Nanokompozitler (nanocomposites)


Şekil-1: Doğal ve el yapımı maddeler/malzemeler


Şekil-2: Nanoyapılı malzemelerin sınıflandırılması

Şekil-3: Nanomalzemelerde nanoskala

Nanomalzemeler doğanın her yerindedir, çevrenin parçalarıdır. En popüler Nanomalzeme odundur. Odunun yapısı hiyerarşik bir skala gösterir; en büyük skalada kısa fiberler (20-30 μm çap, 2-5 mm uzunluk), orta skalada nanofiberler (<100 nm çap, >1 mm uzunluk), ve en küçük skalada kristalitler (<5 nm genişlik, <300 nm uzunluk) bulunur. Mekanik özellikler yapının küçülmesiyle yükselir; yumuşak yapıdan odun nanokristallere doğru gidildiğinde, örneğin, elastiklik özelliği 12 kat, kuvvet ise 100 kat yükselir.

Doğadaki diğer Nanomalzemeler grubu lignoselüloziklerdir. Tipik örnekler olarak kollajen fibriller (hayvansal orijinli), nanofiberler (odun, bitki, tahıl veya bakteriyel kaynaklı), kristaller veya whiskerler (odun, bitki, ekin kaynaklı) gösterilebilir.

Nanoteknoloji, küçük boyutlardaki yapıların fevkalade özelliklerini kullanılabilir hale getirebilmek için geliştirilmiş yöntemlerle nanometre (atomik/moleküler) skalada yapılardan çeşitli malzemeler, aletler ve makinelerin yapımına olanak veren teknolojilerdir.

Bir nanometre, bir metrenin milyonda biridir (10-9 m); yani, insan saç telinin çapının 100 000’de biri, kırmızı kan hücresinin binde biri ve DNA’nın yarısı kadar bir büyüklüktür. Nanomalzemelerin boyutsal morfolojilerine göre nanokompozitler 0D, 1D, 2D ve 3D yapılarda olabilir. Bulk (kütle) malzemeler nano skala yapı bloklarından yapılır veya nano skala nanoyapılardan meydana gelir. Bulk malzemelerin (çevrede görülen büyük parçalar) fiziksel özellikleri makroskobiktir; yani aynı veya süreklidir. Kum tanecikleri gibi mikron büyüklüklerdeki malzemeler de benzer fiziksel özellikler gösterir. Fakat taneciklerin büyüklüğü nano boyutlara düştüğünde davranışları klasik fizik ilkeleriyle (hareket, enerji, v.s.) açıklanamaz; artık kuantum mekanik ilkeleri söz konusu olur. Bir malzemenin nano skaladaki örneğin, optik, mekanik ve elektriksel özellikleri makroskaladaki (bulk hali) değerlerinden çok farklı, hatta tam tersi bile olabilir. (Şekil-1, 2 ve 3)

Nanomalzemeler, nanobilim ve nanoteknolojinin köşe taşlarıdır. Nanoyapı bilimi ve teknolojisi, son yıllarda dünyadaki araştırma ve geliştirme çalışmalarının yoğunlaştığı geniş ve disiplinler arası bir alandır. Şekil-4‘de bilim ve teknolojinin yüz yıllık bir projeksiyonu şematik olarak gösterilmiştir.


Şekil-4: Bilim ve teknolojinin gelişimi ve geleceği


Nanoteknolojinin Dünü, Bugünü, Yarını

İnsanlık nanoteknolojiyi 2000 yıl öncesinden bu yana kullanmaktadır. 1700 yıl önce Romalılar altın ve gümüş nanopartiküller kullanarak içki kupaları, 1600 yıl önce Arap zanaatkarlar nanoborular ve nanoteller kullanarak çelik kılıçlar yapmışlardır. Rönesans döneminde İtalyanlar 500 yıl kadar önce dekoratif tabakların yapımında nanoteknoloji prosesleri uygulamışlardır.


1827
İlk fotoğraf (ışığa hassas nanopartiküllerin görüntülere dönüşmesi).
1856
Michael Faraday ilk metalik (altın) kolloidleri keşfetti/üretti.
1959
Feynman, atomik hassasiyete sahip moleküler sistemleri tanımladı. “There's Plenty of Room at the Bottom"
1974
Taniguchi, bir makalesinde, “nanoteknoloji” terimini kullandı.
1977
Drexler, moleküler nanoteknoloji kavramını ileri sürdü.
1981
STM (Scanning Tunneling Microscope) icat edildi.
1985
Buckyball (küresel fullaren) keşfedildi.
1986
AFM (Atomic Force Microscope) keşfedildi.
1987
İlk protein mühendisliği açıldı.
1988
İlk üniversite dersi açıldı. Nano skalada foton emisyonu ölçüldü.
1989
İlk ticari AFM (Atomik Fors Mikroskop) yapıldı.
1990
İlk nanoteknoloji journal yayımlandı.
1991
“Bottom up” çalışmaları başladı. Karbon nanotüp (CNT) yapıldı.
1993
İlk Feynman ödülü verildi. Tek duvarlı karbon nanotüp yapıldı.
1996
NASA nanoteknoloji çalışmalarına başladı. Oda sıcaklığında atom manüplasyonu gerçekleştirildi.
1997
İlk şirket kuruldu (Zyvex). İlk nanorobotik sistem dizayn edildi.
1998
İlk DNA-bazlı nanomekanik sistem yapıldı
1999
İlk nano-ilaç kitabı basıldı. İlk güvenlik kılavuzu çıkarıldı.
2000
“Nano-Nose” yapıldı.
2001
Tek molekül elde edildi. Bilgisayar devresi yapıldı.
2002
Molekül kaskadları yapıldı.
2003
3D Nanopartiküller yapıldı.
2006
Komple CNT integre devre yapıldı.
2007
"Airgap" Teknoloji. Nano skala MRI (Magnetic Resonance Imaging). Impact Ionization Field Effect Nanowire Transistor. Atomik anizotropi ölçüldü. Molecular Logic Switch. Nanoprinting.
2010
DNA-bazlı robotik sistemin başlangıcı.
2011
Nanoprosesörler için ilk programlanabilir nanotel devreler yapıldı. Karmaşık bir yolda DNA moleküler robotların yürümeyi öğrenmesi. Silikon bir yüzeyde silikon dimerlerin mekanik manüplasyonu.
~2020
İlk Moleküler Assembler geliştirilmesi
~2040
İlk "zihin güncellemesi" (mümkün olabilirse.)

Nanomalzeme: Nanomalzeme, en az bir yönde nano skalaya sahip olan yapısal ünitelerdir. Nanomalzemelerin üretiminde fiziksel ve kimyasal (ıslak) metotlar kullanılabilir. Her iki metotta da top down (kütleden-nanoboyuta-malzemeye) ve bottom-up (nanoboyuttan-malzemeye) yöntemler uygulanabilir. Fiziksel ve kimyasal Nanomalzeme üretim metotları Şekil-5‘de şematik olarak gösterilmiştir.

Nanomalzemelerin Tanımlanması: Nanomalzemelerin karakterizasyonunda uygulanan çeşitli yöntemler vardır; yapısal, elektrik, magnetik ve mekanik özellikleri Nanomalzemelerin tanımlanmasını sağlayan genel metotlardır. Yapısal karakterizasyonla Nanomalzemenin morfolojisi (şekli ve boyutu), atomların düzenlenmeleri (kristal yapı) ve malzemenin kompozisyonunun tayiniyle ilişkilidir. Optik tanımlamalarda nanoyapının ışık emisyonu ve ışık absorbsiyon özellikleri incelenir. Nanomalzemenin elektrik özellikleri elektrik iletkenliği ve foto-iletkenlik gibi bazı özel testlerle saptanır. Magnetik özelliklerin belirlenmesinde ise özel mikroskoplar ve kuantum interferens sistemlerden yararlanılır (Şekil-6).

Nanomalzeme Tipleri: Nanomalzemeler genellikle dört grup altında toplanabilir: Karbon bazlı malzemeler, metal bazlı malzemeler, dendrimerler ve nanokompozitler (Şekil-7). Karbon bazlı malzemeler çoğunluğu karbon karbon olan malzemelerdir; içi boş küreler, elipsoidler, veya tüpler gibi. Küresel ve elipsoid formlar fullarenler, silindirik formlar ise nanotüpler olarak tanımlanır. Metal bazlı malzemelere tipik örnekler olarak kuantum dotlar, nanoaltın, nanogümüş ve nanooksitler (titanyum oksit gibi) gösterilebilir. Dendrimerler, dallanmış ünitelerden sentezlenen nanoboyutlu polimerlerdir. Bir dendrimerin yüzeyinde sayısız zincir uçları bulunur; bunlarla özel kimyasal fonksiyonlar içeren yapılar (katalistler de dahil) oluşturulabilir. Nanokompozitler nanotakviye malzemelerin (nanopartiküller, nanotüpler, v.s.  ) büyük, bulk malzemelerle (matrisler) uygun metotlarla bir araya getirilmesiyle sentezlenen Nanomalzemelerdir.

Şekil-5: Nanomalzeme üretim metotları

Şekil-6: Nanomalzemeleri tanımlama teknikleri

Şekil-7: Çeşitli Nanomalzeme tipleri

Kompozitler (makro ve mikro), istenilen özelliklerin sağlanabilmesi için çeşitli fazların (matris, dispers, arayüz gibi) uygun düzeylerde bir araya getirildiği çok fazlı kombinasyonlardır. Matris sürekli fazdır, gerilimi diğer fazlara transfer ede ve fazların çevresel etkilerden korunmasını sağlar; polimer, metal, seramik olabilir. Dispers faz çeşitli şekil ve formlardaki tanecikler, fiberler ve yapısal malzemelerdir; kompozitte matrisin özelliklerini geliştiren fazdır. Arayüz bölge, kompozitin son özelliklerini belirleyen elamanı olduğundan son derece önemlidir. Kompozitin verimli olabilmesi için fazların biraraya gelip yüzey arasında bağlanmaları gerekir.

Nanokompozitler, kompoziti oluşturan bir veya daha çok fazın nano skala (<100 nm) boyutlarında olduğu bir malzemeler sınıfıdır. Nano skala bir fazın ilavesindeki genel düşünce, çeşitli bileşenler arasında bir sinerji yaratılarak malzemeden istenilen yüksek performans özelliklerine ulaşabilmektir. Nanokompozitlerde kullanılan inorganik komponentler üç-boyutlu yapılarda (zeolitler gibi), iki-boyutlu tabakalı malzemeler, bir-boyutlu ve sıfır boyutlu malzemeler olabilir. Malzeme boyutlarının nanometre seviyelere düşürülmesinin direkt etkilerinden biri, elektronların hareketinin sınırlandırılmasıyla kuvantizasyon etkilerinin ortaya çıkmasıdır. Bu durumda yapının boyutlarına bağlı olarak farklı enerji seviyeleri oluşur ve özellikleri bulk malzemeden farklı yapay yapılar hazırlanabilir. Yapısal kompozisyonun ve boyutların kontrol edilebilmesiyle, özel uygulamalara yönelik malzemelerin yapılması mümkün olabilmektedir.

Partikül boyutlarının nanometre seviyeye ulaşmasıyla kompozitteki arayüzde etkileşimler çok yükselir, dolayısıyla malzemenin özellikleri fevkalade gelişir.

Takviye malzemenin yüzey alanı/hacim oranı nanokompozitin yapı-özellik ilişkisini belirler. Partikül boyutu, nanokompozit sistemlerin özelliklerinde önemli değişikliler sağlar; katalitik aktivite (<5 nm), sert magnetik malzemeleri yumuşatma (<20 nm), refraktif indekste değişiklik (<50 nm), elektromagnetik özelliklerde değişiklik (<100 nm), kuvvet ve dayanıklılık artırma (<100 nm), sertlik ve plastiklikte modifikasyon (<100 nm) gibi özellikler partikül boyutlarıyla gerçekleştirilebilir.