ürünler verirler; bu reaksiyonlar alevden elektrik taşınmasına yol açarlar. Şekil-35(c)'de görülen bir sistemle iyonlar toplanarak oluşturuldukları iyon akımı ölçülebilir. Bir alevin elektrik direnci çok yüksektir (1012 ohm gibi) ve meydana gelen akım da önemsizdir; bu akım ancak bir elektrometre ile ölçülebilir.

Karbon bileşiklerinin alevdeki iyonizasyonu çok iyi anlaşılamamıştır; ancak oluşan iyon sayısının (kabaca) alevde indirgenen karbon atomlarının sayısı ile orantılı olduğu bilinir. Karbonil, alkol, ve amin gibi fonksiyonel gruplar çok az iyonlaşırlar veya hiç iyon vermezler.

Hidrojen alev dedektörleri çok kullanılan, çok hassas dedektörlerdir. Isıl iletkenlik dedektörlerine kıyasla daha karmaşık ve daha pahalıdır. Bunların doğrusal algılama aralığı daha geniştir.

Nitrojen-Fosfor Dedektörü (NPD): Nitrojen-fosfor dedektörü (bazen termiyonik dedektör de denir), alev iyonizasyon dedektörüne benzeyen, fakat tamamen farklı prensiplere göre çalışan çok hassas özel seçici bir dedektördür; 10-12 g/ml fosfor ve 10-11 g/ml nitrojeni ölçebilir. Bir fosfor atomuna karşı, bir azot atomundan 10 kat, bir karbon atomundan da 104 –106 kat daha fazla respons verir. Bu özellikler NPD’yi özellikle fosforlu pestisidlerin tanımlanması ve tayin edilmesinde çok önemli kılar.

Bir NPD yapı olarak alev iyonizasyon dedektörüne benzer; farklılık, hidrojen jetine yakın bir mesafede yerleştirilmiş, içinde ısıtıcı bir sarım olan bir ribüdyum veya sezyum klorür taneciktir; taneciğin bulunduğu yerde, H2 ve taşıyıcı gaz N2 karışır.


Şekil-35: Çeşitli dedektör sistemler; (a) bir ısıl iletkenlik dedektörü ve kaydedici sistem, (b) bir ısıl iletkenlik dedektörü, (c) alev iyonizasyon dedektörü, (d) nitrojen-fosfor dedektörü, (e) elektron yakalama dedektörü şematik diyagramları


Dedektör hem nitrojen ve hem de fosforun algılanması için kullanıldığında hidrojen akımı en düşük düzeyde tutulmalıdır; bu durumda jette gaz yanmaz. Dedektörün sadece fosforu algılanması istendiğinde daha fala hidrojen verilir ve karışım jette yanar. Isıtılan alkali tanecik, termiyonik emisyonla elektronlar emitler (yayar), bunlar anotta toplanır ve elektrot sisteminde arka plan akımını yaratırlar.

Nitrojen veya fosfor içeren bir örnekle çalışıldığında kısmen yanmış nitrojen ve fosforlu maddeler taneciğin yüzeyinde adsorblanır. Adsorblanmış madde yüzeyin iş-fonksiyonu düşürür, bunun sonucu olarak elektron emisyonu artar ve anotta toplanan akım yükselir. (Şekl-35d)

Elektron-Yakalama Dedektörleri: Elektron-yakalama dedektörleri, X-ışınları ölçümüne benzer şekilde çalışırlar. Kolondan çıkan akım, nikel-63 veya platin (veya titan) sarım üzerinde adsorblanmış trityum gibi bir beta-vericiden geçirilir. Vericiden gelen bir elektron, taşıyıcı gazı (çoğunlukla azot) iyonlaştırır ve bir elektron çıkarır. Ortamda organik madde yoksa bu iyonizasyon sonunda sabit bir akım görülür. Organik madde bulunması durumunda ise elektronlar madde tarafından yakalanacağından akım düşer.

Elektron-yakalama dedektörü halojenler, peroksidler, kinonlar, ve nitro grupları gibi elektronegatif fonksiyonel gruplara karşı çok hassastır. Aminler, alkoller, ve hidrokarbonlara karşı hassasiyetleri düşüktür. Bu dedektörler en çok klorlu tarım ilaçlarının analizlerinde kullanılır. (Şekil35e)