Elektrokimyasal hücreler, elektrik enerjisi üretiminde
kullanılıyorsa "galvanik", bir dış kaynaktan elektrik alıp harcıyorsa
"elektrolitik" olarak sınıflandırılırlar. Analitik kimyada iki tür
hücre de kullanılır. Hücrelerin çoğu, deney koşulları değiştirilerek galvanik
veya elektrolitik amaçlarla çalıştırılabilir.
Elektrokimyasal bir hücrede, uygun bir elektrolit
çözeltisine daldırılmış, "elektrot" denilen iki metalik iletken
bulunur. Elektrik akımı elde edilmesi için, (1) elektrotların dıştan iletken
bir tel ile bağlanması, (2) iki elektrolit çözeltisinin, iyonların birinden
diğerine hareketini sağlayacak şekilde birbiriyle temas halinde bulunması
gereklidir.
Şekil-1'de bir galvanik hücre örneği verilmiştir. Aradaki
cam disk (sıvı bağlantısı) porözdür ve Zn+2, Cu+2 ve SO4-2
iyonları ile H2O moleküllerini geçirebilecek özelliktedir; disk iki
çözeltinin birbirine karışmasını basit bir şekilde önler.
Elektrokimyasal
Hücrede İletme: Elektrik,
Şekil-1'de görülen galvanik hücrenin çeşitli kısımlarında gerçekleşen üç ayrı
işlem sonunda iletilir. Birinci işlem elektronların hareketidir; elektronlar
çinko, çinko-bakır iletken bağlantı maddesi ve bakır metali yönünde hareket
ederek çinko elektrotuna doğru akım halindedirler.
İkinci işlem iki çözelti arasındaki iyon göçüdür; katyonlar
çinko elektrotundan bakıra, anyonlar da bakır elektrotundan çinkoya doğru göç
ederler. Bu işlemde, iki çözeltideki tüm iyonların katkısı vardır.
Üçüncü işlem iki elektrotun yüzeylerinde oluşan bir
yükseltgenme veya bir indirgenme reaksiyonudur
Böylece hazırlanan ortamla, elektrotun elektron akımı ile
çözeltinin iyonik gücü arasında bağlantı kurularak bir akım elde edilmesi için
gerekli devre tamamlanmış olur. İki elektrottaki işlem aşağıdaki eşitliklerle
gösterilir.
Hücrenin toplam reaksiyonu, bu iki "yarı-hücre"
reaksiyonlarının toplamıdır.
Bu reaksiyon sağ tarafa yatkın bir reaksiyon olduğundan,
hücre galvanik bir hücredir ve pek çok şartlar altında 1V kadar potansiyel
üretir.
Anot ve Katot: Bir
elektrokimyasal hücrenin katodunda indirgenme, anodunda yükseltgenme reaksiyonu
olur. Tanım galvanik ve elektrolitik hücreler için aynıdır. Şekil-1'de görülen
galvanik hücrede bakır elektrotu katot, çinko elektrotu anottur.
Bu hücreye, bir dış kaynaktan yeterli miktarda potansiyel
uygulaması halinde elektrolitik hücre şeklinde çalışır. Bu koşullarda
elektrotlardaki reaksiyonlar aşağıdaki şekilde olur. (Burada elektrotların rolü
tersine dönmüştür; bakır elektrotu anot, çinko elektrotu katot olmuştur)
Katottaki Reaksiyonlar: Bazı tipik katodik yarı-reaksiyonlar
aşağıda verilmiştir.
Bu işlemlerde kullanılan elektronlar, bir dış devreden,
kimyasal reaksiyona doğrudan katılmayan bir elektrot vasıtasıyla sağlanmıştır.
·
işlemde bakır, elektrot yüzeyinde katı halde
toplanır.
·
yarı tepkimede çözeltideki maddenin, sadece
oksidasyon durumu değişir.
·
Reaksiyon, kolaylıkla indirgenebilen maddeler
içermeyen sulu çözeltilerde karşılaşılan bir reaksiyondur.
·
Yarı-reaksiyon iki aşamalı bir reaksiyonun
sonucu olarak düşünülebilir.
·
5. Son yarı-reaksiyon, katodik reaksiyonun
katyonlarda olduğu gibi anyonlarda da olabileceğini göstermek amacı ile
verilmiştir.
Anottaki Reaksiyonlar:Aşağıda bazı tipik anodik yarı-reaksiyonlar verilmiştir.
1. Birinci yarı-reaksiyonda çözeltiye Cu+2
iyonları verebilmek için bir bakır elektrota gereksinim vardır.
2, 3, 4, 5 Diğer dört yarı-reaksiyon (2, 3, 4, 5), herhangi
bir inert metal yüzeyde gerçekleşebilir.
4. Dördüncü yarı-reaksiyonun oluşması için elektrotun
(çoğunlukla platin) yüzeyinden kabarcıklar halinde gaz çıkışı olacak şekilde
çözelti içine hidrojen gazı doldurulur. Reaksiyonlar aşağıdaki gibi gösterilir.
5. Son reaksiyon, kolaylıkla yükseltgenebilen maddelerin
bulunmaması halinde sulu çözeltilerde çok bilinen bir anodik işlemdir ve
oksijen elde edilir.
2.
Hücre Tipleri
Sıvı
Bağlantılı (Poröz Cam Diskli) Hücreler: İki yarı-hücre elemanları arasında
doğrudan reaksiyon olmasının istenmediği hallerde poröz cam disklerle hazırlanan
sıvı bağlantılı hücreler kullanılır (Şekil-1). İki elektrolit çözeltisi
karıştırılırsa açığa çıkan metalik bakır doğrudan çinko elektrotu üzerinde
toplanır ve hücre veriminde düşme gözlenir. İki elektrolit (bileşimleri farklı)
çözelti arasındaki yüzeyde "temas potansiyeli" denilen küçük bir
potansiyel doğar.
Sıvı
Bağlantısız Hücreler: Elektrotların aynı elektroliti paylaştıkları hücrelerdir. Hücre
diyagramı:
Bu hücrede, sadece iki faz sınırı vardır, elektrolit her iki
elektrot için de uygun bir çözeltidir. Bu hücrenin eşdeğer doğrulukta diğer bir
tanım şekli aşağıdaki gibi yazılabilir.
Şekil-1: Sıvı köprülü bir galvanik hücre
Şekil-2: Sıvı bağlantısız bir galvanik
hücre; katot gümüş, anot platin
Burada, moleküler hidrojenin konsantrasyonu,
doygun çözeltideki konsantrasyonuna eşittir (basınç ~1 atm); gümüş iyonları
konsantrasyonu, gümüş klorür çözünürlük sabitinden hesaplanmıştır.
Hidrojen ve katı gümüş klorür arasındaki
doğrudan reaksiyon yavaştır. Bu nedenle hücre verimini hissedilir derecede
düşürmeyen bir elektrolit kullanılmalıdır.
Tuz Köprüsü:
Anot ve katot bölmelerindeki elektrolitleri birbirinden ayırmak için
elektrokimyasal hücrelerde "tuz köprüsü" bulundurulur. Tuz köprüsü
çeşitli şekillerde hazırlanabilir.
Şekil-3: Tuz köprülü bir hücrenin şematik
görünümü
ÖRNEK.1
Şekil-3’deki örnekte potasyum nitrat ile doldurulmuş U şeklinde bir tuz köprüsü görülmektedir. Böyle bir hücrede iki sıvı teması vardır; katot elektrotu ile köprünün bir ucu arasında ve anot elektrotu ile köprünün diğer ucu arasındadır.
Hücrelerin Şematik Tanımı:Hücrelerin
tanımını basitleştirmek için kısaltılmış bazı işaretler kullanılır. Hücrenin bu
şekilde tanımlanması “hücre diyagramı” olarak adlandırılır.
Bir hücre diyagramında:
·
Anot ve anodun içinde bulunduğu çözelti ile
ilgili bilgiler sol tarafa yazılır.
·
Tek dik çizgiler potansiyelin oluşabileceği faz
sınırlarını gösterir.
·
Tuz köprüsünün varlığı iki dik çizgi ile
belirtilir; potansiyel farkının yüzeylerin her birinde oluştuğunu gösterir.
Örneğin, tuz köprüsü bulunmayan sıvı
bağlantılı bir hücre diyagramı:
M1 l M1+2 (x M) l M2+2
(y M) l M2
Hücre potansiyelinin bir kısmı M1 elektrot
ile M1 sulu çözeltisi arasındaki faz sınırında oluşmaktadır. Sıvı bağlantısında
da küçük bir potansiyel bulunur; bu nedenle M1 sulu ve M2 sulu çözeltileri
arasına da dik bir çizgi konur. Katot, elektrolit çözeltisini M2 elektrottan
ayıran başka bir dik çizgiyle sembolik olarak tanımlanır.
Bir hücrede tuz köprüsünün varlığı iki dik
çizgi ile belirtilir; bu işaret potansiyel farkının yüzeylerin her birinde
oluştuğunu gösterir. Tuz köprülü bir hücre diyagramı aşağıdaki gibi gösterilir:
M1 (k) | M1+2(x M) || M2+2(x M) | M2 (k)
2.
Elektrokimyasal Bir Hücrede Doğru Akım (DC)
Elektrik, bir hücrede iyonların bir yerden başka bir yere
göç etmesiyle taşınır. Genel bir tarif olarak, metalik iletkenlerde Ohm kanunu
yazılır.
Burada I akım (amper), E iyonların hareketini gerçekleştiren
potansiyel farkı (volt) ve R de elektrolitin akıma karşı gösterdiği dirençtir
(ohm). Direnç çözeltideki iyonların cinsine ve konsantrasyonlarına bağlıdır.
Sabit bir potansiyel altında, bir çözeltideki çeşitli
iyonların hareket hızlarının farklı olduğu deneysel olarak saptanmıştır.
Örneğin, protonun hareket hızı (veya akışı) sodyum iyonuna göre yedi kat,
klorür iyonuna göre beş kat daha fazladır. Bu nedenle bir çözeltideki iyonların
elektrik iletimine katkıları birbirinden farklıdır. Bunu açıklamak için Şekil-4a'da
görülen bir hücreyi inceleyelim.
Hücre üç bölme gibi düşünülebilir; her bir bölmede altı
hidrojen iyonu ve altı klorür iyonu bulunsun. Bir bataryadan katoda altı
elektron gönderilsin; katotta üç molekül hidrojen molekülü oluşurken anotta da
üç molekül klor meydana gelir (Şekil-4b). Elektrot bölümlerinden iyonların
ayrılmasıyla oluşan yük dengesizliği pozitif iyonların negatif elektrota,
negatif iyonların da pozitif elektrota doğru göçmesiyle yeniden kurulmaya
çalışılır.
Şekil-4: Altı
elektronun akımından oluşan değişiklikler
Proton, klorür iyonuna kıyasla beş kez daha hareketli
olduğundan elektroliz esnasında anot bölümüne beş proton yer değiştirirken
katotta anoda doğru bir klorür iyonu akar. Akımın altıda beşini hidrojen iyonu
altıda birini ise klorür iyonunun hareketi oluşturur.
İncelenen hücrenin her bir bölümüne ayrıca 100 potasyum ve
nitrat iyonu ilave edilmesi halinde elektroliz sonunda oluşan yük dengesizliği
hidrojen, klorür, potasyum ve nitrat iyonlarının seçimli olarak göç etmesiyle
giderilir. Hücreye ilave edilen KNO3 tuzunun konsantrasyonu çok
fazla olduğunda denge tercihen potasyum ve nitrat iyonlarının hareketiyle
kurulur; hidrojen ve klorür iyonları, sadece elektrotların yüzeylerindeki akımı
sağlarlar.
Bir hücreye doğru akım (dc) potansiyeli uygulandığında,
iletim için anotta bir yükseltgenme ve katotta bir indirgenme reaksiyonu
olmalıdır. Böyle işlemlere ve akımlara "faradaik" iletme denir.
Değişken akım (ac) potansiyeli uygulamasında ise hem faradaik hem de faradaik
olmayan iletim söz konusudur.
Faradaik
Olmayan Akımlar: Faradaik
olmayan akımlar, elektrot-çözelti yüzeyleri arasında bir elektriksel çift
tabaka oluşmasından kaynaklanır. Bir elektrolite daldırılmış olan metalik bir
elektrota potansiyel uygulandığında
oluşan ani akım, metal yüzeyindeki negatif akımı artırıcı (veya
azaltıcı) etki yapar.
Şekil-5:
Potansiyel uygulaması sonucunda elektrot yüzeyinde oluşan elektriksel çift faz
İyonik hareketlilik nedeniyle elektrot çevresindeki
çözeltide zıt yüklü iyonlar toplanır. Bu etki Şekil-5a'da gösterilmiştir. Yüklü
faz iki kısımdan oluşur: (1) iyonların çok yoğun olduğu iç faz (d 0 -d 1 arası); bu bölgede elektrot yüzeyinden uzaklaştıkça
potansiyel doğrusal olarak azalır, (2) iyonların kısmen yoğun olduğu faz (d 1
-d 2 arası); burada potansiyel azalması
eksponensiyaldir (üstel fonksiyonlu). Eğrilerin durumu Şekil-5b'de
görülmektedir. Yükün bu homojen olmayışı durumu elektriksel çift tabaka terimi
ile tanımlanır. Çift tabakanın bir doğru akım potansiyeli ile oluşması halinde
yaratılan ani akım bazı faradaik işlemler bulunmazsa az sonra sıfıra düşer
(elektrot polarize olur).
Değişken akım potansiyeli uygulamasında ise her yarım
devirde bir şarj yükü değişeceğinden elektrot yüzeyine önce negatif, sonra
pozitif iyonlar çekilir. Bu iyonik hareketler sonucunda elektrik enerjisi
harcanır ve sürtünme ısısına dönüşür. Böylece her bir elektrot yüzeyi
kapasitansı oldukça büyük (birkaç yüz ile birkaç bin mikrofarad/cm2)
bir kondansatör gibi davranır. Kapasitans akımı frekans ve elektrotun büyüklüğü
ile artar; bu değişkenler kontrol altında tutularak bir hücreden akan tüm,
değişken akım faradaik olmayan bu işlemle elektrot yüzeyine taşınabilir.
Bir
Elektrolit Çözeltisinde Değişken Akım: Bir kaç bin devir/saniyeye kadar olan frekanslar için oluşan
değişken akım iyon hareketlerinden bağımsızdır. Hareketin yönü her
yarım-devirde bir değişir. Frekansların çok yüksek olması durumunda ise
elektriğin önemli bir kısmı ikinci bir mekanizma ile taşınır; bu mekanizma
dielektrik ortamın elektriksel polarizasyonundan meydana gelir. Burada voltaj
değişikliği, ortamdaki moleküllerin "tesirle polarizasyonuna" ve
"yönlenme polarizasyonuna" neden olur. Birinci durumda, bir molekül
çekirdeğinin etrafını saran elektron bulutunun bozulması geçici bir
polarizasyona neden olur; ikinci durumda ise kararlı bir diod momenti bulunan
moleküller elektrik alanı ile düzenli bir şekle girerler. İki mekanizmada da
akım, değişken voltaj sonucu oluşan işlemlerdeki periyodik değişmelerden
meydana gelir.
Dielektrik akım ortamın dielektrik sabitlerine bağlıdır ve
frekansla doğru orantılıdır; bu tür akım sadece radyo frekanslarında (106
Hz) önemlidir.
Akım yönü değişikliği ile elektrokimyasal reaksiyonun ters
yöne çevrildiği hücreye (veya elektrota) "tersinir" hücre denir.
Şekil-1 ve Şekil-2'de görülen hücreler tipik birer tersinir bir hücre olarak
çalışabilir.
Şekil-(1)’de görülen galvanik hücrede bakır elektrotu katot,
çinko elektrotu anottur.
Bu hücreye, bir dış kaynaktan yeterli miktarda (1.1 volttan
daha yüksek) potansiyel uygulaması halinde hücre, elektrolitik hücre şeklinde
çalışır; elektron akımı ters yöne döner; bakır elektrotu anot, çinko elektrotu
katot olmuştur.
Şekil-2'de görülen galvanik hücre 0.46 V kadar potansiyel
üretir.
0.46 V dan daha yüksek potansiyel üreten bir batarya,
negatif ucu hücrenin platin elektrotuna bağlanarak devreye konulursa, elektron
akımı ters yöne döner; bu durumda gümüş elektrot anot, platin elektrot katot
olmuştur.
Eğer, Şekil-1’deki çinko elektrotunun bulunduğu bölmeye az
miktarda seyreltik asit ilave edilirse, reaksiyon tersinmez olmaya yatkınlaşır.
Bu durumda potansiyel uygulamasıyla katotta metalik çinko toplanmaz, bunun
yerine aşağıdaki reaksiyona göre hidrojen gazı çıkar:
Aşağıda tuz köprülü bazı tersinir hücre örnekleri verilmiştir.
5. Konsantrasyon Hücreleri
Yarım hücrelerinde
aynı elektrotlar olan, fakat elektrolit konsantrasyonları farklı olan
hücrelerdir.
Şekil-6: Bir konsantrasyon hücresinin şematik görünümü
Bu hücrenin
potansiyeli (E0hücre) Nernst eşitliğiyle hesaplanır.
ÖRNEK. 2
(a) Şekil-7(a)’daki voltaik hücre için
Nernst eşitliğinden yararlanılarak Ehücre değerinin bulunması.
(b) Şekil-7(b)’de verileni voltaik
hücreyle AgI bileşiğinin Ksp değerinin tayin edilmesi.
Şekil-7:
Örnek-(2) voltaik hücreler
Çözüm:
(a): Hücre diyagramı:
Konsantrasyonlar:
(b) Şekil-7(b)’de
verileni voltaik hücreyle AgI bileşiğinin Ksp değerinin tayin edilmesi.
Hücre için Nernst eşitliğinden Ag+ iyonlarının konsantrasyonu bulunur, ve çözünürlük eşitliğinden denge sabiti hesaplanır.
Çözüm:
x = doygun gümüş iyodür
çözeltisindeki [Ag+]