Raman Spektroskopisinin Teorisi (theory of Raman spectroscopy)

Raman spektra bir örneğin, kuvvetli bir görünür monokromatik ışın kaynağı ile ışınlandırılmasıyla elde edilir. İlk çalışmalarda bir civa arkı kullanılmıştır; şimdi yüksek şiddetli gaz veya katı lazer kaynakları kullanılmaktadır. Işınlandırma süresince saçılan ışının spektrumu uygun bir görünür-bölge spektrofotometre ile, çoğunlukla 900 açıda ölçülür. Raman hatlarının şiddetleri çoğu zaman kaynağın %0.01'i kadardır; bu durum algılama ve ölçmelerde bazı deneysel sorunlarla karşılaşılmasına neden olur.


1. Raman Spektranın Uyarılması

Şekil-1(b)'de şiddetli bir civa arkı ile uyarılmış karbon tetraklorürün Raman spektrumu görülmektedir. Raman pikleri 218, 324, 459, 762, ve 790 cm-1 ‘de bulunur. Kaynağın spektrumu (referans) Şekil-1(a)'da verilmiştir.


Şekil-1: (a) Bir civa arkının, ve (b) CCl4’ün Raman spektrumu


Görüldüğü gibi (a) daki iki civa hattı, normal Rayleigh saçılması sonucu (b) deki spektrumda da ayni dalga boyunda çıkmıştır. Ayrıca 404.7 ve 435.8 nm’lerdeki iki şiddetli civa hatlarından daha uzun dalga boylarında beşer hattın bulunduğu iki hat takımı bulunur. Her Raman hattı takımının kendisine yakın olan civa hattı tarafından uyarıldığı kabul edilirse, her iki takımda bulunan hatlar arasındaki dalga sayıları (cm-1) farklarının birbirine eşit olduğu görülür. 404.7 nm deki s = 24710 cm-1 hattı, 24492, 24386, ve 24251'de Raman hatları çıkarır. Şekil-1(b)'nin alt skalasında gösterildiği gibi bu hatların Raman kaymaları (Ds) 218, 324, ve 459 cm-1 'dir. 435.8 nm (s = 22946 cm-1) hattının sağ tarafında da ayni Raman kaymalarında üç hat bulunur. Ayrıca her iki takımda Ds =762 ve Ds =790 cm-1 'de ilave hatlar vardır.

İki civa hattının sol taraflarında da birer takım az şiddetli hatlar oluşur (404.7 nm nin solundaki band takımı şekilde gösterilmemiştir). Bu takımlardaki hatlar arasındaki dalga sayısı farkları, sağ taraftakilerle aynıdır.

Düşük enerjilerdeki Raman spektral hatlarının görünümü fluoresans deneylerinde gözlenen hatlara benzer; bu nedenle bu yöndeki Raman kaymalarına bazan " Stokes kaymaları" denir. İki olay (Raman ve fluoresans) temelde farklı işlemlere dayanır; bu sebepten fluoresans ve Raman spektrada ayni terimlerin kullanılması şansızlık kabul edilebilir. Yüksek enerji yönündeki kaymalara "anti-Stoke" kaymalar denir. Anti-Stoks hatlar, daima, karşılığı olan Stoks hatlardan daha zayıftır.

Raman spektra, saçılmayı sağlayan moleküller için özeldir ve bu nedenle de analitik çalışmalarda önemlidir. Spektra, dalga sayısı "kayması" Ds 'nün kaynak hattına göre grafiğe alınmasıyla çizilir. Stokes pikleri çok şiddetli pikler olduğundan,  Ds ( cm-1 cinsinden kayma) düşük dalga boylarına göre değerlendirilir. Yani,

Ds= ss -s

ss özel kaynak hattının dalga sayısı (cm-1), s Raman pikinin dalga sayısıdır. Şekil-2’de l = 488 nm (s = 20492 cm-1) lazer ile uyarılmış CCl4’ün Raman spektrumu görülmektedir. Raman hatlarının üstünde verilen sayılar Raman kayma değerleridir (Dn cm-1).


Şekil-2: CCl4’ün Raman spektrumu


Raman Piklerini Oluşturan Geçişler: Raman spektrayı karakterize eden farklı enerji kaymaları kuvantize enerji geçişlerinin varlığını gösterir. Bu kaymalar, ışının elektrik alanının örneğin elektronları ile etkileşerek periyodik polarizasyon ve depolarizasyona sebep olması şeklinde açıklanır. Sonuçta ışının enerjisi bozulmuş (distorsiyon) tanecikler halinde bir an "fiili" bir halde alıkonur. Bu işlemin enerjileri Şekil-3'ün sol tarafındaki iki dik okla (1,2) gösterilmiştir; etkileşimlerde, absorbsiyonun tersine, daha yüksek enerji seviyesine geçiş yoktur.

Şekil-3’deki ikinci ok fotonlar ve ısıl olarak birinci titreşim seviyesine uyarılmış bir molekül arasındaki etkileşimi gösterir. 10-15 –10-14 saniye kadar bir alıkonma süresinden sonra tanecikler kendi temel hallerine dönerler (3 ve 4), bu sırada her yönde kaynakla ayni enerjide ışın yayarlar. Bu ışının demetle açı yaparak geçirilen küçük bir bölümü Rayleigh saçılmasına uğrar.

Bazı koşullar altında molekül bozulmuş veya fiili halden, temel halin birinci uyarılmış titreşim seviyesine geçebilir (5). Bu geçişte emitlenen frekans, temel hal ve birinci titreşim seviyesi arasındaki enerji farkı (DE) kadar (kuvantize miktarda) daha düşük olur. Yani,


yazılabilir. n ve ns sırasıyla, Raman pikinin ve kaynak pikinin frekansları, h Planck sabitidir.

Şekil-3'nin sağında (6) görüldüğü gibi, ışının başlangıçta kendi birinci titreşim seviyesinde bulunan bir molekül ile etkileşimiyle anti-Stokes saçılma olur. Sonuçtaki emisyonun frekansı, eğer bozulmuş tanecikler temel titreşime geri dönerlerse, DE'nin miktarı kadar artar. Birinci uyarılmış haldeki moleküllerin miktarı, oda sıcaklığındaki temel halde bulunan miktardan daha az olduğundan anti-Stoke ışın Stoke'lardan daha zayıftır.


2. Raman Etkisi Yapan Titreşim Şekilleri

Raman etkisinden sorumlu olan geçişler infrared absorbsiyon için olanlarla ayni tiptedir; her iki teknikte de bir molekülün temel hali ve birinci titreşim hali arasındaki geçişler söz konusudur. Bu nedenle bir molekül için bir Raman çalışmasında gözlenen "enerji kaymaları", onun infrared absorbsiyon bandlarının "enerjilerine" eşitse bu titreşim şekli hem infrared absorbsiyon hem de Raman saçılmasına karşı aktiftir.


Şekil-3: Rayleigh ve Raman spektranın kökeni


Şekil-4 ve 5'de bu iki tip spektranın benzerliği gösterilmiştir; iki bileşiğin birbirine eşit s  ve Ds değerlerinde birkaç piki vardır. Ancak, her iki-spektrumda da bulunan piklerinin relatif büyüklükleri birbirinden çok farklıdır; ayrıca spektrumun birinde bulunan bazı pikler diğer spektrumda yoktur.

Bir Raman ve bir infrared spektrum arasındaki farklılıklar, temel mekanizmalar düşünüldüğünde, sürpriz değildir; infrared absorbsiyon molekülün bir titreşim şeklinde dipol momentte veya yük dağılımında bir değişiklik olmasını gerektirir. Sadece bu koşulda ayni frekanstaki ışın molekülle etkileşir ve onu uyarılmış bir titreşim haline yükseltir. Tersine saçılma olayında, moleküldeki bir bağ etrafında dağılmış olan elektronlar ani bir esnek bozulmaya uğrarlar, sonra bağ normal haline dönerken her yönde ışın re-emisyonu (yayılma) olur. Bozulmuş haldeyken molekül geçici olarak polarize durumdadır; böylece relaksasyon ve re-emisyonla kaybolan, ani bir tesirle dipol oluşur.

Bir bağın saçılmaya karşı etkinliği elektronların normal konumlarından bozulmaya olan eğilimlerine bağlıdır, buna bağların "polarize olabilme" özelliği denir; elektron yoğunluğunun artması bağ kuvvetinin artması, ve bağ uzunluğunun azalması, polarize olabilme özelliğinin azalmasına neden olur. Saçılan ışında Raman kayması olabilmesi için, dipol moment değişikliğine değil, "polarize olabilmede değişikliğe" gereksinim vardır; yani, bir titreşim şeklinin Raman aktifliği onun infrared aktivitesinden çok farklıdır. Örneğin, azot, klor, veya hidrojen gibi homonükleer bir molekülün, ne denge konumunda, ne de iki çekirdek arasındaki uzaklığını değiştiren bir gerilme titreşimi durumunda, dipol momenti yoktur. Bu nedenle titreşim frekansı ışınının absorbsiyonu gerçekleşemez. Diğer taraftan, böyle bir molekülün iki atomu arasındaki bağın polarize olabilmesi, gerilme titreşimleri ile periyodik olarak, en yüksek ayrılmada bir maksimuma ve en fazla yakınlaşmada bir minimuma ulaşarak, faz içinde değişir. Bu titreşim şeklinin frekansında bir Raman kayması oluşur.


Şekil-4 ve 5: Mesitilen ve inden için Raman ve infrared spektrumların kıyaslaması


Birleşen titreşim şekillerinin IR ve Raman aktifliklerini, karbon dioksit için inceleyelim. Simetrik şekilde (Şekil-6a), iki oksijen atomu da ya merkez karbon atomuna doğru veya merkez karbon atomundan ters yöne doğru hareket ettiklerinden dipolde bir değişiklik olmaz; bu titreşim şekli infrared inaktiftir. Oysa, bağların bozulması, bağların uzamasıyla kolaylaşırken kısalmasıyla zorlaşacağından polarize olabilme özelliği, titreşimle ayni fazda dalgalanır; sonuç bu şeklin Raman aktif olmasını sağlar.

Şekil-6(b)'de karbon dioksitin, simetrik titreşim şekli ile, faz içindeki dipol moment dalgalanması gösterilmiştir; bu titreşim şeklinden bir IR absorbsiyon piki oluşur. Titreşim sırasında polarize olabilme özelliği de değişir, denge konumunda bir maksimuma, ve her iki titreşim ucunda bir minimuma ulaşır. Ancak, polarize olabilme özelliğindeki dalgalanmalar titreşim değişiklikleri ile ayni fazda olmayıp frekansın iki katında meydana gelir. Sonuçta bu asimetrik titreşimlerde Raman saçılması oluşamaz.

Karbon dioksitin iki kesilmiş titreşim şeklinden de bir dipol değişikliği ve böylece bir IR absorbsiyon meydana gelir. Bu durumda da polarize olabilme özelliğindeki değişiklik titreşim frekansında değil iki katı olan bir değerde gerçekleşir; dolaysıyla bu iki titreşim şekli Raman saçılması üretmezler.


Şekil-6: Karbon dioksitin iki titreşim şeklinin  Raman ve infrared aktiflikleri


Bu örneklerde Raman ve infrared spektralar birbirini tamamlarlar, her biri moleküdeki ayrı bir titreşim takımını tanımlar. Hem Raman ve hem de infrared aktif olan titreşim şekilleri de vardır. Böyle durumlarda iki spektradaki pikler ayni enerjilerde çıkarlar. Karşılıklı piklerin relatif şiddetleri farklı olabilir, çünkü iki mekanizmadaki geçiş olasılıkları birbirinden farklı olabilir.


3. Raman Piklerinin Şiddeti

Bir Raman pikinin şiddeti veya gücü karmaşık bir yolla molekülün polarize olabilme özelliğine, kaynağın şiddetine, ve aktif grubun konsantrasyonuna bağlıdır. Absorbsiyon olmadığı durumda Raman emisyonunun gücü, kaynağın frekansının dördüncü kuvvetiyle artar; abcak ultraviyole ışınlandırmada parçalanma olasılığı nedeniyle, bu bağıntı nadiren bir avantajdır. Raman şiddetleri, çoğunlukla, aktif taneciklerin konsantrasyonu ile orantılıdır. Bu bakımdan Raman spektroskopisi, konsantrasyon-şiddet bağıntısının logaritmik olduğu absorbsiyon spektroskopi-sinden çok, fluoresans spektroskopisine benzer.

Cihaz: Modern Raman spektroskopisi cihazı üç kısımdan oluşur, bunlar: şiddetli bir kaynak, bir örnek aydınlatma sistemi ve uygun bir spektrofotometredir. Raman spektrometreler dizayn yönünden klasik UV/görünür dispers enstrümanlara benzer; çoğunda çift grating sistem bulunur ve transduser olarak fotomultiplierler kullanılır. Fourier transform Raman spektrometrelerde soğutulmuş germanyum veya çok kanallı transduser sistemler bulunmaktadır.

Kaynaklar: : En çok kullanılan Raman kaynağı 50 mW güçte sürekli çalışan helyum/neon lazeridir. Lazer ışını 632.8 nm'de üretilir. Daha düşük-şiddetteki hatlar uygun dar band filtrelerle uzaklaştırılmalıdır.


Şekil-7: FT-Raman cihazının şematik görünümü


Başka bir yöntemde lazer olmayan hatların lazerden daha çabuk sapma özelliğinden yararlanılır; kaynak ile giriş slitinin arasındaki mesafe artırılarak bu tip ışınların slite gelmeden önce uzaklaştırılması sağlanır. Özellikle daha yüksek hassasiyet istendiğinde 488.0 ve 514.5 nm'de hatları olan Ar-iyon lazerleri kullanılır. Raman saçılma şiddetinin, uyarıcı kaynak frekansının dördüncü kuvvetiyle değişmesi nedeniyle, 488 nm deki argon hattı, ayni giriş gücünde, He/Ne kaynağı ile uyarılan hatlardan ~üç kat daha şiddetli raman hatları verir.


Şekil-8: Antrasenin, (a) geleneksel Raman cihazı ile, ve (b) Fourier Transform-Raman  cihazı ile alınmış spektrumları


Raman spektroskopi için bazı lazer kaynakları: Argon iyon (488.0 veya 514.5 nm), kripton iyon (530.9 veya 647.1 nm), helyum-neon (632.8 n), diod (785 veya 830 nm) ve Nd-YAG lazer (Y3Al5O12): 1064nm.

Örnek-Aydınlatma Sistemleri: Raman çalışmalarda örnek hazırlaması infraredde olduğundan daha basittir, çünkü ölçülen dalga boyu farkları iki "görünür" frekanstadır. Bu nedenle pencereler, mercekler, ve diğer optik malzemeler camdan yapılır. Ayrıca, kaynak küçük bir alan üzerine tam olarak odaklanmıştır ve emitlenen ışının bir yarık üzerine en etkin şekilde odaklanması sağlanmıştır.

Raman Spektrofotometreler: İlk Raman çalışmalarında, spektranın fotoğraf filmlerine veya levhalarına kaydedildiği, prizma spektrografları kullanılmıştır. Bunlarda şiddetler, oluşan hatların koyuluk derecelerine göre saptanır. Şimdi kullanılan Raman spektrofotometrelerde pik şiddetlerini kaydeden fotomultiplierler bulunur. Bunların dizaynları UV ve görünür ışık absorbsiyon spektrofotometrelerden çok farklı değildir. Çoğunda, dedektöre ulaşan istenmeyen ışını minimuma indirmek için çift monokromatör kullanılır. Ayrıca, kaynağın şiddetindeki dalgalanmaların etkilerini dengelemek için bir ayırıcı-demet dizaynından yararlanılır.


Şekil-9: Değişik lazer uyarma kaynaklarıyla elde edilen Raman spektrumları


Şekil-10: İki örnek uyarma sistemi


Bu durum çok küçük örneklerin bile incelenmesine olanak verir. Çok kullanılan sıvı örnek tutucusu sıradan bir cam erime-noktası kapiler tüptür.

Çok çeşitli örnek yerleştirme yöntemlerinden ikisi Şekil-10'da görülmektedir. Cidarlarında Raman ışınının yansımasıyla ilgili detayların görülebilmesi için (b)'deki tüp gerçek boyutundan daha büyük çizilmiştir; gerçekte, ise 5 cm uzunluğunda ve dış çapı 1 mm olan bir kapiler tüptür.

Seyreltik gaz çözeltilerinde olduğu gibi çok zayıf sinyaller alındığında hücre lazer kaynağının aynaları arasına konulur; böylece yüksek uyarma gücü ile elde edilir. Şekil-11(a)’da görülen Raman spektrometrede örnek bir monokromatik ışık kaynağıyla aydınlatılır. Bir filtreden geçtikten sonra çıkan lazer ışını bir grating tarafından dağıtılır ve bir CCD (dedektör) çip üzerinde görüntülenir.


Şekil-11: (a Bir Raman spektrometrenin basit şematik görünümü, (b) Raman spektra için tipik bir optik sistemi


Raman ve İnfrared Örnek Hazırlama Tekniklerinin Kıyaslaması: Örnek hazırlama yöntemi bakımında Raman spektroskopisi IR'den daha avantajlıdır; Ramanda cam hücreler kullanılabilir, oysa IR'de kolay kırılabilen ve havadan etkilenerek bozulan kristal halidlerin kullanılma zorunluluğu vardır.

Ramanda, çözünürlüğü sınırlı olan maddeler ince toz halinde ezilir ve bir tarafı açık bir çukurluk içine konularak analiz edilebilir. Polimerler ise herhangi bir ön işlem yapılmadan doğrudan analize alınabilir; oysa, bu tip örneklerin IR çalışmalarında polimerin analizden önce film veya kalıp halinde standart bir şekilde hazırlanması gerekir.

İki yöntemdeki önemli bir diğer farklılık da suyun durumudur; suyun Raman ışını ile saçılması çok zayıf, IR absorbsiyonu ise çok kuvvetlidir. Bu özellik Raman çalışmalarda sulu çözeltilerin kullanılmasına olanak verir. Özellikle biyolojik sistemlerde, organik maddelerde, ve suyla kirlenme sorunlarında Raman yöntemi avantajlıdır. Kolloidal veya asılı tanecikler içeren sıvı örnekler lazer ışınını saçarak Raman etkisinin gözlenmesini engellerler. Bu tip çözeltilerin Raman spektrumunun alınmasından önce katı maddelerden temizlenmesi gerekir.


Raman ve İnfrared Cihazların Kıyaslaması

Optik Sistemler: Raman spektrofotometreler, cam veya kuvartz optik sistemler kullanıldığından fazla karmaşık değildir. Orta- ve uzak-infrared bölge (4000-25 cm-1) boyunca tek bir optik sistem kullanılır; tersine aynı aralığı kapsayan infrared çalışmalarda birkaç tane gratinge gereksinim vardır. Raman cihazının gratingi ise IR cihazınınkinden çok daha kaliteli olmak zorundadır, çünkü gratingin yapısı spektrayı önemli derecede etkiler.

Dedektörler ve Rezolusyon: Raman cihazlarda fotomultiplier dedektörler kullanılır. Bunların sinyal/gürültü oranı, infrared cihazlarda kullanılan ısıl dedektörlere göre daha avantajlıdır. Ayni kalitedeki Raman ve infrared spektrofotometrelerin resolüsyonları hemen hemen aynidir (~0.2 cm-1)