Işın Kaynakları (beam sources)

Spektroskopik çalışmalara uygun olması için, bir kaynağın kolay algılanabilecek ve ölçülebilecek yeterli güçte bir ışın demeti üretmesi gerekir. Ayrıca çıkışı da kararlı olmalıdır.




Bir kaynağın ışın gücü, tipik olarak, onu besleyen elektrik gücü ile üstel fonksiyonla değişir. Bu nedenle istenilen kararlılıkta ışın gücü almak için düzeltilmiş güce gereksinim vardır. Veya, bazı cihazlarda, kaynak çıkışı bir referans demeti ve bir örnek demeti olarak ikiye bölünür. Birinci demet doğrudan bir transdusere gider, ikinci demet önce örnekten geçer ve sonra kıyaslama transduserine gelir. (Bazı cihazlarda bir transduser bulunur, ve örnek ve referans demetleri ile sırayla ışınlandırılır.) İki transduser çıkışının oranı analitik parametre olarak kullanılır. Böylece kaynak çıkışındaki dalgalanmalar büyük ölçüde yok edilmiş olur.

Planck kanunu:


Stefan Boltzmann kanunu:

I = 5.6705 x 10-8 T4 W/m2

Wien displacement kanunu:

lmaks T = 2.898 10-3 m K

Kirchhoff kanunu:

Termal dengede bir cismin (veya yüzeyin) emissiviyesi, onun absorbtivitesine eşittir.

Siyah cisim:

emissivite = 1   Gri cisim: emissivite < 1


Şekil-6: (a) Siyah cisim, ve (b) termal ışın kaynakları spektrumları


Sürekli Kaynaklar

1. Termal Işın Kaynakları
IR Bölge Termal Işın Kaynakları
a. Nernst glower
400-20000 nm
IR moleküler absorbsiyon
b. Globar (SiC)
1200-40000 nm
IR moleküler absorbsiyon
c. Nikrom tel
750-20000 nm
IR moleküler absorbsiyon
Görünür Bölge Termal Işın Kaynakları
a. Tungsten (W) filament lambalar
350-2200 nm
görünür/ yakın-IR moleküler absorbsiyon
b. Tungsten halogen lambalar
240-2500 nm
UV/görünür/yakın-IR moleküler absorbsiyon
2. Gaz Deşarj Lambaları
a. H2 ark lambalar
160-380 nm
UV moleküler absorbsiyon
b. D2 ark lambalar
160-380 nm
UV moleküler absorbsiyon
c. Ksenon ark lambalar
250-600 nm
moleküler fluoresans
d. Civa ark lambalar
<300-700 nm
görünür, UV


Hat-Kaynakları

1. Gaz (buhar) deşarj lambalar (civa, pen-ray, sodyum)
UV/ görünür
atomik absorbsiyon, atomik fluoresans, Raman
2. Hollow katot lambalar (HCL)
UV/görünür
atomik absorbsiyon, atomic fluoresans
3. Elektrotsuz deşarj lambalar (EDL)
UV/ görünür
atomik absorbsiyon, atomik fluoresans
4. Lazerler
UV/ görünür /IR
Raman, moleküler absorbsiyon, moleküler fluoresans


1. Termal Işın Kaynakları

1.1. IR Bölge Termal Işın Kaynakları

a. Nernst Glower: Nernst glower infrared spektroskopide kullanılır; çalışma aralığı ~400- 20000 nm dir. Nerst glower (ZrO2, Y2O3, ThO2, CsO gibi), nadir toprak metal oksitlerinin ergitilip sıkıştırılmasıyla hazırlanmış 1-2 mm çapında ve 20 mm kadar uzunluğunda, silindir şeklinde bir malzemedir. Silindirin iki ucuna, akım geçmesi için platin teller kaynatılmıştır (Şekil-7). Malzemenin elektrik direnç katsayısı negatiftir, ve önce kırmızıya dönünceye kadar dış bir kaynakla (elektrikle) ısıtılır ve sonra istenilen sıcaklığın sağlanması için yeterli miktarda akım geçirilir. Sıcaklığın artmasıyla (~2000 K) direnç azalacağından kaynak devresi akımı sınırlayacak şekilde dizayn edilmelidir; aksi halde, glower hızla çok ısınır ve bozulur.


Şekil-7: Nernst Glowerin şematik diyagramı ve 2200 K sıcaklıktaki spektrumu


b. Globar (SiC): IR spektroskopide en çok kullanılan ışın kaynaklarından olan globarların dalga boyu aralığı, genellikle 1200-40000 nm’dir (Şekl-8a). Globarlar ~1100 K sıcaklıkta çalışan silisyum karbürden yapılmış ve bir dış ısıtma devresine gerek olmayan kaynaklardır. Bu da Nerst Glower gibi elektrikle ısıtılır, ancak direnç katsayısının pozitif olması avantajına sahiptir. Ark oluşmaması için, elektrik bağlantı noktalarının su ile soğutulması gerekir.

Globar da Nernst Glower gibi siyah cisim emisyon eğrisi verir, ancak çeşitli dalga boylarındaki relatif enerjilerinin değişik olması nedeniyle bu iki kaynağın eğrilerinde biraz farklılık vardır. Genellikle daha yüksek dalga boylarında globarın enerjileri Nernst gloweren daha yüksektir. Bu kaynaklar arasındaki seçim uygulamanın özelliklerine göre yapılır. Globar ve Nerst glowerin spektral enerjileri 5 mm’nin altındaki bölgeye kadar birbiriyle kıyaslanabilir seviyededir. Bu bölgede Globarın verdiği ışının şiddeti daha yüksektir.

c. Nikrom Tel ((veya akkor tel): Nikrom tel kaynak infrared spektroskopide kullanılır; çalışma aralığı ~750- 20000 nm dir. Bu kaynağın şiddeti, Globar veya Nerst glowere göre biraz düşüktür, fakat kullanım süresi onlardan daha uzundur. Kaynak sıkıca sarılmış spiral şeklinde akım geçirilerek ısıtılan bir nikrom (Ni+Cr) veya rodyum teldir, Seramik bir silindire kaynatılmış rodyum bir tel de benzer özellikte bir kaynak görevi yapar.


1.2. Görünür Bölge Termal Işın Kaynakları

a. Tungsten (W) Filament Lambalar: Görünür ışık ve yakın-infrared ışın için en çok kullanılan kaynak tungsten filament lambalardır. Bu kaynağın enerji dağılımı bir siyah cisme yakındır ve bu nedenle de sıcaklığa bağımlıdır. Enerji pikleri, artan sıcaklıklarda daha kısa dalga boylarına doğru kaymaktadır. Ultraviyole ışın elde edilebilmesi için çok yüksek sıcaklıklarda uyarılan bir kaynağa gereksinim vardır; örneğin, tungsten/halojen lambalar 240-2500 nm’de çalışabilen ve UV, görünür ve yakın IR absorbsiyonda kullanılabilen bir kaynaktır. Absorbsiyon cihazlarının çoğunda, tungsten filament çalışma sıcaklığı ~3000 0K dolayındadır. Bir tungsten lambanın çalışma aralığı 350-2500 nm dir. Spektrumun yakın IR bölgesinde şiddet maksimum değere ulaşır. Şekil-8(b)’de görüldüğü gibi maksimum değer yaklaşık 1200 nm dolayındadır. Görünür ışık bölgesinde, bir tungsten lambanın enerji çıkışı çalışma voltajının yaklaşık dördüncü kuvveti ile değişir.

Bu nedenle kararlı bir ışın kaynağı için voltajın yakından kontrol edilmesi gerekir. Bu amaçla sabit voltaj transformerleri veya elektronik voltaj regülatörleri (voltaj düzenleyiciler) kullanılır. Veya, lamba 6 V’luk bir pil ile çalıştırılır, pil iyi koşullarda bulundurulursa oldukça kararlı bir voltaj alınır.

b. Tungsten-Halojen Lambalar: Bu lambalar görünür ve yakın UV bölgede (240-2500 nm) çok kullanılan ışık kaynaklarıdır. Lamba filamenti, halojen olmayan lambalardan daha yüksek sıcaklıklara ( ~ 3500 K) kadar yükseltilebilir. Halojen lambalarda az miktarda iyot veya brom gibi bir halojen bulunur. Çalışma sırasında meydana gelen uçucu tungsten halojen bileşiği, tungsten üzerinde birikerek yüksek sıcaklıkta tungstenin yanmasını engelleyen bir deposit oluşturur. (Şekil-8c)


2. Gaz Deşarj Lambaları

Ark lambalar sürekli ışın kaynaklarıdır, çeşitli gazlarla doldurulabilir; örneğin, kripton, ksenon, civa, ve civa-ksenon gibi. İki tip ark lambası vardır; doğrusal ve kısa- ark lambalar. Doğrusal ark lambalar silindir şeklindedir; delik çapı 4-7 mm, ark uzunluğu 5-15 cm dolayındadır. 1-3 atm. gazla doldurulur.

Bu lambalar, spektral emisyon şekilleri lazer çubukların aborbsiyonlarıyla kıyaslanabilir olduğundan, katı-hal lazerler için pompa kaynak gibi davranırlar. Kısa-ark lambalarda elektrotlar arasındaki mesafe daha kısadır, 1 mm’den daha azdır. Bu nedenle de nokta kaynaklar gibi davranırlar.


Şekil-8: (a) Globar, (b) tungsten (W) filament lamba ve (c) bazı fluoresans, halojen ve ark lambaların spektrumları


a. Hidrojen Ark Lambalar: Ultraviyole bölgede sürekli bir spektrum, hidrojenin (veya deutöryumun) elektrikle uyarılmasıyla elde edilir. İki tip hidrojen lambası vardır. Bunlardan yüksek-voltaj lambaların potansiyeli 2000-6000 V arasındadır ve aluminyum elektrotlar arasında bir elektrik deşarjı (boşaltması) yaparlar; yüksek şiddette ışın üretilmesi halinde lambaların su ile soğutulması gerekir. Düşük-voltaj lambalarda, ısıtılmış oksit-kaplı bir filament ile bir metal elektrot arasında ark oluşturulur. Isıtılan filament, 40 V kadar bir voltaj uygulandığında bir dc akım veren elektronlar çıkarır; sabit şiddetler elde edilmesi için bir düzeltilmiş güce gereksinim vardır. Hidrojen deşarj lambalarının en önemli özelliği iki elektrot arasındaki açıklığın şeklidir; bu, deşarjı dar bir alana sıkıştırır. Sonuçta 1-1.5 mm çapında yüksek şiddette bir ışın topu üretilir. (Şekil-9)


Şekil-9: Hidrojen lambanın 100-200 nm ve 350-750 nm aralığındaki spektrumları


b. Deutöryum Ark Lambalar: Hidrojen yerine deutöryum kullanılması durumunda oluşan ışık topu biraz daha büyük olur. Yüksek-voltaj ve düşük-voltaj D2 lambalarının ikisi de 160-380 nm aralığındaki UV bölgede sürekli bir spektrum verirler. Bu bölgede cam kuvvetli absorbsiyon yaptığından tüplerin kuvartzdan yapılması gerekir. Deuteryum lambanın maksimum şiddeti ~225 nm’dir. (Şekil-10).

c. KsenonArk Lambalar: Ksenon ark lamba, genellikle moleküler fluoresans çalışmalarda kullanılan sürekli bir ışık kaynağıdır; lamba, bir ksenon atmosferinden akım geçirilmesiyle şiddetli ışın üretir. Spektrum 250-600 nm aralığında süreklidir ve ~500 nm'de şiddetli piki bulunur.

Bazı cihazlarda lamba, yüksek basınçta (10-20 atm.), bir kapasitörden düzenli deşarjlar yapılarak aralıklı olarak çalıştırılır ve yüksek şiddetler elde edilir.


Şekil-10: Bir tungsten, deuteryum, ve (b) çeşitli lambaların relatif  çıkışları


d. Civa Ark Lambalar (Yüksek Basınç): Civa ark lambalar ultraviyole (kuvvetli) ve görünür bölgelerde ışık verirler.Emisyon spektrumu <300 nm dalga boylarına kadar uzanır. Çok yüksek basınçlarda bile (100 atm. gibi) bazı elektronik geçiş bantları tamamen yok edilemez. (Şekil-11)

Lambada, oda sıcaklığında az miktarda argon veya ksenon gibi uyarıcı bir gazla sıvı civa bulunur. Deşarj uyarıcı gazla başlar, lamba ısındığında civa buharlaşır ve beş-on dakikalık ısınma periyodundan sonra civa emisyon spektrumu tamamlanır.


Şekil-11: (a) Bir yüksek basınç civa ark lambasının spektrumu, (b) bir düşük basınç civa lambanın hat spektrumu


3. Hat Kaynakları

Hat kaynakları birkaç ayrı hat emitleyen kaynaklardır; atomik absorbsiyon spektroskopisi, Raman spektroskopisi, refraktometre, ve polarimetrede kullanılır.


3.1. Gaz (Buhar) Deşarj Lambalar
Hat kaynakları olarak kullanılan gaz deşarj lambaları düşük basınçlarda çalışır; düşük basınç çarpışma etkileşimimi azaltacağından spektrum hat şeklini alır.

Bir buhar lambası düşük basınçta bir gaz element içeren şeffaf bir zarftır. Zarf içindeki bir çift sabit elektrot arasına bir potansiyel uygulandığında elementin özel hat spektrumu uyarılır. Metalin iyonlaşması elektronlar ve iyonların meydana gelmesini ve böylece iletimin oluşmasını sağlar. Yeteri kadar metal buharı üretilmesi için bir ön ısıtmaya gereksinim vardır; bir kere başlatıldıktan sonra akım kendi kendini besler. En çok kullanılan gaz deşarj lambaları civa buharı, spektroskopik cihazların dalga boyu kalibrasyonunda kullanılan civa-kalem, ve Na buharı kaynaklardır. Ayrıca, HPLC’de UV dedektörü olarak da kullanılırlar.

a. Civa Buharı Lambası (Düşük Basınç): Düşük basınç civa lambalar çok kullanılan bir UV hat kaynağıdır; bunlar, kısa dalga boyunda (~254 nm dolayında) ışık emitlerken, yüksek basınç civa lambalar tüm UV-görünür bölge spektrumunda ışık emisyonu yapar. Bu kaynaklar, fluoresans ve germisidal (ozon verir) lambalarla aynı grupta bulunur.

b. Hg-Kalem-Lambalar (Pen-Ray): Spektroskopik cihazların dalga boyu kalibrasyonunda ulanılan çeşitli lamba tipleri arasında (Xe, Ar, Ne ve Kr) en hassas ve ekonomik olanı pen-ray hat kaynaklarıdır; sıcaklığa karşı hassas değildir ve yaşam süresi 5000 saat dolayındadır. Civanın buharlaşmaya başlaması için lambanın 2 dakika, tam kararlı hale gelmesi için 30 dakika ısıtılması yeterlidir; bu sürenin sonunda ortalama şiddet sabittir. Civanın tamamı buharlaştıktan sonra spektrumda sadece civa hatları görünür, argon hatları kaybolur.

c. Sodyum Buharı Lambası: Alçak basınç sodyum lambası, katı sodyum ile az miktarda neon ve argon gazı içeren bir gaz deşarj tüpüdür. Lamba çalıştırılmaya başlandığında gazdan küçük bir akım geçer ve zayıf bir kırmızılık oluşur; birkaç dakika sonra sodyum buharlaşır. Sodyum buharı sarıdır; tam monokromatik emisyon özelliğindedir ve 589-589.6 nm’de bir çift bant verir.


3.2. Hollow Katot Lambalar (HCL)

Hallow katot lambaları çok sayıda elementin hat spektrasını verir. UV, görünür, atomik absorbsiyon ve atomik fluoresans spektroskopide kullanılır. Bunlarda kapalı bir cam tüp içinde tungsten bir anot ile silindirik bir katot bulunur. Cam tüp 1-5 torr basınçta helyum, neon veya argon gibi gazlarla doldurulmuştur, katot, spektrumu alınacak metalden yapılmıştır (Şekil-12).

Elektrodlar arasına bir potansiyel uygulandığında gaz iyonlaşır ve iyonların elektrodlara doğru hareket etmesiyle  5-10 mA dolaylarında bir akım doğar. Eğer potansiyel yeteri kadar büyükse gaz halindeki katyonların kinetik enerjisi katot yüzeyinden bazı metal atomlarını çıkarabilecek ve bir atomik bulut yaratabilecek seviyededir; bu işleme "püskürtme" denir. Püskürtülen metal atomlarının bir kısmı uyarılmış haldedirler ve bilinen şekilde kendi karakteristik ışınını yayarlar. Sonunda metal atomları katot yüzeyine veya tüpün cam duvarlarına geri düfüzlenir. Katodun silindirik yapısı ışını tüpün belirli bir bölgesinde yoğunlaştırır ve geri dönen metal atomlarının cam duvarlar yerine katoda yönelmelerini de sağlar.


Şekil-12: Tipik bir  hallow katot lamba


Hallow katot lambanın verimi geometrisine ve çalışma potansiyeline bağlıdır. Yüksek potansiyeller, dolayısıyla yüksek akımlar daha büyük şiddette ışın yaratırlar. Bu avantaj, emisyon hatlarında Doppler genişlemesi etkisinin artışı nedeniyle kısmen azalır. Ayrıca, yüksek akımlar atom bulutundaki uyarılmamış atomların sayısını da artırır; bunlar ise uyarılmış atomlardan çıkan ışını absorblama yeteneğindedirler. Bu kendini-absorblama, özellikle emisyon bandının merkezinde, ışının şiddetini düşürür. Hallow katot tüpleri çeşitli şekillerde üretilir. Bazılarının katotları bir kaç metal karışımından hazırlanır; bu tip lambalarla bir elementten daha fazla elementin analizi yapılabilir.


Şekil-13: Bir hallow katottan elde edilen: (a) helyum II serisi hatları, (b) hidrojen gaz deşarjı hat spektrumu, (c) Ne (%90 ve He (%10) gazı hat spektrumu


3.3. Elektrotsuz Deşarj Lambalar (EDL)

Elektrotsuz deşarj lambalar UV, görünür, atomik absorbsiyon ve atomik fluoresan spektroskopide kullanılan ışık kaynaklarıdır. (Şekil-14)

EDL lambalar hallow katot lambaya benzer. Hallow katot lamba atomik absorbsiyon spektroskopik uygulamalarda çok yeterli bir ışık kaynağı olmasına karşın, bazı hallerde kullanılması olanaksızlaşır. Çok uçucu maddelerle çalışmalarda hallow katot lambanın düşük şiddeti ve yaşam sürecinin kısa oluşu sorun yaratır. Bu durumda, elektrotsuz deşarj lambaları gibi, daha parlak ve daha kararlı kaynaklar gerekir.

EDL, birkaç torr basınçta bir inert gaz ile az miktarda analizi yapılacak metal (veya matal tuzu) içeren, sızdırmazlık sağlanmış bir kuvartz tüptür. Bir radyo frekansıyla veya mikrodalga güçlü bir sarımla önce inert gaz (örneğin, argon) iyonilaştırılır; iyonlaşan argon metale çarpar ve metalin atomlarını uyarır. Elektrotsuz deşarj lambaların çıkışı, hallow katot lambalardan daha yüksektir; yine de kullanımı onlar kadar yaygın değildir.


Şekil-14: Elektrotsuz deşarj lambalar (EDL)


3.4. Lazer Kaynaklar

İlk lazer 1960'da yapıldı. O zamandan bu güne kadar kimyacılar yüksek resolusyonlu spektroskopide, yaşam süreci 10-9-10-12 s olan kinetik çalışmalarda, atmosferdeki fevkalade küçük maddelerin saptanması ve tayin edilmesinde, ve izotopik seçici reaksiyonların incelenmesinde bu kaynakların kullanıldığı çok sayıda yöntem geliştirdi. Lazer kaynakları, ayrıca, Raman spektroskopisi, emisyon spektroskopisi ve Fourier transform infrared spektroskopisi ile yapılan birkaç rutin analitik yöntemde de önemli kaynaklardır. Lazer (Laser) sözcüğü "Light Amplification by Stimulated Emisyon of Radiation" (uyarılmış ışın emisyonu ile ışığın kuvvetlendirilmesi) tarifindeki kelimelerin baş harflerini bir araya getirerek türetilmiştir.

Işığı-kuvvetlendirme özelliği nedeni ile lazer çok dar, ve fevkalade kuvvetli ışın demetleri üretir. Uyarılmış emisyon işlemiyle yüksek derecede monokromatik (band genişlikleri 0.01 nm veya daha az) ve çok ahenkli (uyumlu) bir ışın demeti elde edilir. Bu eşsiz özellikleri ile lazerler spektrumun ultraviyole, görünür, ve infrared bölgelerinde kullanılan önemli kaynaklardır. Bir kaynaktan gelen ışının oldukça az sayıda dalga boyu veya bandlar içermesi zorunluluğu lazerleri de sınırlamıştı (ilk lazerler). Son zamanlarda bulunan boya lazerleri ile bu sınırlama çözülmüştür; lazer kaynağının "ayarlanabilir" olmasıyla, çalışma aralığı içindeki herhangi bir dalga boyunda dar bir ışın bandı alınabilmektedir.

Şekil-15(b)’de tipik bir lazer kaynağı kısımlarının şematik görünümü verilmiştir. Sistemin kalbi bir "lazerleyici ortam" dır. Bu ortam yakut gibi bir katı kristal, galyum arsenür gibi bir yarı iletken, bir organik boya çözeltisi, veya bir gaz olabilir.


Şekil-15: (a) Çeşitli lazer tiplerinin elektromagnetik spektrumdaki relatif konumları, (b): Tipik bir lazer kaynağının şematik görünümü


Lazerleyici malzeme bir dış kaynaktan gelen ışınla aktiflendirilir veya "pompalanır", böylece oluşan özel enerjili birkaç foton, ayni enerjili bir fotonlar şelalesinin üretimini başlatır. Pompalama, bir elektrik akımı ile veya bir elektrik deşarjı ile yapılabilir. "Gaz laserler"in dış ışın kaynakları yoktur; bunun yerine güç kaynağı, gaz dolu bir hücredeki bir çift elektroda bağlanır.

Bir lazer, normal olarak bir osilatör gibi çalışır; üretilen ışın, bir çift ayna aracılığı ile ortamdan sayısız kere ileri-geri gider gelir. Her geçişte yeni fotonlar oluşur ve büyük bir kuvvetlenme meydana gelir. Tekrarlanan geçişlerle yüksek derecede parelel bir demet elde edilir (paralel olmayan ışın birkaç kez yansıdıktan sonra ortamın kenarlarından kaçarak uzaklaşır). Kullanılabilir bir lazer demeti elde edebilmek için aynalardan biri yeteri kadar ince bir yansıtıcı madde ile kaplanır; böylece demetin bir bölümü yansıtılmaz, fakat geçirilir. Lazerin etkisi dört işlemin incelenmesiyle anlaşılabilir; pompalama, kendiliğinden emisyon (fluoresans), uyarılmış emisyon ve absorbsiyon.

Olayı açıklamak amacıyla, lazer malzemesinin yapıldığı moleküller, iyonlar, veya atomlardaki çeşitli elektronik enerji seviyelerinden sadece ikisi üzerinde duralım. Şekil-16’da görüldüğü gibi, iki elektronik seviyenin enerjileri Ey ve Ex dir. Şekilde, yüksek elektronik seviyede, birbirinden biraz farklı titreşim enerji seviyelerinden bir kaçı da (Ey , Ey’, Ey, E’’’, gibi,) gösterilmiştir. Düşük elektronik halin (Ex), ilave seviyeleri ise, gerçekte bulunmasına rağmen, şekilde gösterilmemiştir.

a. Pompalama: Lazer olayı için gerekli olan pompalama işlemi, bir lazerin aktif taneciklerini bir elektrik deşarjı, bir elektrik akımı geçirilmesi, şiddetli bir ışın kaynağıyla karşılaştırma, veya bir kimyasal tanecikle etkileştirerek uyarma işlemidir. Pompalama sırasında, aktif taneciklerin birkaç yüksek elektronik ve titreşim enerji seviyeleri oluşur. (a1) diyagramında bir atomun (veya molekül) Ey’’ enerji seviyesine yükselmesi gösterilmiştir; ikinci bir tanesi, birinciden biraz daha yüksekte bulunan Ey’’’ titreşim seviyesine uyarılmıştır. Uyarılmış "titreşim" hallerinin yaşam süresi kısadır; 10-13 –10-14 s sonra, saptanamayacak miktarda bir ısı çıkışı ile, en düşük uyarılmış titreşim seviyesine (a3 diyagramındaki Ey’ye) relaksasyon olur. Lazer malzemelerinin bazı uyarılmış hallerinin yaşam süreleri karşıtı olan uyarılmış titreşim hallerinden oldukça uzundur (10-3 s veya daha fazla). Uzun-yaşam hallerine "yarı kararlı" hal denir.

b. Kendiliğinden Emisyon (Fluoresans): luoresansın incelenmesinde de anlatıldığı gibi, uyarılmış bir elektronik haldeki bir tanecik kendiliğinden ışın emisyonu ile, fazla enerjisinin bir kısmını veya hepsini kaybedebilir.

Bu işlem,Şekil-16(b)’de gösterilmiştir. Fluoresans ışının dalga boyu iki elektronik hal, (Ey – Ex) arasındaki enerji farkı ile doğrudan ilişkilidir.  Ayni zamanda, fotonun emitlendiği an ve yön de uyarılmış her elektron için farklıdır. Yani kendiliğinden emisyon rasgele bir işlemdir; buna göre, (b1) diyagramındaki taneciklerden biri tarafından üretilen fluoresans ışın, ikinci tanecik tarafından üretilenden yön ve faz bakımından farklıdır (b2 diyagramı). Bu nedenle kendiliğinden emisyonla "ahenksiz" ışın alınır.


Şekil-16: (a) Pompalama, (b) kendiliğinden (spontane) emisyon, (c) uyarılmış (stimulated) emisyon, (d) absorbsiyon


c. Uyarılmış Emisyon: Lazer davranışın temeli olan uyarılmış emisyon (c)'de gösterilmiştir. Burada uyarılmış lazer tanecikleri ile, kendiliğinden emisyonla çıkan fotonlarla ayni enerjideki (Ey- Ex) fotonlar (dış bir kaynaktan üretilen) çarpıştırılır. Bu tip çarpışmalar uyarılmış taneciğin "hemen" daha düşük enerji haline geçmesine, ve aniden işlemi uyaran fotonun enerjisine tam eşit enerjisine bir foton emitlenmesine yol açarlar. Çok önemli bir nokta, "emitlenen foton, olayı başlatan fotonla ayni fazdadır. Yanı, uyarılmış emisyon gelen ışınla tümüyle ahenklidir".

d. Absorbsiyon: Absorbsiyon, uyarılmış emisyon işlemine rakip bir işlemdir. Burada, enerjileri tam (Ey- Ex)'e eşit olan iki foton, (d)3'deki gibi yarı-kararlı uyarılmış hale geçerek absorblanırlar; (d)3'deki diyagram, (a)3'deki diyagramla aynidir.

e. Yerleşimin Tersyüz Olması ve Işığın Kuvvetlendirilmesi: Bir lazerde ışığın kuvvetlendirilmesi için uyarılmış emisyonla üretilen fotonların sayısının absorbsiyonla kaybolanlardan daha fazla olması gerekir. Bu koşul sadece daha yüksek enerji halindeki taneciklerin sayısının daha düşük haldekinden fazla olmasıyla gerçekleşebilir; bu durum, normal enerji halleri dağılımının tersine dönmesi, yani "yerleşimin tersyüz" olması demektir. Yerleşimin tersine dönmesi pompalama işlemiyle meydana getirilir. (Şekil-17)


Şekil-17: Işının, (a) normal bir yerleşimden, ve (b) tersyüz bir yerleşimden, geçişi


f. Üç - ve Dört - Seviyeli Lazer Sistemleri: Şekil-18’de çok kullanılan iki lazer sisteminin basitleştirilmiş enerji diyagramları verilmiştir. Üç-seviyeli sistemde lazer ışını, uyarılmış Ey halinden temel E0 haline geçişle üretilir; dört-seviyeli bir sistemde ise geçiş Ey halinden, Ex halindedir. (Ex, temel hal E0’dan daha büyük bir enerjiye sahiptir). Ayrıca, Ex ile E0 arasındaki geçişin hızlı olması da önemlidir.

Dört-geçişli sistemde, lazer hareketi için gerekli olan yerleşimin tersyüz olması durumuna daha çabuk ulaşılır. Bunu daha iyi açıklamaya çalışalım: Lazer taneciklerinin büyük bir kısmı, her iki sistemde de (oda sıcaklığında), temel-hal olan E0 enerji seviyesinde bulunur. Bunların %50'den fazlasını üç- seviyeli sistemin E y  seviyesine çıkarmak için, yeterli miktarda enerjiye gereksinim vardır. Tersine, dört-seviyeli sistemin Ey seviyesindeki lazerleyici taneciklerin sayısının Ex seviyesindekilerden daha fazla olması için sadece yeteri derecede pompalama işlemi kafidir. Ancak bir taneciğin Ex halindeki yaşam süresi kısa olduğundan E0'a geçiş hızlı olur; bu nedenle de Ex halindeki tanecik sayısı E0 ve Ey' ye kıyasla ihmal edilebilir. Bu durum, dört-seviyeli lazer durumunda pompalama enerjisinin az miktarda artırılmasıyla yerleşimin tersyüz haline ulaşılır.


Şekil-18: İki tip lazer sistemi için; (a) üç ve (b) dört seviye enerji diyagramları


Tablo-1: Bazı Tipik Lazer Dalga Boyları

Lazer tipi
Dalga boyu, nm
Lazer tipi
Dalga boyu, nm
Argon fluorür (UV)
193
Helyum neon (yeşil)
543
Kripton fluorür (UV)
248
Helyum neon (kırmızı)
633
Ksenon klorür (UV)
308
Rodamin 6G boya
570-630
Nitrojen (UV)
337
Yakut (CrAlO3) (kırmızı)
694
Argon (mavi)
488
Nd:Yag (NIR)
1060
Argon (yeşil)
514
Karbon dioksit (FIR)
10600